En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

Ortak mutluluğu planlamak



Olay, PKK'nın Suriye'nin 900 kilometrelik sınırı üzerinden Türkiye'ye daha kolay saldırı imkanı bulması olayı değildir.


Onun için de Başbakan'ın "PKK ve uzantısı olan PYD'nin Suriye'nin kuzeyinde yapılanmasına asla müsaade etmeyiz, bu noktada gereken her şeyi yaparız. Buna müdahale etmek de en doğal hakkımız" şeklindeki sözleri, karşılığı olan bir söz gibi görünmüyor.
 
Olay, orada Kuzey Irak benzeri bir yapının oluşmasıdır. PYD bir yapı kuracaksa bile bu, Türkiye'ye saldırı üssü niteliğinde olmayacaktır. Böyle bir şeye girişmeleri için çıldırmış olmaları gerekir. Ki Suriye oluşumunun ebeliğini yapmakta olan Barzani, yeteri kadar akıllı bir oyun kurucudur.
 
Suriye'nin Kürt yoğunluklu bölgesinde, özerk bir yapı kurulduğu ve "Biz Türkiye ile dost olmak istiyoruz" şeklinde bir tavır geliştirdiği takdirde Türkiye'nin oraya askeri müdahalede bulunması mümkün mü?
 Sorun, Suriye'de de Kuzey Irak benzeri bir yapılanma oluştuğu takdirde, bunun "şimdi sıra nerede" sorusunu gündeme getirmesiyle ilgilidir.
 
Herkesin aklına da, Türkiye ve İran ayağının geldiği açıktır.
 
Oradan da, şimdi uzak bir hedef gibi gözükse de, dört ülkedeki Kürtler'in oluşturacağı "Büyük Kürdistan" projesinin.
 
Böyle bir projenin, oldukça uzun bir süredir, süper devletlerin stratejik değerlendirme masalarında "Geleceğin Ortadoğusu" planları içinde yer aldığı biliniyor.
 
Akış, böyle bir planın satranç hamleleri halinde devreye sokulması niteliğinde midir yoksa, adım adım ilerlerken, yer yer düzeltmeler yapılarak gelişmesi mi öngörülmüştür, bunu belki tarihçiler yazacaktır ama bir noktaya doğru hızla aktığımız ve bunun Türkiye'yi de tedirgin ettiği bir gerçektir.
 
Irak'ta Saddam'ın devrilmesinden yana olduk, doğruydu ama Irak yapılanmasında etkimiz belirleyici olmadı. Her şey, son derece tabii süreçteymiş gibi gelişiyor ve sonuçlara katlanmak zorunda kalıyoruz.
 
Suriye'de henüz süreç sonlanmış değil ama akışın istediğimiz istikamette olmadığını da kaygıyla görüyoruz.
 Aslında bölgede şu veya bu halkın mutsuzluğu üzerine strateji ikame edilmemeli.
 Bütün ülkelerde bütün halklar, özgür ve mutlu olmalı.
 
Dolayısıyla kaygılarımız, "Kürtler'in mutsuzluğu" üzerine şekillenemez. Türkiye de kendi Kürtler'ini mutlu hissettirecek yolu bulmak zorunda.
 
Ama acaba mutluluk daha çok ulus devlet oluşumunda, dolayısıyla daha çok sınır çizilmesinde midir?
 Araplar'dan kaç devlet çıktı?
 
Acaba Kürtler'den tek devlet mi çıkar yoksa oyun kurucuların çıkarı gerektiğinde, her Kürt kabilesi ya da her Kürt mezhebi etrafında bir devletçik kurulması gerekebilir mi?
 
Genelde Ortadoğu'daki İslam halklarının birbiriyle yaşadığı gerilim üzerine oyun kuruluyor.
 
Ve her Müslüman halk da bir gerekçe bulup, diğer Müslüman halkla vuruşma zeminini meşrulaştırabiliyor.
 
Bunlar "ümmet bilinci"mizdeki zaaflarımız.
 Amerikan enternasyonali oluşabiliyor.
 Avrupa enternasyonali oluşabiliyor.
 Rus enternasyonali oluşabiliyor.
 
Ama İslam enternasyonali diye nitelenebilecek bir entegrasyonu gerçekleştiremiyoruz.
 Her İslam liderinin veya halkının bilinç dünyasına başına buyrukluk virüsü bir şekilde enjekte ediliyor ve ortaya paramparçalık çıkıyor.
 
Dört ülkedeki Kürtler'i birleştirip, bir federasyon yapmak! Kürtler için ne kadar alımlı bir hedef değil mi?
 
Ardından da Kürtlük etrafında homojen bir yapı! Değme keyfine.
 
Dün de yazdım, biz Türkiye olarak sistem sancısını aşamadık 90 yıldır. Hâlâ Sünni-Alevi, Laik-Müslüman, Türk-Kürt kavgası veriliyor. Oysa amaçlanan, laik eksenli homojen bir yapı kurmaktı. Oldu mu, olmadı.
 
Her kurgu isteneni vermiyor. Ama insanoğlu sonunda çamura da saplansa denemekten usanmıyor.


bugün


Bu yazı 1,160 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,436 µs