Abdülkadir Selvi
0 0 0000
Başbakan'ın açılımı ne olacak?
Başbakan Erdoğan'a, 'Kongrede nasıl bir liste ortaya çıkacak. Çok büyük bir değişim yapacak mısınız?' diye sorduğumuzda, eski bir futbolcu olarak yanıt vermişti.
Tebessüm ederek, 'Takımın iskeletini bozmayacağım' demişti.
Partiyi 2014'e taşıyacak olan kadroların kongreden çıkacağını işaret etti.
AK Parti kongresi, siyasetin bundan sonraki seyri açısından çok büyük önem kazandı.
Bir partinin kendi iç işi olmaktan çıkıp, Türkiye'nin gelecek göstergesi haline dönüştü.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'la kongrenin bu yüzünü konuştuk.
'30 Eylül'de yapacağı konuşma Türkiye'nin geleceğine dair yol haritası şeklinde tarihi bir konuşma olacak' dedi.
Konuşmaya neden böylesine büyük bir anlam yükleniyor. Sorunun cevabını Başbakan Yardımcısı Bozdağ verdi:
'Türkiye'nin yeni dönemdeki 2023'e yürürken AK Parti açısından Türkiye için yapılmak istenenler ve yapılacak olanlar detaylı bir yol haritası olacak. Yeni hedefler programı olacaktır.'
11 yıllık iktidar deneyiminden sonra Başbakan Erdoğan, gelecek 11 yılın perspektifini kongre konuşmasında ortaya koyacak.
Onun için, gelecek vizyonu ya da, 'manifesto' deniliyor.
Başbakan'ın konuşmasına ilişkin genel ifadelerden kaçınıp, detaylara girmeye çalıştım.
Bunda parti yöneticilerinden birinin, 'Etrafında dolaşıyorsun ama konuşmanın özünü yakalayamadın' uyarısının da etkisi olduğunu söylemeliyim.
Aynı yetkili, 'Kongreden sonraki haftada Türkiye, manifesto niteliğindeki açılımı konuşacak' deyince merakım büsbütün arttı.
Cola'nın formülü çözülür, atomun çekirdeği parçalanır ama kongre gününden önce bu konuşma sızmaz desem, mesleğimizi inkar etmiş olurum.
Ama büyük bir gizlilik içinde tutulduğu gerçek.
Başbakan'ın konuşmasında dış politika da yer tutacak. Muhalefete yönelik eleştiriler de yer alacak. Kürt sorunun çözümünden PKK'ya mücadeleye kadar Türkiye'nin önemli sorunlarına da değinilecek.
Ancak açılım, Türkiye'nin yönetim sistemleri üzerine olacak.
Başbakan ve kadroları 10 yıldır yönetiyorlar bu ülkeyi. Ekonomik kalkınmadan, dış politikaya, Cumhurbaşkanlığı seçiminden, askeri vesayetin geriletilme sürecine, muhtıralara, parti kapatmalara kadar varan her aşaması mücadele için geçen bir süreç bu.
Bu mücadelenin liderliğini de tartışmasız olarak Başbakan Erdoğan yaptı.
Başbakan bu deneyimlerden sonra 30 Eylül'de AK Parti kongresinde kürsüye çıkıp, daha iyi yönetilebilen bir Türkiye için sistem önerisinde bulunacak.
Başkanlık sistemini tartışmaya açmıştı Başbakan.
Yarı Başkanlık sisteminin, yer yer başkanlık sisteminden daha büyük yetkiler tanıdığı dile getiren de oydu.
Son olarak partili Cumhurbaşkanı tezini ortaya attı.
Başbakan, kongrede bunlardan birini mi önerecek.
Bir süredir dünyadaki yönetim şekilleri üzerinde titiz bir çalışma yürütülüyordu. Her sistemin kendine özgü artıları, eksileri var.
Başbakan'ın bu sistemlerden yararlanmakla birlikte, Türkiye'ye özgü bir yönetim modeli önerisi ile karşımıza çıkması benim için sürpriz olmaz.
Kongrede cevabı aranan başka sorular da var.
1-Üç dönem şartından taviz verilmeyecek. Kurucular da buna dahil. Ancak tüzükten kaynaklanan ifade eksiklikleri giderilecek. 3 dönemden sonra bir dönem ara verenlerin tekrar aday olabilmesi ve üç dönem üst üste aday olmuş ama kazanamamış olanların durumu düzenlenecek.
2-Partiye katılımlar konusunda sürpriz beklentisi olanlar vardı. Başbakan Erdoğan da hücre yenilenmesinden söz etmişti. Numan Kurtulmuş ve Süleyman Soylu yönetimde. Siyasi değil, akademisyen düzeyinde yeni beyinlerin katılımı bekleniyor.
Kongrede Başbakan, kurduğu, iktidara taşıdığı partide son kez genel başkan adayı olacak.
Aslında bu bile başlı başına bir siyasi ahlak göstergesi.
Biz de gelenek, liderler ancak ölünce partilerinin başından ayrıldılar.
Başbakan bunu yaşarken yapıyor.
Şahıs merkezli siyasetten, ilkeli, ahlaki siyaset anlayışının hakim kılınması açısından önemli.
AK Parti kongresi Cumhurbaşkanlığı seçimleri açısından da önemli bir gösterge olacak.
Herkes her şeyin farkında. O nedenle metodolojik olarak tartışmalı olan yöntemler kullanılmak suretiyle anketler yapılıyor.
Muhalefet umudunu Abdullah Gül- Recep Tayyip Erdoğan kavgasına bağladığı için, anketler üzerinden psikolojik savaş yürütülüyor.
Ama sağlıklı anketler öyle göstermiyor.
Neyi gösteriyor?
Henüz raporlaması yapıldığı ve söz verdiğim için yazamam ama milletin sağduyusunu yansıtıyor.
yenişafak
Bu yazı 1,108 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
27 Eylül 2012
Başbakan'ın açılımı ne olacak?
-
25 Eylül 2012
Karakolda teknoloji var
-
24 Eylül 2012
21 Eylül demokrasi bayramı
-
19 Eylül 2012
Yetmez ama evet
-
17 Eylül 2012
Suriye, Bosna mı?
-
13 Eylül 2012
Yazamayacağım takvim...
-
12 Eylül 2012
Kılıçdaroğlu adına açılan sayfada ne yazıyor?
-
10 Eylül 2012
Kuruculara 3 dönem muafiyeti
-
5 Eylül 2012
Numan Bey neye şaşırdı
-
4 Eylül 2012
Beytüşşebap göstere göstere geldi
-
30 Ağustos 2012
İstihbarat var, operasyon yok
-
27 Ağustos 2012
Cumhurbaşkanı'nın sağlığı
-
22 Ağustos 2012
Melisa'nın katili Esed
-
16 Ağustos 2012
Suriye şoklaması
-
15 Ağustos 2012
Bedel
-
6 Ağustos 2012
Gül, görüşmeyi hangi hareketle anlattı?
-
5 Ağustos 2012
Şura'nın sürprizleri
-
2 Ağustos 2012
Sever'in açıklamaları nasıl karşılandı
-
1 Ağustos 2012
Komutanın durumu
-
31 Temmuz 2012
Yeni parola
Yorumlar
+ Yorum Ekle