En Sıcak Konular

Nedret Ersanel



Nedret Ersanel
0 0 0000

Türkiye'nin canını o yüzden yakıyorlar



14’üncü yılına yürüdüğümüz yüzyıl, çıplak gözle bakılamayacak denli parlak bir Avrasya güneşini Türkiye üzerinde yükseltiyor. Ankara’nın canının bu kadar yakılmasının sebebi o.

Sadece Çin-Rusya koridorundan gelip Hazar havzasından esen politik/enerjik bir rüzgâr değil, Basra Körfezi ve İran’dan Ortaasya’ya ve Hindistan’a giden, gidenler demişken, ABD’nin terk ettiklerine de yaslanan yeni dengelerde bir akıl hissetmiyor musunuz?

Türkiye’nin önündeki bir buçuk yıllık süreç hem iç hem dış geçitlerin daraldığı sıkışıklıkları ifade ediyor ve ‘başladıklarını’ görebiliyoruz. Peki, başarabilirler mi? Bu kader sorusunun yanıtını bilmek için Türkiye’nin müstakbel dünyada ne ifade ettiğini anlamak gerekiyor. Değeriniz saldırıları artırabilir ama varlığınızın da garantisidir.. Düşman kadar dost üretir!

Bir yandan-hâlâ-dünyanın en büyük silahlı gücü Ortadoğu haritasından Pasifik’e boşalırken, bir yandan da yeni sahiplerine ev ‘temiz’ bırakılmaya çalışılıyor; İran, İsrail-Filistin, Suriye, Ermenistan, Kıbrıs, Suudi Arabistan ve enerji anaforları odur. Hatta hiç zorlanmadan Doğu Avrupa’daki sancıları da katabiliriz. Muhakkak, Hazar ve Türkî Cumhuriyetler asal oyunculardır ve orada artık daha sık ‘iç politik kaymalar’ ve deformasyonlar olacak. Savaşlar olabilir, uçak kazaları da artabilir!

ABD’nin yüksek ve vazgeçilmez menfaatleri açısından-dünyanın kalbi sayılan-bölgedeki sayısız beklenti artık “tek” maddedir; Rusya ve Çin’in herhangi halde bir araya gelmemeleri! Yaygın ve popüler söylem, ikilinin yakınlaştığını vazetse de gerçek bu değil. Moskova ve Beijing müttefik değiller. Enerji üstüne ittifak ettikleri stratejik dosyalar olsa da.

Genel anlamda Batı’yı özel anlamda ABD’yi korkutan bu ihtimalin daha kötü senaryosu da şudur; ikiliye dönüşürlerse bölge ülkeleri büyük bir hız ve gönüllülükle bu vakuma kapılacaklardır. (Dileyen, ‘Bizi Şanghay Beşlisi’ne alın bitsin bu AB işi’ söylemini de hatırlayabilir ama doğrusu, son haftalarda hızlanan AB yakınlaşmasıdır. Tabii, Washington’da Ankara’dan iyice huylanan bazılarının dediği, ‘her seçim öncesi AB’ye yaklaşıyorlar’ tezini terslemezseniz.)

Brezezinski’nin köşelerini ABD-Japonya-Almanya olarak işaretlediği ama çizgilerini birleştirmediği ‘büyük üçgenin içi’ yeni dengeler arıyor. Bu Türkiye için iyi mi? Evet ama ‘orta noktası’ olduğumuzu çabuk anlarsak! (Süreç Türk iç politikasında da ‘uyum’ arayacak. Eğer bu cümle salt siyasi partiler üzerinden okunursa hayır çıkmaz. ‘İdeolojik’ tazelenme ve ittifak geliyor. Bazıları üzülebilir ama yeniliğin/yükselişin en büyük/güçlü adayı yine hal-i hazırdaki liderlik! Konu dışı, kesiyorum.)

Akdeniz-Hazar-Basra üçgeni de bir ‘iç kalp’ noktasıdır ve burasının da huzurlu çalışması gerekiyor. Ancak yine geçmişten farklı olarak ‘çalışma dinamikleri’nde sorun olmayacak. Düzenlenmesi gereken yukarıda bahsettiğimiz gibi bu üçgenin de ‘tüm yolları’, yani açık ve doğru yöndeki damarlarıdır.

Önümüzdeki çeyrek yüzyıl bahsettiğimiz bölgede sarsıcı, görülmemiş bir ekonomik yükseliş vaat ediyor. Ana aksı ulaşım ve enerji olacak bu görkemli zenginliği paylaşım kavgalarından önce refahın doğru yere akması gerekiyor! (Geçmişe kıyasla fark, batı ve doğu arasında çift yönlü bir akışın olacağıdır.) İşte o yol; a) inşa edilmelidir, ediliyor, b) güvenli olmalıdır. Hat, Çin ve Londra arasıdır. Türkiye bu damarın ‘Stent’idir. (Politik anlamı kadar fiili/fiziki anlamı da o.)

Belki şimdi Marmaray’ın hayati önemi daha iyi anlaşılır? Ama tam da bugün yaşanan politik çekişmelerden korkmamamızı sağlayan kritik şu; Marmaray ilk çalıştığı günlerde bilerek imdat frenlerini çekenleri anımsıyorsanız, çaresizliklerine üzülmelisiniz.. Dünyanın düzenini el freni ile durdurmaya çalışıyorlardı.

Üzerinde oynanan harita bu denli ölçekli olduğunda küçük ülkeler görünmez hale geliyor. Ancak, İsrail için mini bölüm açmak şundan şart: Tel Aviv, bölgedeki menfaat ittifaklarını kaybettikçe, küresel payandaları eridikçe ‘saldırganlaşıyor’. Küçük ama...

ABD’nin efsanevi Dışişleri Bakanı Henry Kissinger’ın 2012 Eylül ayında zikrettiği, “Israel will not exist in 10 years” (İsrail 10 yıl içinde artık varolmayacak) kestirmesinin bir yılı gitti bile. ‘Şu an’ için Kissinger kehaneti gerçekleşmediği gibi, ilk bakışta Tel Aviv-Stratfor’dan George Friedman’ın tanımlamasıyla-‘şimdilik stratejik bir tehdit altında görülmüyor’.

Bunlar doğru. Ancak İsrail’in kurulduğu günden bu yana en güçlü ‘müstakbel risk’ emsalsiz biçimde İsrail’in varoluşuna yöneliyor. Evet, klasik değerlendirmeler İsrail’in komşularından gelen risk görmüyor. Nasıl görebilirler ki; Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan, Suriye, Filistin tipi komşular o kadar hastalar ki, İsrail’e metastaz yapmaları zor.

Oysa İsrail’in gözünü korkutan ikinci halkadaki ülkeler. Çünkü onlar ‘dik durabiliyorlar’! (Alman Süddeutsche Zeitung Gazetesi’nin 2009’da ‘Türkler’in Kissinger’i’ olarak tasvir ettiği Ahmet Davutoğlu ABD Dışişleri eski Bakanı Hillary Clinton’a, “Türkiye'nin etrafına bin kilometrelik bir daire çizerseniz 20, 3 bin kilometrelik daire çizerseniz 70 küsur ülke giriyor” demişti. Bu hesap bir süre tutmadı ama herhalde göreceğiz ki caridir.)

Biri İsrail’e uzun süre koruma sağlamış diğeri İsrail’i uzun süre tehdit etmiş iki ülkenin bölgeye vaat ettikleri ve ‘düşmansız’ ittifakları küçük ülke için artık fazla.

Zaten iş oraya da kalmayacak gibi: İlk halkada bulunan ve varlığı İsrail’e hayat veren Mısır şimdi değilse de her an dert sinyali verebilir.. Önemlisi, Riyad’ın kendi varlığı dahi açık ve yüksek tehlikede! S.Arabistan’ı önümüzdeki-en fazla 10 yıl içinde-kimin yöneteceği bile bellidir. Üstelik-Filistin meselesi ve İran’la ilişkiler nispeten hariç, ABD de eskisi denli sırt sıvazlamıyor! Bu yüzden İsrail ve S.Arabistan’ın Akdeniz kıyılarındaki kimi ‘şehir devletlerde’ gizli buluşmalarını anlamak gerekir.. Nihayetinde ‘anlayış’ için bize gelecekler!

twitter.com/nedretersanel



Bu yazı 6,163 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 13 Mayıs 2014 Ruslar UFO’larla bizim gibi it dalaşı yapabilir mi?
    • 6 Mayıs 2014 Berlin, Obama’nın (en iyi) arkadaşı değil
    • 29 Nisan 2014 'Manidar Zamanlama'ları Ayarlama Enstitüsü
    • 22 Nisan 2014 Albino çocuk ve beyaz kurdeleli uzaylılar inlere girebilir mi?
    • 15 Nisan 2014 'ABD'den Türkiye çıkışı' yazılır, 'ABD'den sakın çıkma' okunur!
    • 8 Nisan 2014 İsrail yanımıza, Rusya kolumuza, ABD nereye?
    • 31 Mart 2014 Erdoğan'ın yolu 'oralarda' anlaşıldı mı?
    • 25 Mart 2014 Twitter'ı kapatan Facebook'u niye kapatmadı?
    • 17 Mart 2014 Tokalaştığınız el işe yaramaz, diğer el önemli!
    • 10 Mart 2014 Büyük resme çıplak gözle bakılmaz
    • 4 Mart 2014 Dünyanın söküldüğü yer
    • 25 Şubat 2014 Aurens'in raksını Hüseyin alkışlıyor...
    • 11 Şubat 2014 Uçak gemisinden korkabilirsiniz ama büyüğü var
    • 4 Şubat 2014 Angel(a)’nın kanatları ve ışığın askerleri!
    • 28 Ocak 2014 MİT’i kelepçelemekten daha 'sembolik delil' ne olabilir...
    • 21 Ocak 2014 Akdeniz’de Çin-Rus tatbikatı ‘devlet TIR’larını rahatlatır mı?
    • 13 Ocak 2014 Rusya, İran yüzünden Londra'ya elinin tersiyle...
    • 7 Ocak 2014 Enerjiniz olmadan enerjiyi mi kontrol edeceksiniz?
    • 31 Aralık 2013 2014: Bize ne olacaksa, tüm bölgeye o olacak!
    • 24 Aralık 2013 Türkiye'nin canını o yüzden yakıyorlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,498 µs