En Sıcak Konular

İbrahim Karagül


İbrahim Karagül
0 0 0000

Tayyip Erdoğan-Ahmedinecad görüşmesinde ne konuşulacak?



Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Bakü'deki Ekonomik İşbirliği Organizasyonu (ECO) toplantısında İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'la görüşmesi, çok hassas bir zamana denk geliyor ve dünya tarafından yakından izlenecek. Irak'ın işgali, kaosu ve fiilen bölünmesinden sonra bölgenin merkez güçlerinden İran'a yönelik olası ABD müdahalesinin, tecrit ve çözme politikasının ağır faturasını öngörenler, Türkiye'nin ABD-İran krizinde üstleneceği rolün önemini takdir edeceklerdir.
br> Hal böyle iken bazı çevreler, Erdoğan-Ahmedinecad görüşmesini, ideolojik bir forma sokup dillerine dolayacaklar. Ahmedinecad'ın pragmatik bir lider olduğunu unutup, Yahudi soykırımına ilişkin kamuoyunu etkilemeyi amaçlayan sözlerini hatırlatarak ziyareti gölgeleyecekler.
br> Konuyu Hamas heyetinin Ankara ziyareti ile birlikte tartışacaklar. Türkiye'den değil, ABD ve İsrail'den bakarak yeni bir skandal gibi pazarlayacaklar. Dönemin ABD Büyükelçisi Eric Edelman, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Suriye ziyaretini engellemeye çalışmış, bir sömürge valisi edasıyla açıklamalar yapmış, bu tepkiden ilham alanlar da ziyareti Türk-Amerikan ilişkileri için bir kriz olarak sunmuşlardı. Ziyaret yapıldı, her şey yolunda.
br> Hamas ziyareti ABD'deki neoconları ve Yahudi lobisini kızdırdı. Türkiye'de bazıları, özellikle de Milliyet gazetesi, neoconlardan daha fazla öfkelendi. Ne oldu? Hamas heyeti dünyanın birçok ülkesini ziyaret etti, ediyor. Türkiye'nin Suriye'ye ve Hamas yönetimine verdiği tavsiyeler ortada. Ankara çok olumlu bir rol üstlendi. Erdoğan-Ahmedinecad görüşmesinde de farklı bir şey olmayacak. Bildiğimiz şeyler konuşulacak.
br> Keşke, bölgenin en etkili iki gücü, yaşanan krizi olumlu yönde etkileyecek derin konulara girebilseler. Ortadoğu'nun geleceğini ABD politikalarının ötesinde görebilseler. Bölgedeki etnik ve mezhep eksenli gerilime karşı ortak tavır alabilseler. Bölge için ekonomik ve siyasi anlamda vizyon, çıkış yolu bulabilseler. Birbirleriyle Washington ve Londra'dan bağımsız iletişim kurabilseler. Bu tür görüşmeleri magazinleştirmek, Türkiye'ye ve bölgeye büyük zarar veriyor. Karnından konuşanlar, ya birilerinin sözcülüğünü yapıyor ya da dünyanın içinde bulunduğu bunalımdan hiçbir şey anlamadığını ortaya koyuyor.
br> Dünya 21. yüzyıla çok sancılı girdi. Komşu iki devlet arasındaki ideolojik farklılıkların çok ötesinde krizler, giderek dayanılmaz hal alıyor. Bölgemizde yeni savaş senaryoları uygulanıyor. Afganistan ve Irak'tan sonra, Suriye, İran, Pakistan, Körfez ve Suudi Arabistan'ı etkisine alacak istikrarsızlık senaryoları çiziliyor. Bölgenin kendini savunmaya yönelik direnci tasfiye ediliyor. Mısır'da, Kuzey Afrika'da rejim bunalımları giderek yaklaşıyor. Nijerya'da, Orta Afrika'da yeni iç savaşların çıkması an meselesi.
br> Sadece yakın bölgemizde mi? Avrupa'da özgürlükler güvenlik politikalarına kurban ediliyor, sosyal ve kültürel ayrımlar sokak çatışmalarına dönüşüyor, huzursuzluk artıyor. ABD'de etnik gerilimler kendini belli etmeye başladı. Latin kökenliler sokaklara dökülüyor.
br> Amerika kıtasının toplam nüfusunun yüzde 80'ini oluşturan Latin Amerika'da ABD karşıtı bir bloklaşma şekilleniyor. Petrol ve doğalgaz kaynakları millileştiriliyor. Rusya ve Çin, tahminlerin çok ötesinde, ABD karşıtı bir tavır alıyor, ABD'ye rağmen dünyanın birçok bölgesini silahlandırıyor. Asya'dan Orta Afrika'ya kadar enerji kaynakları üzerinde kıyasıya rekabet yürütüyor.
br> Krizlere bağlı olarak petrol fiyatları her geçen gün artıyor, artmaya da devam edecek. İran'a olası saldırının dünyayı büyük bir petrol bunalımına sürüklemesi bekleniyor. Çünkü dünyanın dördüncü petrol, ikinci doğalgaz rezervine sahip İran, Orta Asya (Hazar), Güney ve Güneydoğu Asya ile Ortadoğu enerji kaynaklarının merkezinde ve hemen bütün enerji projelerinde kilit ülke konumunda. Süreç, tahminlerin aksine, Amerikan rüyasını kâbusa dönüştürmeye aday bir seyir izliyor. ABD Doları güç kaybederken ve bu kaybın devam etmesi beklenirken özellikle Asya piyasaları altına, gümüşe ve petrole hücum ediyor, bu alanlara yatırım yapıyor. Kriz sadece Ortadoğu'da değil. Kriz küresel ölçekte yaşanıyor. ABD'nin başını çektiği güç, dünyayı dize getirmeye çalışırken aslında cehennemin kapılarını açtı ve kapatmaya gücü yetmeyecek gibi.
br> Erdoğan-Ahmedinecad görüşmesine elbette çok anlam yüklemiyoruz. Ama bu atmosferde bölgenin iki güçlü ülkesi arasındaki ilişkilerin seyri çok önemli ve her adımının büyük etkileri olacaktır.
br> İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni Ankara'ya gelecek. Daha da önemlisi, İran'ın nükleer programının başmüzakerecisi Ali Laricani Pazartesi günü Ankara'ya olacak. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın ziyaretinden sonra Ankara İran'a yönelik kriz diplomasisinin merkezlerinden biri haline geldi. Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev, ABD'den yeni döndü. Bakü'deki görüşmelere Aliyev'in ABD temasları da damgasını vuracak.
br> Türkiye ve Azerbaycan'ın İran krizinde oynayacağı rol çok önemli. ABD ve İsrail iki ülkeyi yanlarında istiyor. İki ülkenin İran'la yakın ilişkileri ise ortada. ABD, Türkiye'nin bütün tepkilerine rağmen bir adım dahi atmazken İran, Türkiye ile koordineli biçimde Kuzey Irak'taki PKK varlığına karşı operasyonlar yapıyor. Irak sınırına asker yığan Türkiye, yer yer Kuzey Irak'da dar kapsamlı operasyonlar yaparken İran, Kandil Dağı'na füze saldırıları düzenliyor. İki ülke arasındaki güvenlik işbirliği oldukça sağlıklı yürütülüyor.
br> Erdoğan-Ahmendinecad görüşmesinden önce çok önemli bir gelişme daha oldu: İngiltere, Fransa ve Almanya, İran'ın nükleer güç olmasını engelleyecek şekilde BM Güvenlik Konseyi'ne bir karar tasarısı sundu. Tabii ABD adına. Rusya ve Çin derhal harekete karşı çıktıklarını açıkladı.
br> Bu atmosferde yapılacak görüşmenin önemini tartışmak akıl kârı değil. Ahmedinecad'ın Dünya Kupası maçları için Almanya'ya gidip gitmemesi, Yahudi lobisinin tepkilerine göre mi hareket edeceğiz? "İsrailli bir yetkili"nin "Erdoğan'ın Ahmedinecad'la görüşme yapmaması gerekir. ABD de bu yöndeki telkinini Ankara'ya iletti" şeklindeki buyruklarının Edelman'ın ukalalığından ne farkı var?
br>

Bu yazı 818 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Nisan 2012 Türk-Kürt-Sünni..
    • 30 Mart 2012 Suriye satrancı, İsrail'e askeri üs
    • 16 Şubat 2012 En tehlikeli ihtimal: Ya savaş tersine dönerse!
    • 10 Şubat 2012 Hesaplaşma: Kim kimi tasfiye edecek?
    • 2 Aralık 2011 Bitti Esad, gerçekten bitti..
    • 18 Kasım 2011 Artık, Suriye ile savaş halindeyiz!
    • 9 Eylül 2011 Evet, Tahrir'de konuş! Tarihi değiştir! De ki...
    • 18 Ağustos 2011 İran-Suriye ve PKK: O 'kart' yine masada..
    • 10 Ağustos 2011 Altı saat ne konuştular?
    • 27 Temmuz 2011 Ölüm koalisyonu Haçlı savaşçıları..
    • 22 Temmuz 2011 Avrupa Birliği parçalanıyor..
    • 29 Nisan 2011 Cuma, öfke, kan...
    • 10 Şubat 2011 Barış beklerken savaş gelmesin!
    • 31 Aralık 2010 Bir casusa bu kadar para veriliyor mu!
    • 29 Aralık 2010 İki not ve bir kirli ittifak!
    • 24 Eylül 2010 İsrail-PKK bağlantısı bu işi bozabilir mi?
    • 3 Şubat 2010 Bu toplantı hiç de hayra alamet değil!
    • 17 Aralık 2009 İran-Suudi savaşına doğru mu gidiyoruz?
    • 8 Aralık 2009 Reşadiye'den kim ne mesaj veriyor?
    • 28 Ekim 2009 Birileri tarih yapıyor, bunu kimler yazacak?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,480 µs