En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Var mı böyle bir şey?



Derya Sazak’ın CHP lideri Deniz Baykal’la yaptığı röportajı, bugüne kadar duyduklarımdan farklı bir şey yakalayabilir miyim umuduyla dikkatle okudum.

En son söyleyeceğim şeyi baştan söyleyip öyle devem edeyim.

Baykal umut vermiyor.

Müteaddit defa yazıldığı üzere (bu satırların yazarı bile, konu hakkında neredeyse bir çuval laf etti), Baykal’ın ‘sol’ zannettiği şeyin solla filan bir ilgisi yok.

Başka bir şeyden söz ediyor Baykal.

O ‘başka bir şey’in ne olduğunu, esasında hangi doktriner düşünceyi temellük ettiğini ve hangi zarurete dayalı olarak ortaya çıktığını daha önce yüzlerce kez detaylandırmıştım.

Şu kadarını söyleyeyim:

Evet, temel referanslarını 30’ların ‘altın çağı’ndan alan ve çoğunluğun adına ‘Kemalizm’ dediği doktriner düşünce, bir dönem ‘çağdaşlaştırıcı ve dönüştürücü’ bir rol ifa etmiştir ama, asker ideolojisine dayanan bu şeyin ‘sol’la, ‘sosyal demokrasi’yle bir ilgisi yoktur.

Devlet ideolojisidir bu.

Halkı temsile yönelmesi gereken bir sosyal demokrat partide devlet ideolojisinin işi ne?

Baykal’ın önünde iki seçenek duruyor:

Partisini gerçek bir sosyal demokrat parti haline mi getirecektir, yoksa Kemalizm’in ve ‘altı ok’un çerçevelediği teokratik umdelere bağlı mı kalacaktır?

Bence ikincisini yapacak.

Derya Sazak’a anlattıkları bende böyle bir intiba uyandırdı.

Bir de şu:

Parlamentarizm, demokrasilerde bir şey ifade ediyorsa, CHP’nin o ifade edilen ‘şey’le tarih boyunca hiçbir ilişkisi olmamış. Bugün, çok partili parlamenter sistemi ‘karşı devrim’ diye niteleyenler, nedense (neden acaba?), CHP’yle şu ya da bu şekilde irtibatı olan kişiler arasından çıkıyor.

Düşünebiliyor musunuz, kendisini ‘sol siyaset’le tanımlayan ve özgürlüklerle ilişkili olması gereken bir parti, birden fazla görüşe demokratik sistem içinde yarışma imkanı tanıyan çok partili sistemi ‘anomali’ olarak görüyor...

İnsan düşünmek bile istemiyor...

Hemen belirteyim, Baykal nutku açık bir politikacı, ağzı laf yapıyor.

Çok şey de anlatıyor.

Ama hiçbir şey söylemiyor.

Söyledikleri de, partiyi iyice ‘Kemalizm çizgisi’ne çekecek kimi arkaik çözüm önerileri. Sanki bütün mesele Kemalizm eksikliğinden kaynaklanıyormuş gibi, sanki seçmenler yeterince Kemalist ve Cumhuriyetçi bulmadıkları için CHP’ye iltifat etmiyorlarmış gibi...

Mesela şu cümle: ‘Türkiye’de marjinal bir çevre cumhuriyeti etkisizleştirerek tasfiye edecek, demokratikleştirecek, solculaştıracak, Avrupalılaştıracak diye düşünüyor. Türkiye çağdaş değerlere cumhuriyetle yürür; cumhuriyeti kaldırdığınız zaman Ortadoğu’ya döner. CHP bu bilinçtedir.’

Bu cümle bile, CHP’nin sol bir parti olmadığını, sosyal demokrasinin kıyısından bile geçmediğini kanıtlamaya yeter.

Bir sol parti düşünün ki, haklarla ve özgürlüklerle ilişkisini kesmiş, statüko adına ne varsa sahipleniyor, yıllarca ‘cunta anayasası’ diye nitelediği 12 Eylül anayasasını sahipleniyor, vaktiyle ‘cunta ürünü’ diye karşı çıktığı YÖK’e en büyük desteği veriyor, 28 Şubat’taki ordu müdahalesini ‘sivil kamuoyu tepkisi’ diye yumuşatma yoluna gidiyor.

Var mı böyle bir şey?



Bu yazı 864 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,342 µs