En Sıcak Konular

Halim Selim


Halim Selim
0 0 0000

Ey sevgili, ne olur bekletme bizi, kurtar çocuklarımızı!



Hakikatler ortaya çıkınca yalan biter… Yalanın çeşidi, gizliliği, ustalığı tarihte hep aynı nano topluluğa aittir. Bütün bir tarih bu sahtekârların başarılarıyla doludur. Gün gelir öyle geliştirirler ki yalanlarını ister istemez hayran bile kalabilirsiniz. Yalanlarını fark etmezseniz (onları yakalamanız için sizin de tarihe, kültüre, bilime ait bütün kitapları yutar gibi okumanız, yeni bilgileri ise halktan gizleyerek, yalnızca sizinle aynı kanı taşıyanlarla paylaşmanız ve muhteşem bir ansiklopedik zihne sahip olmanız gerekebilir ) (ya da Allah'ın sevgili bir kulu olup, sahte bir yüz ifadesini, sözü, sesi, hemen hissetmeniz, hakiki olandan ayırma hikmetine mazhar olmanız gerekecektir), onların tarih boyunca söyledikleri o dev yalanlarının, bir senfoniyi dinler gibi peşinden sürüklenirsiniz.

Yoksa bu günlere nasıl gelebilirdik… Bunu nasıl açıklayabiliriz kendimize… Bu karanlık günlere, acının, feryadın her yanımızı kapladığı, zulüm dolu günlere.

Yediğimiz gıdaların, içtiğimiz suların kasıtlı olarak bozulduğu, lüks oteller zincirine benzer hastanelerin, hızlı konut projeleri gibi çoğaldığı, her yanımızı saran tehlikeli ışınların ortasında, yaralı hayvanlar gibi debelendiğimiz bu günlere, bilerek, isteyerek mi geldik?

Allah'ın yarattığı her şeyin içindeki mükemmel cevheri, bilerek, isteyerek mi değiştirmeye çabaladık. Yeryüzünde açlığı bitirip, hastalarımızı iyileştirmek için şefkatli bir gayret göstermek yerine, hiç dinlenmeden, daha fazla insanın öldürülmesi için, bütün gaddarlığımızla, en yüksek teknolojileri kullanarak devasa silah sanayileri kurduk.

Ormanları, denizleri, içlerindeki bütün canlılarıyla tükettik, atmosferi deldik ve hepsini, yeni dünya düzeninin öjenik uygarlığı için yaptığımızı söyledik.

Önceleri cennet gibi bir yeryüzünde yaşayan talihli insanlar olarak bütün bunları hipnoz altında kalmadan yapabilir miydik? Yapamazdık!

Kitle iletişim araçlarıyla şuuraltımıza sokulan modern hayatlar, büyük prodüksiyonlu filmlerdeki 25. kareler, gençleri etki altına almak için özel ürettikleri müziklerinde kullandıkları ses teknolojileri, ses majileri, nokta bazlı frekans atışlarıyla hepimiz hipnoz altına alındık.

Yoksa nasıl gelirdik bu günlere… Çocukları öldürüp, yüzlerini, küçük bedenlerini parçalayıp, sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi, bütün bu dayanılmaz acıların ardından hiç utanmadan, sıkılmadan, bu onursuz yalanları nasıl söyleyebilirdik…

İşte bir gün, o gün, o an gelip hakikat ortaya çıkınca, taşlar kayalar bile arkalarında saklanan bu zalimleri ele verince, o zaman, basit, yoksun bir hayatın huzurlu günleri yeniden başlayacaktır hepimiz için…

Ey sevgili, bu günlere ulaşabilecek tâkat kalmadı bizde artık… Affet bizi… Ne olur yardımımıza çabuk gel. Çocukların parçalanmış, kan içindeki yüzleri gitmiyor gözlerimizin önünden…

Koş, yetiş, sevgili, ey sevgili, bizden önce, ne olur o çocukları kurtar.



Bu yazı 2,217 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 10 Eylül 2014 İnsanlık tehlikede! Ey mazlumlar!
    • 5 Eylül 2014 Bilinmeyiz biz! Görünmeyiz! ‘Bir’ işaret bekliyoruz!
    • 1 Eylül 2014 Kalbe çağrı! Günah işlemişseniz de gelin! Yeter ki günahı terk edin!
    • 27 Ağustos 2014 Ey ‘nar’ kardeşlerim! Yol bitti!
    • 22 Ağustos 2014 Ey Mehdiyet! Kaldır başını secdeden!
    • 18 Ağustos 2014 Şeytanın ‘Dünya Krallığı’ kime hizmet eder?
    • 11 Ağustos 2014 Kıyam-et!
    • 6 Ağustos 2014 Terk edin sahte şeyhleri, mürşitleri! Kur’an’a dönün yüzünüzü!
    • 31 Temmuz 2014 Ey kabalist sufiler! Süslü cinler! Bildik sizi!
    • 25 Temmuz 2014 Kalbin cihadı başladı!
    • 21 Temmuz 2014 Belki de Ahir Zaman! Ey zalimlerin en zalimi! Hesap zamanı!
    • 14 Temmuz 2014 İşte ‘Mehdiyet’ sırrı! Kur’an ve ‘hidayet’!
    • 9 Temmuz 2014 Fırat, Dicle ve ISIS! Kıyamet alametidir!
    • 4 Temmuz 2014 Ramazan! ‘Oku’duk mu? Kur’an’ı anladık mı?
    • 29 Haziran 2014 Ey Mehdiyet! Kalbimiz ağlıyor!
    • 25 Haziran 2014 Ey mazlumlar! ‘Hakikat’ vakti artık!
    • 21 Haziran 2014 Şam, Kudüs ve İstanbul için fazla zaman kalmamıştır!
    • 17 Haziran 2014 Şirk-etlerin zombileri kapımızda! ‘İslâm’ adına hem de!
    • 12 Haziran 2014 Zaman yaklaştı! Zulme karşı ‘tuğrul kuşu’!
    • 7 Haziran 2014 Rabbim affet!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,115 µs