En Sıcak Konular

Erdal Şafak


Erdal Şafak
0 0 0000

Şahinlerin dansı



İran nükleer krizinde bugünden itibaren her türlü olasılığa açık bir süreç başlıyor. Yeni dönemin arefesinde tablo şöyle:
İran, BM Güvenlik Konseyi'nin uranyum zenginleştirme faaliyetlerini 31 Ağustos'a kadar durdurmazsa yaptırımlarla karşı karşıya kalacağı kararına ya da tehdidine "nanik" yaptı. Dahası nükleer bomba yapımına giden en kısa yol olan plütonyum üretimini sağlayacak ağır su reaktörünü devreye sokarak "Hodri meydan" dedi.
Bu meydan okumaya yanıt verme günleri yaklaştıkça, 6'lar Cephesi (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa, Almanya) parçalanmaya başladı: ABD hızla yaptırım kararı istiyor. Çin bu girişimi sonuna kadar engellemeye kararlı görünüyor. Rusya "Tamam, İran'a 31 Ağustos'a kadar süre verdik ama bu yaptırımların hemen devreye sokulacağı anlamına gelmiyor" diye yan çiziyor. Avrupalılar ise " İpleri koparmaya ne gerek var? Henüz diplomatik çareler tükenmiş sayılmaz. İran'la yeniden masaya oturmalıyız" diyor. Oturacak da: AB'nin güvenlik ve dış politika şefi Javier Solana, İran'ın nükleer müzakerecisi Ali Laricani ile buluşacak.
Bu, kimilerine göre, İran'ın Avrupa'ya diz çöktürtmesi anlamına geliyor. Çünkü 7 ay önce Avrupalılar, Tahran'ın hiçbir konuda ödün vermemesi nedeniyle görüşmeleri kesmişlerdi. Şimdi Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad yine hiçbir ödün vermeden Avrupalılar'ı masaya döndürüyor.
Kimileri ise (başta Amerikalı şahinler) Avrupalılar'ın çark etmesine "Münih teslimiyetçiliği ruhlarına işlemiş" diye tepki gösteriyor. (İngiltere ve Fransa, savaşı önlemek için 29 Eylül 1938'de Münih'te imzalanan anlaşmayla Çekoslavakya'yı Hitler'e teslim ettiler. İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain şöyle dedi: "Almanya'yla onurlu bir anlaşma yaptık. Artık barış dönemi başladı." Sonrası malum; bir yıl sonra, 1 Eylül 1939'da Hitler ordularının Polonya'ya girmesiyle tarihin en kanlı savaşı başladı...)

Kaç ihtimal daha var?

Kısacası, sahnede ABD ile İran karşı karşıya kaldı. Tehlikeli bir bilek bükme güreşi için. Ve karşılıklı atışlar başladı bile:
Şahinler şahini Yeni Muhafazakarlar'ın Neo-Con) sesi "Weekly Standard" Başkan Bush'u kışkırtıyor: "Artık laf değil eylem zamanı. Amerikalılar başkanlarının güvenlikleri için savaştığını görmek istiyorlar. Bu savaşın başlayacağı yer de İran!"
İran yönetiminin sözcüsü olan "Kayhan" gazetesi cevap veriyor: "İran nükleer sorunu Beyrut ve Bağdat sokaklarında çözümlenecek!"
Irak'ta Şii milisleri ve el altından silah gönderdiği Sünni direnişçileri ABD birliklerinin üstüne salarak. Lübnan'da Hizbullah milislerini İsrail'e, hatta BM Barış Gücü'ne karşı yeniden cepheye sürerek.
Zaten Avrupalılar'ın, en başta Fransızlar'ın masaya dönmeleri de büyük ölçüde bu korkudan kaynaklanıyor: Ya Lübnan'daki askerlerimize birşey olursa? Hatta, 4 gün önce Afganistan'daki NATO gücünde görevli iki Fransız askerinin öldürülmesini İran'ın Paris'e mesajı olduğunu iddia edenler bile var. Özetlersek, ABD yol ağzında: Ya Avrupalılar'ın -Rusya ve Çin destekli- müzakerelerine bir süre daha katlanacak. Ya yaptırımlar için bastıracak, olmazsa kendisinin 1979'dan bu yana uyguladığı yaptırımlara destek verecek bir "Gönüllüler Koalisyonu" oluşturmaya çalışacak. Ya da savaşacak.
Tabii bir olasılık daha var: İran'ın terör tehdidine aynı silahla cevap vermek: Hizbullah'a karşı örneğin El Kaide gibi Şiiler'e düşman bir örgüt. Şeyh Hasan Nasrallah'a karşı örneğin Usame Bin Ladin gibi bir şeyh...
Mesela dedik canım, mesela...



Bu yazı 935 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Temmuz 2012 Körfez'e büyüteç
    • 22 Temmuz 2012 Tarih yolları kesiştirince...
    • 4 Nisan 2012 Demokrasiyi taçlandırmak
    • 1 Nisan 2012 Suriye aktörleri
    • 4 Mart 2012 Fıkra gibi
    • 1 Şubat 2012 Konsey'i beklerken
    • 16 Ekim 2011 1961 Ekim'i
    • 26 Eylül 2011 New York'tan dönüş gündemi
    • 20 Ağustos 2011 Şam'la satranç
    • 12 Ocak 2011 Aslında biz bize yeteriz
    • 8 Ocak 2011 Referandum
    • 26 Aralık 2010 Krizin öbür yüzü
    • 27 Kasım 2010 Senede bir gün
    • 18 Kasım 2010 Savaş Lordu
    • 16 Kasım 2010 Beşik sallanıyor
    • 9 Ekim 2010 Sri Lanka modeli
    • 26 Eylül 2010 Dolmabahçe'de medyatik kahvaltı
    • 28 Ağustos 2010 BDP'lilerin söylemleri
    • 30 Haziran 2010 Ortaklık
    • 15 Mayıs 2010 Atina'dan

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,467 µs