Anglo-Saxon-İsrail ittifakının İslâm dünyasıyla ilgili en son plan ve saldırılarında İranın nerede durduğu konusunda farklı yorumlar yapılmaktadır.
Fakat bütün yorumların birleştiği ortak nokta, söz konusu ittifakın mahut 11 Eylül hadisesinden sonra Afganistana, Iraka ve en son Lübnana saldırılarında, kısaca izledikleri bölge politikalarında İranın sürekli kazançlı çıktığıdır. Bazı yorumculara göre bunun sebebi, İranın takip ettiği çok akıllı siyaset ve karşı tarafın hatalarıdır.
Bu, gerçekten böyle olabilir. Fakat meselenin gözden kaçan bir diğer boyutu var ki, bu boyutu görmek için İran-Irak savaşı sırasında yaşanan İran-Kontra silah skandalına gitmek gerekiyor. Hıristiyan Siyonizminin dünya gündemine en azından şimdilerde geldiği ölçüde gelmediği o günlerde, Tanrıyı Kıyamete Zorlamak adıyla Türkçeye çevrilen Forcing Gods Hand kitabının da yazarı olan müteveffa Grace Halsell, 1988 Haziranında New York BM binasında Filistin meselesi üzerinde düzenlenen bir sempozyumda yaptığı konuşmada şu hususlara dikkat çekiyordu:
İran-Kontra skandalının baş sorumlusu olan albay Oliver North, bir İsrailli generalin değerlendirmesiyle İsraillilerden daha çok İsrailci olan bir Hıristiyan-Siyonisttir. İran-Irak savaşında ABDnin politikalarını İsrailin İrana silah satma politikası istikametine kaydırma demek olan bu skandal, ancak Hıristiyan Siyonistlerin inançlarıyla açıklanabilir.
Onlara göre, İsrailin isteği Tanrının isteğidir. Dolayısıyla, İsrailin her isteğine yeşil ışık yakılmalı ve bu, Amerikan halkından gizli tutulmalıdır. İsrail istediği sürece yalan da, soygun da, gasp ve cinayet de haklı hale gelir. (Şahsen baştan beri, bayan Halsellin Filistinlilerin ve diğer Arapların hayatlarını tehdit ettiği kadar ABDnin varlığını da tehdit ettiği uyarısında bulunduğu Hıristiyan Siyonistlerin ve İsrailin politikalarının İrandan çok Türkiyeyi hedef aldığı görüşündeyim. Çünkü, İslâm dünyasının, özellikle onun merkezinde yer alan bölgemizin etnik ve mezhebî temelde bölünüp daha küçük parçalara ayrılması, söz konusu politikaların temel hedefleri arasındadır. Bu bölünmede en ön hedef konumunda bulunan ülke Iraktan sonra Türkiyedir. Şundan ki, ikinci bir İsrail ve İslâm dünyasından İsraile yöneldiği düşünülen tehdidi üzerine çekecek ülke mahiyetinde Kuzey Irakta kurulan Kürt devleti öncelikle Türkiyeyi tehdit etmektedir ve Türkiye aleyhine genişletilecektir. İkinci olarak, İranın dışındaki tüm (halkları büyük ölçüde) Müslüman ülkeler, Sünnîdir. Mezhebî temeldeki bir bölünmede Sünnîlik karşısında Şiîliğin ve daha başka mezheplerin, Sünnîler karşısında da Şiîlerin ve daha başka mezhep mensuplarının güçlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, İslâma ve İslâm dünyasına karşı girişilen çok yönlü, çok hedefli bir saldırıda gerek İslâm dünyasındaki konumu, gerek tarihi, gerekse potansiyelleri itibariyle Türkiyenin ana hedef olması kaçınılmazdır. Sünnî İslâma ve Sünnî İslâm dünyasına belli ölçülerde de olsa rakip konumu, Prof. Teoman Duralının 8Sütun.coma yaptığı açıklamalarda dikkat çektiği bir nokta olarak, Batının İranı kendisiyle aynı ırktan (Arya) görmesi ve tarihî Türkiye-Batı, İran-Batı münasebetlerinin niteliği gibi sebeplerle, İran, Batıya Türkiyeye nisbetle daima daha sempatik gelmiştir. İranın İsrail için gerçekten bir tehdit oluşturup oluşturmadığı, üzerinde ayrıca durulması gereken bir konudur.
İran-Irak savaşında İranın yenilmesini istemeyen İsrail, nükleer çalışmaları sebebiyle İrana bir saldırıda bulunabilir. Ama ne olursa olsun Türkiye, daha çok hedeftedir. PKK terörü, baştan beri Türkiye aleyhindeki planlara hizmet ettiği gibi, ülkemiz, şu yakın gelecekte aynı planlar istikametinde, büyük ölçüde provokasyon manzarası arz eden son İsmailağa Camii cinayeti türünde hadiselere, İslâma ve bilhassa güçlü görülen Müslüman cemaatlere karşı kontr-gerilla ve psikolojik savaş operasyonlarına sahne olabilir. Türkiye, her zamankinden daha çok dikkatli olunması gereken bir döneme giriyor.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle