En Sıcak Konular

Taha Kıvanç


Taha Kıvanç
0 0 0000

Çarşamba, Çarşamba dedikleri (2)



Aslında olan biteni en güzel anlatan Sabah'ın dünkü manşetiydi; CHP lideri Deniz Baykal'ın ağzından çıkan “Orada ayrı bir devlet kurulmuş” sözünü dokuz sütuna yaymak önemli bir tercih...

Konu neydi? Sabah namazı sonrası yapılan sohbete katılan biri, cemaate dinî bilgiler vermekte olan hocayı, bağrına sapladığı hançerle öldürmüştü. Sonra ne olduysa olmuş, kâtil de, başı mihrapta parçalanarak hayatını kaybetmişti. Esas konu olan 'çifte cinayet' üzerinden geçen bir haftada ne hale geldi: İsmailağa cemaatinin 'orada ayrı bir devlet' teşkil ettiğine... 'Orada' denilen yer, İstanbul/Fatih'in Çarşamba semti...

Bir dostum, “Cemaat mensuplarının gazete okumadıklarını yazmışsın, ama okusalar iyi olur” dedi sabah sabah... Yazılarımın nereye doğru yol aldığını anlamış olmalı. “Dur sonucu söyleyeyim” dedi ve ekledi: “Bu yolla, cemaati tasfiye etmek, ya da hiç değilse Çarşamba'dan uzaklaştırmak istiyorlar...”

Manzarayı gözlerinizin önünde canlandırın: Karşınızda çözmeniz gereken bir 'çifte cinayet' var... Evet, ilkinin kâtili biliniyor, ama adam cinayet mahallinde öldürüldüğü için eyleminin yine de pek çok bilinmeyen yönü bulunuyor: Kâtil cinayeti önceden kafasında kurmuş, bıçakla camiye gelmesi bunu gösteriyor; peki de bu eylemi tek başına mı planladı? Kendisini şartlayan birileri, cürüm ortakları var mı? Cinayet sonrası kâtilin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olay bir 'çifte cinayet' planlamacısının eseri olamaz mı? 'Eylem', önce hocanın, sonra da kâtilinin öldürülmesi biçiminde planlanmış olmasın?

Herkesin cevabını araması gerekenler bu ve benzeri sorular değil midir? Oysa izleyenler biliyor, medya günlerdir bu sorularla hiç mi hiç ilgilenmiyor. Varsa yoksa İsmailağa Camii ve Çarşamba muhiti... Evet, cemaat üyelerinin şalvarlı-cüppeli ve çarşaflı görüntüleri görsel açıdan dikkat çekici malzemeler; ancak unutmayalım ki, şu sırada yürütülen bir 'çifte cinayet' soruşturması...

Gelin, isterseniz, kendi kendimize bir başka soru soralım: Bu cemaat neden Çarşamba merkezli?

Tabii, cemaatin etrafında mesken tuttuğu İsmailağa Camii'nin Çarşamba'da bulunduğunu ve cemaatin saygı duyduğu bir Hocaefendi'nin bu camide görev yaptığını ben de biliyorum. Ancak, bu bilgi benim sorumun önemini ortadan kaldırmıyor: Cemaat İstanbul'un herhangi bir başka semtini de kendisine hayat alanı olarak seçebilirdi pekâlâ; hatta cemaatin bu yolda bazı çabaları olduğu da biliniyor... Yakın geçmişte daha uzak bir semtte yuvalanma girişimi, mülkiyet ihlâline kadar varan sert tedbirlerle, boşa çıkartılmıştı...

Bu gerçeğe bakılarak söylenebilecek olan şu: Cemaate başka bir semtte yerleşme imkânı sağlanmayarak, aksine çabalar engellenerek, hayat alanı olarak yalnızca Çarşamba muhiti bırakılmıştır.

Bakmayın siz gazetelerin Çarşamba'yı yeni keşfettikleri havasını basmalarına.... Bunu mesleğe daha dün girmiş genç muhabirleri oraya göndererek sağlıyorlar... Yoksa, Türk medyası, ne zaman bir 'irtica' kampanyası başlatmak istese, en yaygın kullandığı malzeme, Çarşamba sokaklarından çekimler olur... Yalnızca şimdi değil, bu yıllardır böyledir.

Numara yapmasınlar; İstanbul/Fatih'in Çarşamba semti, kendine özgü kıyafetleriyle orayı mesken tutmuş cemaat mensuplarının gönülsüz verdikleri görüntülerle, gazete ve televizyon arşivlerinin 'irtica' başlıklı dosyalarında en mebzul bulunan malzemeyi teşkil ediyor... Medya Çarşamba'yı geçen hafta işlenen 'çifte cinayet' ile birlikte keşfetmedi.

O halde burada bir 'es' miktarı duraklayıp ara sorumuzu bir başka biçimde yeniden sorabiliriz: Medya neden cinayeti bıraktı da, günlerden beri sürekli Çarşamba semti üzerinde yoğunlaşmayı tercih ediyor?

Agatha Christie tarafından yazılan cinâî romanların çoğunun kahramanı Belçika asıllı dedektif Hercule Poirot'un 'gri beyin hücreleri' bu noktada önem kazanıyor. Konuyu araştıran herkesin, bir an bile duraksamaksızın cevabını araması esas soru artık şu: “Neden Çarşamba?” Cemaat neden Çarşamba'da yerleşik? Neden İstanbul'un başka yerlerine yerleşme girişimleri geri püskürtüldü? Neden medya 'çifte cinayet' üzerinde duracak yerde, sanki 'orayı' yeni keşfediyormuşcasına dikkatleri Çarşamba semti üzerine çekip duruyor?

Gri beyin hücreleri bu soruya cevap vermek için elzem işte...

Çarşamba semtinin öyle bir özelliği bulunmalı ki, geçmişte orada kılık-kıyafeti ve hayat tarzıyla 'farklı' bir cemaatin bulunması 'uygun' kaçsın da, şimdilerde öyle bir cemaatin 'orada' bulunmasına gerek kalmasın veya artık tasfiye edilmesi gereksin?

Çarşamba'yı sel almadan benim tezimi okuyacaksınız. Yarın.



Bu yazı 1,104 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Eylül 2012 Hem okudum, hem de yazdım
    • 4 Eylül 2012 CIA başkanı neden geldi?
    • 16 Temmuz 2012 Vicdanım buna da elvermiyor
    • 2 Temmuz 2012 Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
    • 21 Mayıs 2012 Bir geziden ilk notlar
    • 15 Mayıs 2012 ‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
    • 16 Nisan 2012 Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
    • 23 Mart 2012 Ben demedim, o dedi
    • 13 Mart 2012 Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
    • 9 Mart 2012 TR325 kodadlı becerikli uzman...
    • 20 Şubat 2012 ‘Operasyon’ diye ben buna derim
    • 30 Ocak 2012 Davos’ta Türkiye dersi
    • 27 Aralık 2011 Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
    • 12 Aralık 2011 Ak Parti üzerine hesaplar
    • 9 Aralık 2011 Gül vetoya ne zaman karar verdi?
    • 14 Kasım 2011 Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
    • 24 Ekim 2011 Kaddafi’nin son demleri...
    • 3 Ekim 2011 Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
    • 29 Ağustos 2011 Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
    • 26 Ağustos 2011 Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,897 µs