En Sıcak Konular

Engin Ardıç


Engin Ardıç
0 0 0000

Ali Rıza Atatürk



Yattığı yer cennet olası büyük romancımız Oğuz Atay, 'Tutunamayanlar' isimli eserinde, Hazret-i İsa'nın 'Türk tarzı' nüfus kağıdını oluşturmuştu! Şuna benzer bir şeydi:

Adı: İsa.

Baba adı: Yusuf.

Ana adı: Meryem.

İşi ve mesleği: Marangozluk ve peygamberlik.

Doğum Yeri: Bethlehem.

Doğum tarihi: 0.0.0000

Tabiiyeti: R.İ. (Roma İmparatorluğu)

İkamet adresi: Boşta gezer.

Müthiş bir 'ironi' pırıltısıydı bu (azıcık da ben geliştirdim)... Ama aşağıda anlatacağım gerçektir.

Bu ülkede, yüce önderimizin 1881 yılında Mustafa Kemal Atatürk adıyla doğduğunu sanan dallamalar yaşarlar. Buna göre babasının adı Ali Rıza Atatürk, anasının adı Zübeyde Atatürk olur. Eşi de Latife Atatürk.

Yok, bir zamanlar manken kızlarımızın Atatürk'ün doğum tarihini 1921, ölüm tarihini 1968 olarak verip Savaş Ay kardeşimizi tatlı tatlı işletmelerine benzemez, bunlar ciddidirler.

Bunlar, Atatürk'ün 1934 öncesi, yani soyadı kanunu çıkmadan önceki döneminden sözederken kendisine Mustafa Kemal Paşa denilmesine de kızarlar...

Sanki asıl adı Ahmet Selahattin Paşa'dır da, soyadı alırken oldu olacak göbekadını falan da değiştirmiştir!

Okula gidip de şu ünlü ama adını sanını kimseciklerin bilmediği öğretmeniyle karşılaşana kadar ismi Mustafa Ali Rıza olmuştur oysa, eski usul kullanıma göre.

'Senin de adın Mustafa, benim de adım Mustafa, bu böyle olmaz' demişti matematik hocası... Niçin böyle olmayacaksa?... Bize öğretilen başka bir söylentiye göre de hoca, ikisinin de adı Mustafa olunca 'onları karıştırmalarından' korkmuştu... Kazık kadar hocayla minicik öğrenciyi kim niçin birbirine karıştıracaksa? Yoksa 1890'ların Türkiye'si de tıpkı bugünkü gibi avanak mı doluydu?

Şimdi günümüz çocuklarına ders kitabı diye dayatılan yeni bir eserden de, hocasının ona Kemal adını, 'günün birinde kemale ereceğini gördüğü için' vermiş olduğunu öğrendik.

Niçin bu ülkenin sağcısı da şaşkın, solcusu da şaşkın, laiki de şaşkın, dincisi de şaşkındır?

Niçin Atatürk soyadını, öz kızkardeşi alamamıştır? En doğal hakkı değil midir? Niçin Makbule Hanım'ın soyadı 'Atadan' olmuştur?

Küçüklüğümde bunu babama sorardım, 'hiçkimse Atatürk'le eşit olamaz' diye yanıt verirdi.

Peki, Atatürk 1934 yılında yeniden evlenseydi ne olacaktı? Hayatının son dört yılında çocuğu ya da çocukları olsaydı ne olacaktı?

Onlara da 'Ata'yı hatırlatan ama farklı' soyadları mı verilecekti? Sözgelimi, büyük önderimizin refikaları Müzeyyen Atanın, mahdumları Refik Atacı ve Şefik Atasoy, kerimeleri Ülkü Atasal ve Behice Atagöz...

Bunu kabul edecekler miydi yoksa mahkemeye koşup çatır çatır dava mı açacaklardı?

Kim 'vermektedir' yahu bu soyadlarını? Süpermarket gibi bir tür 'süper nüfus idaresi' mi vardır?

Büyük oğlu bugün hayatta olsaydı örneğin... 1936 doğumlu, tam yetmiş yaşında olsun...

Erdal İnönü'ye 'veliaht-ı şehriyari' muamelesi yaptığınız gibi, Deniz Baykal'a alternatif olarak Cumhuriyet Halk Partisi'nin başına mı geçirmeye çalışacaktınız, yoksa 'bundan iyi cumhurbaşkanı adayı Şam'da kayısı' diyerekten Recep Tayyip Erdoğan'a karşı Çankaya'ya mı çıkaracaktınız?

Kim demiş bu memlekette konu yok diye? Geçen gün Engin Ardıç demiş. Halt etmiş.

Düzeltme ve özür

Yetmiş dedim de aklıma geldi. 'Kalemimden kaçtı' derler ya, İspanya İç Savaşı'nın da elbette altmışıncı değil, yetmişinci yıldönümüdür. Düzeltir, özür dilerim.



Bu yazı 818 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Tayyip gitsin de Hitler mi gelsin?
    • 15 Ağustos 2012 Atraksiyon
    • 29 Temmuz 2012 Akşam diyordun Abbas
    • 23 Temmuz 2012 Özeleştirini yap Kemal arkadaş!
    • 16 Temmuz 2012 Fransa'nın Kılıçdaroğlu'su
    • 15 Temmuz 2012 Onları geri kazanalım
    • 4 Haziran 2012 Ay birbirinizden farkınız mı vardı?
    • 26 Mayıs 2012 İç savaş istediklerini söylemiştim
    • 29 Nisan 2012 Coşku duyulacaaak... Duy!
    • 13 Nisan 2012 Osmanlıca dersi de konulsun
    • 8 Nisan 2012 Osmanlı'da garaj mes'elesi
    • 23 Mart 2012 Hatırlayalım hatırlatalım
    • 7 Mart 2012 ''Haybeden Şef Gezisi''
    • 29 Şubat 2012 Senin de adın Kemal
    • 12 Şubat 2012 Lafının ardında dur
    • 19 Ocak 2012 Aman oğlum, vururlar ha
    • 6 Ocak 2012 Zurnanın zırt dediği yere henüz gelmedik
    • 5 Ocak 2012 İlker Paşa bize de ifade versin
    • 2 Ocak 2012 CHP'yi destekliyorum
    • 19 Aralık 2011 Olmayanı olduramazsınız

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,604 µs