En Sıcak Konular

Engin Ardıç


Engin Ardıç
0 0 0000

Anıtkabir'e çaput bağlayanlar



Melih Aşık ağabeyimiz, Türk basınında önemli bir iş başarmış, kendi adını taşıyan bir 'tarz' yaratmış adamdır. Gerçekten de, bizim piyasada, kimi zaman yarım kimi zaman çeyrek sayfa, büyükçe çerçevelenmiş ve birden çok konu içeren 'parçalı' yazılara 'Melih Aşık tarzı' denilmektedir.

Günümüzde Fatih Altaylı olsun, Mehmet Yakup Yılmaz olsun, yazılarını böyle sürdürüyorlar. Şakir Süter de, Hıncal Uluç da böyle çalışıyor, Reha Muhtar da.

Eskiden bu türe aslında 'Hasan Pulur tarzı' denirdi de, Hasan Baba tek parçaya dönünce bayrağı Aşık devralmıştı. Tarz da onun ismine yapıştı kaldı.

Hani, minik minik, çoğu zaman iki cümlecik fıkracıklara da eskiden 'Şinasi Nahit tarzı' denildiği gibi (Berker)... Çetin Altan'ın da gençliğinde denemiş olduğu bu türün büyük ustası elbette Doğan Nadi vardı, onun ölümünden sonra aynı başarıyı gösteren pek çıkmadı. Şimdilerde Yılmaz Özdil kardeşim aynı havayı yaratmaya çalışıyor, zaman zaman on ikiden de vuruyor. Zor iştir. Kısa yazmak, uzun yazmaktan çok daha güçtür, helal olsun.

'Melih Aşık tarzının' önemli sakıncası, okuyucunun bu parçalardan yalnızca birini aklında tutması, ötekileri daha okuma sırasında hemen unutmasıdır. Nankör bir iştir.

Ben yapmam. 'Tek konu, kısa yazı' şiarımdır. Biz araya parça koymuyoruz.

Bu türün bir de 'her konuya yetişememek, gençlerden ekip oluşturup bir kısmını ya da giderek tamamını onlara yazdırmak zorunda kalmak' gibi küçük bir yan sakıncası da yok değildir!

Dün, Melih Aşık'ın çerçeveli bölümünde, kendisinin mi yoksa 'ekibinden birinin' mi yazdığını elbette bilemeyeceğim bir 'değinme' vardı.

Okuyalım: 'Geçen yıl Atatürk'ü yerli ve yabancı toplam 3 milyon 301 bin kişi ziyaret etmiş. Bu yılın ilk sekiz ayında ise bu sayı 5 milyon 360 bin... (...) Görülüyor ki halk birşeyler söylemek istiyor. Ve onu yalnızca Atatürk'ün anlayabileceğini düşünüyor.'

Benim de aklıma hemen 'İsmet fıkrası' geliyor tabii. Hani İnönü 12 Mart döneminde oralarda gezinirken derinderı bir ses duymuş, 'İsmeeet... Bana bir at getiiir!'... Sonra, getirdiği kişi üzerine derinden gelen ses şöyle değişecektir: 'İsmeeet!... Ben sana at getir dediiim, öküz getir demediiim!'...

Beş milyon kişi derdini Atatürk'e anlatmış da, Atatürk kalkıp onları mı dinlemiş acaba? Ellerini mi sıkmış, alınlarından mı öpmüş? Bu saftırıklığın, 'Atatürk bugün sağ olsaydı' kısırlığından ne farkı vardır?

'Sembolik' olarak hoş bir ziyaret... Bir tür gövde gösterisi... Tamam... Türk basınında, '10 Kasım günleri Dolmabahçe Sarayı'na gidin, Atatürk'ün yattığı yere gidemiyorsanız öldüğü yeri tavaf edin' kafasında adamlar da vardır.

Sonra da halkımız 'türbe ziyaretine' gidince ona 'gerici' demek üzere tabii...

İyi, siz Anıtkabir'e gidin, onlar da Ramazan günleri Cağaloğlu'nda Abdülhamid türbesine gitsinler, Türkiye de bunları bir türlü aşamasın... Kimisi sultana çaput bağlasın, kimisi Anıtkabir defterine dileklerini yazsın. Türkiye, Atatürk'ün özlediği, istediği, önerdiği akılcı, çağdaş ve bilimci düzeye bir türlü gelmesin. 'Rasyonel' bir ülke olmasın. Size de solcu desinler. İyice solcu sayılmak için bu arada bana da küfür edin.



Bu yazı 773 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Tayyip gitsin de Hitler mi gelsin?
    • 15 Ağustos 2012 Atraksiyon
    • 29 Temmuz 2012 Akşam diyordun Abbas
    • 23 Temmuz 2012 Özeleştirini yap Kemal arkadaş!
    • 16 Temmuz 2012 Fransa'nın Kılıçdaroğlu'su
    • 15 Temmuz 2012 Onları geri kazanalım
    • 4 Haziran 2012 Ay birbirinizden farkınız mı vardı?
    • 26 Mayıs 2012 İç savaş istediklerini söylemiştim
    • 29 Nisan 2012 Coşku duyulacaaak... Duy!
    • 13 Nisan 2012 Osmanlıca dersi de konulsun
    • 8 Nisan 2012 Osmanlı'da garaj mes'elesi
    • 23 Mart 2012 Hatırlayalım hatırlatalım
    • 7 Mart 2012 ''Haybeden Şef Gezisi''
    • 29 Şubat 2012 Senin de adın Kemal
    • 12 Şubat 2012 Lafının ardında dur
    • 19 Ocak 2012 Aman oğlum, vururlar ha
    • 6 Ocak 2012 Zurnanın zırt dediği yere henüz gelmedik
    • 5 Ocak 2012 İlker Paşa bize de ifade versin
    • 2 Ocak 2012 CHP'yi destekliyorum
    • 19 Aralık 2011 Olmayanı olduramazsınız

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,478 µs