En Sıcak Konular

Semih İdiz


Semih İdiz
0 0 0000

PKK propaganda atağına geçerken...



Dünya çapında 300 milyon seyircisi olduğu söylenen El Cezire kanalının misafiriydim önceki gece. Konu PKK'nın ilan ettiği ateşkesti. Arapça olarak nasıl ifade edildiğini bilmiyorum, çünkü sunucu ile aramda simultane çevirmen vardı. Ama kulağıma gelen ilk soru şuydu:
"PKK dördüncü kez ateşkes ilan ediyor. Kamuoyu ve bürokrasi de bunu istiyor. Bu durumda hükümetiniz bu çağrıları niçin reddediyor?"
Sorudaki çarpıklık ortada. "Hükümetiniz barış istemiyor mu?" iması ise açık. "Kamuoyu" ile herhalde Güneydoğu insanımız kastediliyordu. "Bürokratlar"dan da, Güneydoğu'da yerel seçimlerle işbaşına gelmiş olanlar ve onlar için çalışanlar.
Neredeyse her gün gelen şehit haberleri yüzünden, hükümetin PKK'yı herhangi bir şekilde muhatap alıyormuş gibi görünmeye cesaret edemeyeceğini anlatmaya çalıştım. Samimi ise PKK'nın, IRA gibi, silahlarını da teslim edeceğini açıklaması gerektiğini söyledim.

Propagandada başarılı
Ancak, sorulan bu soru bile PKK'nın sadece "Batı"da değil, "Doğu"da da propaganda işinde başarılı olduğunu gösteriyor. Bu nedenle örgütün "barış", "diyalog", "kardeşlik" ve "demokrasi" gibi güzel kelimelerle -üstelik "uluslararası gözlemciler" huzurunda- ilan ettiği ateşkesin Türkiye'yi zor durumda bırakma potansiyeli var.
Gerçek şu ki -bunu resmen inkâr etseler de- Türkiye'ye dışarıdan bakanlar "Kürt sorunu" ile "PKK sorunu" arasında bir bağ olduğuna inanıyorlar. Onun için PKK'nın bu kez güttüğü taktiğin, "kış için ateşkes ilan edip bahar saldırılarına hazırlanmak" kadar basit olduğunu sanmıyorum.
Örgüt, kozlarını şimdi "barış" ve "kardeşlikten" yana oynayıp, şiddet olgusunu sürdüren tarafın "Kürt sorunu diye bir kavramı dahi kabul etmeyen" TSK olduğunu göstermeye çalışacaktır. Bunu yaparken de, tabii ki, "siyasi boyutu" zorlayacaktır. Askeri kanattan yansıyan sert açıklamaları da dışarıda bu amaçla kullanacaktır.

Yöre halkını kazanmalı
Konuyu Genelkurmay Başkanı'yla da konuştuğunu belirten Başbakan Erdoğan'ın Amerika'ya uçarken gazetecilere söyledikleri bunun için önemli. Erdoğan, "Eğer terör örgütü sözünde durursa, durduk yerde operasyon söz konusu olamaz. Yeter ki huzur ve güven ortamı olsun" demiş.
Bu yaklaşım PKK'nın oyununa gelmemek açısından doğrudur. Ancak sorunu çözmeye yeteceğini sanmıyorum. En kıdemli askerlerimiz bile "sorunun üstesinden sadece silahlı yöntemlerle gelinemeyeceğini, sosyoekonomik faktörlerin de mutlaka devreye sokulması gerektiğini" belirtiyorlar.
İşte bu "faktörlerin" ne olduğunu gerçekçi bir şekilde tahlil edip anlamaya çalışmamız gerekiyor. Bazıları, "bölge halkının fukaralığını giderelim, Kürt olduklarını unuturlar" diye düşünüyor. Ancak, işin o kadar basit olduğunu da sanmıyorum.
Sonuçta Güneydoğu'nun kendine has nesnel gerçekleri ortada. Amaç, yöre halkını bu gerçeklerin ışığında kazanmak olmalı. PKK ayrılıkçı mücadelesini propaganda alanına kaydırırken bunların hesaba katılması akılcı görünüyor.

Düzeltme: Son yazımda "Yaptırımsız Ermeni soykırım yasası"nın Fransa'da 1998'de kabul edildiğini yazdım. Oysa doğru tarih 2001'dir.



Bu yazı 941 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 1 Ağustos 2011 Artık muhtıra değil, emeklilik dilekçesi veriliyor
    • 16 Mayıs 2011 Suriye karıştıkça Türkiye’den beklenenler artıyor
    • 3 Ocak 2011 ''İsrail ve Suriye için Türkiye en iyi arabulucu''
    • 13 Aralık 2010 AB’den gelen büyük desteğin nedeni
    • 13 Ekim 2010 ABD ile ilişkilerde tren kazası olasılığı
    • 4 Ekim 2010 İsrail’de yoğun Türkiye aleyhtarı Propaganda
    • 28 Ağustos 2010 Avrupalılar bile AB’ye artık inanmıyor
    • 3 Temmuz 2010 İsrail, Türk-ABD ilişkilerinin koşulu haline geliyor
    • 31 Mayıs 2010 Savunma stratejimizi etkileyecek gelişmeler yaşanıyor
    • 8 Mart 2010 ABD dış politikası amatörlerin elinde mi?
    • 2 Kasım 2009 Peki, CHP ne yapıyor?
    • 8 Haziran 2009 Obama’nın verdiği desteğin arka planı
    • 23 Şubat 2009 Batı’dan uzaklaştığımız inancı artıyor
    • 6 Ekim 2008 Aktütün saldırısıyla akla gelen sorular
    • 20 Ağustos 2008 Washington ile Montrö sıkıntısı
    • 18 Ağustos 2008 Türkiye ittifaksız kalırsa ne olur?
    • 11 Ağustos 2008 Türkiye’yi Batı’ya iten Rusya’dır
    • 2 Ağustos 2008 Batı kadar Doğu da rahatladı
    • 21 Ocak 2008 Erdoğan-Sarkozy-Merkel zirvesi bir tuzak mı?
    • 31 Aralık 2007 2008'de Türk- ABD ilişkileri

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,596 µs