En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Döve döve özgürlük



Bizdeki İslami kesim, Fransa'dan etkilenerek geliştirilmiş olan Türkiye tipi laiklikten rahatsızlık duyar. Öte yandan ABD'deki din özgürlüğü anlayışına sempatiyle bakar.

İslami kesim, laikçilerle ideolojik ve siyasi çekişme esnasında ABD'yi örnek gösterir ve Fransa'yı eleştirir.
Türkiye laikçileri ise "ABD tecrübesi bize uymaz" der ve Fransa'yı örnek verir. Hakim anlayışlar böyledir.

Peki gerçek bu mu?
Hukuk, siyaset bilimi, din gibi konularda uzman olan T. Jeremy Gunn'ın 'Özgürlük ve Laisite: ABD ve Fransa Arasında Bir Karşılaştırma' adlı makalesi kitap halinde basıldı. (Not: Yazarın isteğine uyarak 'laisite' kavramı kullanılmış.)
Liberal Düşünce Topluluğu ile Liberte Yayınları'nın işbirliğiyle Türkçe'ye kazandırılan bu uzun ve önemli makale Fransa'daki 'laiklik' ve ABD'deki 'din özgürlüğü' kavramlarına bambaşka açılardan bakmamıza yol açıyor.

Her satırı dikkatle kaleme alınmış, bu gayet yoğun makalenin ABD bölümü gerçekten çarpıcı örneklerle dolu. ABD yöneticileri ya da hukukçuları ne derse desin... Bizdeki algı ne olursa olsun... Jeremy Gunn, iddiaların aksine, ABD'deki inanç özgürlüğünün, birçok dindar kesimin; baskı, zulüm ve hatta cinayetlerle susturularak kurulduğunu... Bunu yapanların da başka dindarlar, milliyetçiler ve onları destekleyen devlet olduğunu gösteriyor.

ABD filmlerini izleyenler bilir: Sık sık karşımıza bayrak törenleri çıkar. Birçok kişi durumun ABD'nin kuruluşundan beri böyle olduğunu sanır. Halbuki ABD'deki bayrak tutkusunun geçmişi çok gerilere gitmiyor.
1880'lerin başına kadar bayrağın önemli bir konumu yok bu ülkede. Ancak 1888-1898 arasında çeşitli kampanyalarla bir 'bayrak kültü' oluşturuluyor. Seçim kampanyalarından reklamlara, hayatın birçok alanında bayrak başrolü oynamaya başlıyor.

Ve dikkat: Bu dönem aynı zamanda, ABD emperyalizminin yükselişe geçtiği, binlerce kilometre ötedeki ülkelerde dahi hak iddia etmeye başladığı yıllara denk düşüyor! Küba'dan Filipinler'e birçok ülkede, çeşitli vesilelerle ABD bayrağı dalgalanmaya başlıyor.

Yurtdışında bunlar olurken içeride de, başta öğrenciler olmak üzere, tüm Amerikalılar, bayrak üstüne yemin etmeye çağrılıyor.
Tabii bu gelişmeye karşı duranlar da oluyor. "Kardeşim eskiden yoktu, bu adet de nereden çıktı" diyorlar. Bazı dini gruplar da bayrak yeminine direniyor: "Biz Tanrı adına yemin ederiz."

Vay sen misin bunu diyen! Bayrak törenlerine katılmayıp yemin etmeyenler; kovalanıyor, taşlanıyor, dövülüyor, hatta öldürülüyor. Güvenlik güçleri bu olaylar karşısında ya sesini çıkarmıyor ya da saldırganların tarafında yer alıyor. Dayak atanlar değil, dayak yiyenler gözaltına alınıyor.

Baskılar İkinci Dünya Savaşı'na kadar sürüyor. Bu arada trajikomik olaylara da rastlanıyor. Mesela Avrupa'da Hitler'e sadakat yemini etmedikleri için işkenceden geçirilen Yahova Şahitleri, ABD'de bayrak yemini etmedikleri için Hitlercilikle suçlanıyor!

Gunn'ın makalesi, özgürlükler ülkesi ABD'deki din serbestliğinin, tam da bazı dindar kesimlere (en çok da Katolik gruplara) ağır baskılar uygulanarak kurulduğunu bize hatırlatıyor. "Bu ülkede din özgürlüğünün baştan beri var olduğunu iddia etmek; sadece bir hurafedir, bir mittir, bir palavradır" diyor.
"Ya Fransa hakkında neler söylüyor" derseniz... Jeremy Gunn'a göre laikliği temel alarak savunulan özgürlük ve eşitlik açısından Fransa uygulaması tam bir skandal.

Bu konuyla ilgilenenlerin Gunn'ı mutlaka okumaları gerekiyor.



Bu yazı 830 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,176 µs