En Sıcak Konular

Nuh Gönültaş


Nuh Gönültaş
0 0 0000

Ankara devlet... İstanbul millet...



Gezegenin bu bölgesi biraz acayip! Sayalım. Burada bir yılda kaç bayram, kaç kutlama kaç yıldönümü var? 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim, 10 Kasım... Sonra yıldönümleri...

27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat... 60, 71, 82, 97... 29 Ekim 1920'den bu yana meydana gelen ve "Bundan sonra hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak" dedirten olayları da bu yıldönümlerine katarsak yılın epey bir bölümünün resmi bayramlar, ideolojik yıldönümleri, darbelerin gündönümleri vs... ile geçirmiş oluyoruz. İşte gezegenin burasında tarih biraz da bunların tarihi...

Askeri darbelerin, yıldönümlerinin kutlamaların tarihi... Cumhuriyet kavramı ile süslenen ve aslında bu kavram ile yakından uzaktan ilgisi olmayan bu düzen gerçekte, gezegenin bu bölgesinde baskının, halkı ezmenin, üçkağıtçılığın, dolandırıcılığın, istikrarsızlığın, demokrasiden uzaklığın bir simgesi olarak kayıtlara geçiyor! "Cumhuriyeti koruma ve kollama" da işte böyle bir düzeni korumak için geliştirilmiş ilginç bir görevdir. Burada özgürlükler ancak bu koruma ve kollama görevini yerine getirdiğini iddia edenler ve bunların uygun gördüğü kişi ve çevreler için var. Düzenlerinden halkın geniş yığınlarının memnun olmadığını gördükleri zaman "Cumhuriyetimiz tehlike altında" diyenler, sürekli bu azınlığın menfaatine çalışan sistemi korumak için bütün yasalara ve anayasaya aykırı fiilleri işlemekten çekinmezler.

Şimdi... Eğer gezegenin bu yöresi Cumhuriyet ile yönetilmiş olsaydı, buranın bir cumhuriyet olduğuna yönelik her vesile ile sayısız büyük vurgular yapılmasına, her yıl bilmem kaç defa cumhuriyet olduğumuzu hatırlatan törenler düzenlenmesine, açıklamalar yapılmasına, muhtıralar verilmesine gerek kalmazdı. Önceki gün yine 29 Ekim'di. Tüm yurtta, KKTC ve Türkiye'nin yurtdışı temsilciliklerinde kutlandı. Bu kutlamalarda İstanbul ile Ankara'nın farkı bir kere daha ortaya çıktı. Ankara...

Ne o öyle tanklar, toplar, uçaklar... Kime gösteri yapıyoruz. Dosta güven düşmana korku salıyoruz güya. Bu tarz kutlamaları artık sadece Kuzey Kore yapıyor, İran yapıyor! Geçen hafta yazdığım "Ey İstanbul dönüşünü sevdir bana" başlıklı yazıma gelen bir okuyucu yorumu İstanbul ile Ankara'nın farkını çok güzel ortaya koyuyor. Ve gerçekten böyle günlerde İstanbul ile Ankara'nın farkı bir kere daha ortaya çıkıyor.

İşte o muhteşem cümleler: "Ankara yalın bir düzyazı... İstanbul şiir... Ankara'da su içilir İstanbul'da kahve... Ankara devlet, İstanbul millet... Trafikmiş... Olsun o kadar bedeli canım..." Ankara'daki kutlamalarda yine gerginlik vardı, nutuklar vardı, ayrımcılık vardı, halkı aşağı görmek vardı. Ama Istanbul öyle miydi? İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği 29 Ekim kutlamaları cıvıl cıvıldı, pırıl pırıldı.

Halkın katılımı ile gerçekleşmişti. İstanbul'daki kutlamaları halk, Ankara'dakini devlet yaptı



Bu yazı 890 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 8 Temmuz 2012 Delikli demir ile mertlik arasındaki ilişki...
    • 5 Temmuz 2012 İki arada bir derede ölüm!
    • 28 Haziran 2012 Dessas-ı ehli dünyanın hafiyeleri veya satılık kalemler...
    • 26 Haziran 2012 Kılavuzu NATO olanın...
    • 17 Haziran 2012 Davet ile davete icabet...
    • 5 Haziran 2012 AK Parti celladına gülümserken...
    • 31 Mayıs 2012 Kürtaj emanete ihanettir!
    • 13 Mayıs 2012 28 Şubat dalgaları ve hükümetin kıyıları...
    • 26 Nisan 2012 CHP'nin tarihi en yumuşak yeri...
    • 24 Nisan 2012 Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?
    • 19 Nisan 2012 Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?
    • 17 Nisan 2012 Çevik Bir nefreti, Tayyip Erdoğan sevgisi...
    • 14 Nisan 2012 Adaletin rövanşı...
    • 8 Nisan 2012 İçimizdeki darbeciler yüzünden...
    • 29 Mart 2012 Gazete kapatmak çağ dışı bir çözümdür...
    • 22 Mart 2012 Talimatla akreditasyon olur fakat demokrasi olmaz...
    • 13 Mart 2012 Liderlik cesareti...
    • 8 Mart 2012 Stratfor ve WikiLeaks gazeteciliği!
    • 1 Mart 2012 Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!
    • 26 Şubat 2012 15 yıl sonra yeniden ''şubat soğuğu!''

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,274 µs