En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Çankaya’ya bir tek darbeciler mi yakışıyor?



Çankaya laiktir, laik kalacak... Ecevit’in cenaze töreninde çığırmışlar bu sloganı.

Bir de böyle bir sorunumuz var... Devlete sahiplik vehmeden eşhas, Çankaya’ya ‘öteki’ni yakıştıramıyor.

Orgeneral Cemal Gürsel yakışıyordu (darbeyle gelmişti), Orgeneral Cevdet Sunay yakışıyordu (tam olmasa da yarım sayılabilecek bir darbeyle gelmişti), Orgeneral Kenan Evren yakışıyordu (49 kişinin asıldığı, 177 kişinin belirsiz bir nedenle hücresinde ölü bulunduğu, yüz binlerce kişinin işkenceden geçirildiği, milyonlarca kişinin fişlendiği 12 Eylül darbesiyle gelmişti), Süleyman Demirel yakışıyordu (‘bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz’ vecizesinin sahibi), memur ve yargıç reflekslerinden kurtulamamış Ahmet Necdet Sezer yakışıyor (nasıl ve hangi şeraitte geldiğini yazmayalım hadi), ama meşru kanallardan seçilecek Cumhurbaşkanı yakışmıyor... Öyle mi?

Hayır, Çankaya laikmiş, laik kalacakmış.

Bir kere, Çankaya laik filan değildir. Daha doğrusu, gerçek anlamıyla laik değildir. Mevcut Cumhurbaşkanı’nın, ki kendisini çok sever ve takdir ederim, laiklik anlayışı problemlidir.

Dini toplumsal hayattan uzaklaştırıp tamamen ‘vicdanlara’ hapseden bir anlayışı, ‘laiklik’ dediğimiz ‘uzlaşma fikriyatı’yla nasıl örtüştürebiliriz?

Sezer bunu örtüştürüyor işte. Kamu düzeninin korunması için de ‘özgürlüklerden taviz verilebileceğini’ söylüyor.

Oysa laiklik hem ‘dinî’, hem ‘din dışı’ özgürlüklerin teminatıdır. Bu teminatın ortadan kaldırıldığı vasatın adı ‘laiklik’ olabilir mi hiç?

Peki, yok mu bunun bir formülü?

Bu Meclis’e Cumhurbaşkanı seçtirmemenin bir yolu yok mu?

Olmaz mı?

Hemen aklıma ‘Sıtkı Ulay formülü’ geliyor.

Bunu, daha önce çalıştığım gazetede, ‘iyi saatte olsunlar’ın kulağına fısıldamıştım. Sevabına bir kez daha tekrarlayayım:

Ülke 27 Mayıs’tan henüz çıkmış... Cumhurbaşkanı seçilecek. Darbeyi gerçekleştiren Milli Birlik Komitesi’nin adayı Orgeneral Cemal Gürsel... Meclis’te çoğunluğu oluşturamayan ama CKMP ve YTP’nin de katılmasıyla bir adım öne geçen Adalet Partisi’nin adayı ise Prof. Ali Fuat Başgil.

Komitenin amacı Başgil’i seçtirmemek.

Darbenin mimarlarından general Sıtkı Ulay bir öneri getiriyor. Ulay, o sırada, diğer komite üyeleri gibi tabii senatör... (Bu da Türkiye’ye özgü bir hoşluk olsa gerek: Darbe yap, halkın seçtiği hükümeti işbaşından uzaklaştır, Başbakan’ı ipe gönder, kendini de ‘tabii senatör’ ilan et... Ne güzel memleket!)

Neyse işte, bu Sıtkı Ulay diyor ki, ‘Oylama için kürsüye bir Gürsel bir de Başgil kutusu koyalım; Başgil’e açıkça oy vermekten korkacakları için, ister istemez Gürsel’e yöneleceklerdir...’

Bu öneriyi MBK üyeleri kendi aralarında tartışıyorlar. Sonra işi, ‘akil adam’ belledikleri romancımız Yakup Kadri’ye götürüyorlar.

İsmet Paşa’dan çok çekmiş, tek parti döneminin ‘açık oy, gizli sayım’ yöntemini yakından müşahede etmiş koca romancı itiraz ediyor: ‘Böyle şey olmaz, usul neyse o uygulansın...’

Bu işlerde tek usul vardır; Yakup Kadri elbette o bildik usulü kastetmemiştir ama, kalbi vatan sevgisiyle çarpan general Sıtkı Ulay o ‘en etkili’ usule başvuracak, meseleyi kendi yöntemleriyle (bir rivayete göre silah göstererek) çözecektir.

Bu ‘etkili çözüm’ün Orgeneral Gürsel’i Çankaya’ya taşıdığını anlatmaya gerek var mı?

Sıtkı Ulay’a gelince...

İnanamayacaksınız ama, işi bitirdikten, yani ‘darbeyi tedvir’ ettikten sonra ‘sosyal demokrat’ bir parti kurdu. Yanına da CHP’li Alaettin Tiridoğlu’nu aldı.

Tiridoğlu, 40’lı yıllarda, milliyetçi gençlikle ‘Tan gazetesi matbaasını basıp parçalama teşebbüs-i vatanperverane’sinde rol almış değerli bir Türk politikacısıydı.



Bu yazı 809 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,129 µs