En Sıcak Konular

Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen



Doç. Dr. Kemal Yeşilçimen
0 0 0000

Sağlıklı Çözümü Hastalık Lobisi Engelliyor



Belli başlı 5 kronik hastalık olan kanser, şeker, ruhsal bozukluklar, kalp ve solunum hastalıklarının 20 yıl içinde küresel ekonomiye getireceği yükün 47 trilyon $ olacağı bekleniyor. Dünya Ekonomik Forumu'nun Harvard Halk Sağlığı Fakültesi ile yürüttüğü araştırmaya göre, bu hastalıklar her yıl 36 milyon insanın ölümüne yol açıyor. Bu hastalıklar yağlı ve şekerli gıdaların çok tüketildiği, insanların daha az hareket ettiği ve fazla alkol ile sigara tüketiminin olduğu zengin ülkelerden ziyade fakir ülkeleri daha çok etkiliyor. Bu tür hastalıkların yol açtığı ölümlerin yüzde 80'i az ve orta gelirli ülkelerde meydana geliyor.

Halbuki, Dünya Sağlık Örgütü, çok az masrafla 5 kronik hastalığın önlenmesinde önemli ilerlemeler sağlanabileceğini açıkladı. Örgüt, özellikle fakir ülkelerin küçük miktarlarda yapacağı sağlık harcamaları sayesinde, sağlık sistemlerinin iflas etmesinin de önüne geçilebileceğini bildirdi. Dünya Sağlık Örgütü, hükümetlere bir dizi öneride bulunarak sağlık alanında atılabilecek adımları sıraladı. Buna göre, tütün ve alkol vergilerinin artırılması, kapalı alanlarda sigara içilmesinin yasaklanması, tuz ve transyağ içeren gıdaların tüketim seviyesini düşürecek kampanyalar düzenlenmesi ile diyet ve fiziksel aktiviteyi artırmayı amaçlayan bilinçlendirme kampanyalarının başlatılması, bu hastalıkları ve neden olduğu ölümleri azaltabilir.

Yıllardır söylediğimiz bilimsel gerçeklerin tekrarı. Bu yayının üzerinden bir yıl geçti, en az on kere konuyu gündeme getirdik ama kimse merak edip sorgulamadı, araştırmadı. Komik bir harcamayla hastalıklar nasıl önlenir diye kimse sormadı bile. Biz söyleyince veya gündeme getirince kimse önemsemiyor, belki de diziler, oyunlar daha önemli. Neyse ki toplumsal beynimiz yavaş yavaş bitkisel hayattan uyanıyor. Sevindirici bu gelişme nedeniyle konuyu bir kere daha açıklamaya çalışalım.

Örneğin hipertansiyon ve damar sertliği kontrol altına alınabilirse, buna bağlı oluşan kalp-damar hastalıkları, kalp krizi, felç gibi ölümlerin yarısından sorumlu hastalıklar önemli oranda önlenebilir. Bunların önlenemeyişinin nedeni, toplumun hastalık üreten yaşam tarzını sürdürmesidir. Bu yaşam tarzı sadece hasta etmekle kalmıyor aynı zamanda hastalığı, doktora gitmeyi, düzenli ilaç almayı ve hasta eden bu yaşam tarzını idrak ettiren sağlık bilincini de yok ediyor.

Hipertansiyon ve damar sertliği tedavisinde son derece etkili ilaçların aylık maliyeti 5- 10 Euro'dur. Ancak hastaların yarısı hastalığın farkında değil, farkında olanların ancak yarısı doktora gidiyor, gidenlerin de çoğu tedaviyi uygulamıyor. Böyle bir topluma bilim ne yapsın, teknoloji ne yapsın? Hasta eden yaşam tarzı beyinleri de uyuşturuyor, işlemez hale getiriyor. Yediğimiz, içtiğimiz, soluduğumuz, yaşadığımız çevre bizi hasta eden kimyasallar, katkı maddeleri ve sağlığa zararlı maddeler içeriyor. Bizi hasta eden bu yaşam tarzını değiştirebilirsek işte o zaman bu kötü gidişi önleyebiliriz. Bu cümleyi ikiye ayırabiliriz:

1. Hasta eden yaşam tarzı nedir? Batı tipi küresel yaşam tarzı. Sağlık ve hayatımızı yutan Bermuda şeytan üçgeni : Koltuk, taşıt, asansör. Sağlıksız gıdalar ve beslenme, çevre kirlenmesi, yaşam alanların gasbı, sağlıksız şehirlerde çok katlı beton mezarlara hapsedilmemiz?

2. Bu yaşam tarzını kimler, nasıl değiştirecek? Bu irade nasıl oluşacak?

Bilim; sebep-sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, hasta eden sebepleri değiştirmeden hastalıkları önlemek mümkün değil. Bu ise, hasta eden yaşam tarzını sağlıklı şekle dönüştürmeyi görev edinen Milli Sağlık Akademisi, Halk Sağlığı Fakülteleri, Önleyici Tıp, Önleyici Kardiyoloji, Önleyici Onkolojinin kurulması demektir. Böyle bir organizasyon ülkemizde var mı? Neden yok? Neden kurulmuyor?

Bütün bunları kurmaya karar vermek için zihinsel bir devrim gerekir. Bir kere daha söyleyelim: Bu devrimi yapmadan sağlıklı yaşamak mümkün değildir. Bu devrim, sağlık sisteminin sonuçlarla yani hastalıklarla değil, hastalıkları önleyen sebeplerle yani hasta eden yaşam tarzıyla uğraşan bir yapıya dönüşmesi demektir.

Bu yöntemle yılda 50 milyar doları aşan harcamaların azalması, hastalıktan beslenen sistemin çöküşü demektir. Hastalık lobisi buna izin verir mi? Sigaraya, alkole ve bizi hasta eden bir sürü sebebe harcanan milyarlarca doların tasarrufu kimin yararına, kimin zararına? Unutmadan söyleyelim; hastalıklara yol açan riskleri satanlara ve bu riskleri alanlara yalvararak hastalık üreten yaşam tarzını ve hastalıkları önleyemeyiz.

Sigara, alkol, aşırı kalori ve tuzlu gıda tüketenlerin hasta olma riski ve hastalık harcamaları, bunlardan uzak duranlardan katbekat fazla. Bu nedenle hastalık üreten yaşam tarzıyla kendini hasta edenlerin masraflarını sağlığına dikkat edenler yani hastalık yapan risklerden uzak duranlar ödüyor. Suyu getirenle testiyi kıranların eşitlendiği haksız bir dünyada yaşıyoruz. Halbuki Allahın kurduğu sistemin temeli, Cennet ve Cehennem. Sorumsuz ve bedava hayat yok.

Hastalıkları önlemenin birinci yolu, risklerden uzak duranları cezalandırmak değil ödüllendirmek olmalıdır. Sağlıklı yaşamayı yani sağlığı korumayı teşvik etmek için ABD meclisi yeni bir yasa çıkardı. Kişiler, sağlığını koruyacak şekilde yaşam tarzını değiştirirlerse, kişi başına 400 dolara kadar ödül alacaklar. Bu yasanın, ABD'nin devasa sağlık sorunlarının çözümüne katkıda bulunacağı düşünülüyor. Bu yöntemi yıllardır söylüyoruz ama Amerikan vatandaşı olmadığımız için kimse takmıyor. Bilim ve aydın dünyamız bile yabancıların ağzına bakıyor. İnşallah bizde de uygulanmaya başlanır da sağlığı korumak özendirilmiş olur. Nasıl olsa bu yöntem Amerika'da bilimsel olarak onaylandı. Kendi bilim insanımızın fikir ve önerilerini ne zaman dikkate alacağız?

Hastalıkları önlemenin ikinci yolu ise kendini bilerek hasta edenleri caydırmak olmalıdır. Hastalık risklerinden uzak duranlar, bu risklere çanak tutanların hastalık harcamalarını neden ödesin? Kim kendini hasta etmek için çalışıyor ve bunu da özgürlük olarak anlıyorsa faturayı kendisi ödemelidir. Hastalıkları önleyen ve sağlığı koruyan sistem bu temel üzerine kurulmalıdır. Yani riskleri davet edenler, risklerin sonucuna katlanmalıdır. Ancak bu yolla sosyal güvenlikte hak ve adalet korunurken, hastalıklar önlenir ve sağlıklı toplum olabiliriz.

Taşıt üzerinde anahtar unutanlar, çalınan taşıtın parasını kaskodan alabiliyor mu? Dikkat edenler, unutanların parasını niye ödesin? Bu yöntem nedeniyle taşıt çalınması en aza inmiş bulunuyor. Kaldı ki, sigara, alkol, aşırı tuzlu ve kalorili gıdaları zevk için tüketenler, unuttuğu için değil bilerek bu riskleri davet ettiği için sonucuna da kendileri katlanmalıdır.

Peki 'hastalıkları azaltan ve sağlığı koruyan sistem' nasıl çalışacaktır?

Hastalık yapan riskleri satın alanların hastalık harcamaları, bu risklerden uzak duranlardan 10 kata kadar yüksek olduğu için, bu fazladan harcamaları karşılayan 'Hastalık fonu' kurulması gerekiyor. Bu fonun iki kaynağı olacaktır; Bu riskleri satanlar ve bu riskleri satın alanlar. Örnek olarak dev sigara tekelleri ve sigara içenler bu fona para aktarmak zorundadır. Sigaranın fiyatı 5 TL ise, 10 TL hastalık fonu için kesilecek, ayrıca dev sigara tekelleri, ABD'ye ödediği 246 milyar doların beşte biri kadar parayı, hastalık tazminatı olarak bu fona aktaracaktır.

Bilim, sebep - sonuç ilişkisi kuran disiplinin adı ise, kötü sonuçlara yol açanların bunun tazminatını ödemesi gerekir. Ayrıca sağlığa zararlı maddelerin fiyatı cezbedici değil, caydırıcı olmalıdır. (1999'da ABD'de sigara şirketleri sağlık masrafları için 25 yılda 246 milyar dolar ödemeyi kabul etmişti. Kanada'nın Quebec eyaleti sigara üreticisi şirketlere 58 milyar $'lık dava açtı. Eyalet yönetimi sağlık harcamalarını sigara üreticilerinden tahsil edecek)

Benzer şekilde obesite, diyabet, metabolik sendrom, hipertansiyon, kalp gibi bir düzine hastalığa yol açan sağlığa zararlı şekerli, tuzlu ve yağlı gıdaları satanlar, çok ucuz olduğu için yüzlerce gıdanın içine giren GDO'lu mısır şekerini satan küresel şirketler ve bütün bunları tüketenler, hastalık fonuna tazminat ödemek zorundadır. Hastalık lobisine dokunmadan hastalıkları önleyemeyiz. Hastalığa yol açan risklere, çevreyi yaşanmaz hale getiren kirli sanayi ile zehir saçan halk otobüsleri de dahildir. Halkı enayi yerine koyan yeşile boyama, riskleri azaltmıyor.

Özetle hastalıklar içinde kıvranan zavallı ülkeler, çok basit ve ucuz yöntemlerle hastalıkları önleyebilir ve sağlıklı toplum olabilir. Gerek toplumda gerekse karar vericilerde bu bilincin oluşma maliyeti ise çok düşüktür. Ama ucuz yöntemler sosyetemizi bozuyor. Bu nedenle önce hasta olup, sonra tedavi oluyoruz. Sanki hasta olmak marifet, tedavi olmak lütuf! Bu nedenle modern hastanelerde, ileri teknolojiyle teşhis ve tedaviyle övünmeye devam ediyoruz. Hastalıklarla beslenen canavarın buna ihtiyacı var. Sağlıklı yaşamak mümkün değil mi? Tabii ki mümkün. Ancak dizilerden, maçlardan, geyik mevzulardan kafamızı kaldırıp birazcık hayatımızla ilgili konulara zaman ayırmamız gerekiyor. Anlattığımız yöntem palavra değildir, konunun uzmanları bilir.

BİR KERE DAHA ANLATALIM :

1948'de ABD kongresi patates zararlısı için 500 bin dolar ayrılmasına karar verdi. Savaş sonrası patates önemliydi. Ancak savaş bitmesine rağmen savaşta ölenden daha fazla Amerikalıyı öldüren gizli düşmanı araştırmak için de bütçeye 500 bin dolar gibi küçük bir para konuldu. İşte meşhur FRAMİNGAM araştırması böyle başladı. 13 yıl sonra bu araştırmanın ilk sonuçları yayımlandı:

ABD'nin yeni düşmanları belli olmuştu: Bunlara karşı amansız bir savaş açıldı. Kalp ve damar hastalıkları ve buna bağlı ölümler bu mücadele sonucu yüzde 53 azaldı. Bu savaş, diğer savaşların aksine ABD'ye her yıl 200 milyar dolar kazandırmış oldu. Bilimin gücü işte bu: yarım milyon dolar gibi küçük bir parayla yapılan araştırma, her yıl bire 400 bin kazandırıyor. Her yıl bu kadar kazandıran başka bir yatırım daha var mı? Koyduğunuz bir yatırıma karşılık bin değil, 400.000 mislini kazanıyorsuz. Ayrıca da sağlık ve hayatınızı. Ne kadar karlı ve akıllı bir yatırım değil mi? Ayrıca her iki mezardan biriyle her iki hastaneden biri açılmadan kapanıyor. Demek ki kazanmak için önce hasta olmak, sonra da hastanelerde ömür tüketmek ve mezar doldurmak gerekmiyor. Kalp ve damar hastalıkları ve buna bağlı ölümleri yüzde 53 azaltan yöntemleri uygulamak yeterli. Ama gel de anlat. Bilimsel, mantıklı, ucuz ve kolay yöntemler sosyetemizi bozuyor. Ve asıl neden : Hastalıklardan beslenen hastalık canavarı sağlıklı çözümü engelliyor. Anayasanın ve hastalıklı sistemin baştan sona değişmesi şart. Yoksa hastalıklartan sürünmeye ve ölmeye mahkumuz.

www.kemalyesilcimen.com

KAYNAKLAR

1. Yeşilçimen K: Hastalık Üreten Yaşam Tarzımız Nasıl Değişir. Hayy kitap

2. Yılda 372 bin kişi pisi pisine ölüyor. 

3. Böbrek hastalığında dünya şampiyonuyuz.

4. Soframızda radyasyonlu çatal var. Hürriyet 14 nisan 2006 S:24

5. Dilovası boşaltılıyor. Hürriyet, 2 temmuz 2006, s:16

6. http://gundem.milliyet.com.tr/kanada-da-58-milyar liksigaradavasi/gundem/gundemdetay/09.06.2012/1551346/default.htm 1999'da ABD'de sigara şirketleri sağlık masrafları için 25 yılda 246 milyar dolar ödemeyi kabul etti

7. http://www.medimagazin.com.tr/hekim/sgk/tr-saglik-harcamalari-9-yilda-8-kat-artti-2-18-34892.html

8. http://www.sdplatform.com/Haberler/Haberler/2510/Vaskuler-Risk-Calismasinin-sonuclari-aciklandi.aspx

9. Türk Kardiyoloji Derneği Ulusal kalp sağlığı raporu ? 2007 http://www.tkd.org.tr/pages.asp?pg=432

10. 'Happy' araştırması. http://www.medimagazin.com.tr/medimagazin/tr-kardiyologlar-istanbul8217da-toplandi-676-405-6680.html

11. http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1180238&title=400-bin-euroluk-yapay-kalbin-bedelini-artik-devlet-odeyecek

12. TURDEP-1 ve TURDEP-2 (2010) HEM BEL HEM KALÇA BÜYÜYOR. http://kongresunumgazetesi.com/archives/933

13. Türkiye'de şişmanlık ve diyabet alarmı ! PURE ? 2010.

14. Dilovasında çocuklar kanser içiyor.

15. Sigara yasağı kalp krizine ?DUR? dedi

16. http://www.medimagazin.com.tr/ana-sayfa/dis-haberler/tr-hastalklarn-maliyeti-47-trilyon-dolar-bulacak-1-76-37482.html

17. Sigaraya yılda 15 milyar dolar harcıyoruz.

18. Yeşilay alkol raporu - 2009. 



Bu yazı 2,818 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 21 Nisan 2017 Sömürü Sistemini Yıkmak Kolay Mı?
    • 10 Mart 2017 Bu bir Halk Devrimidir
    • 9 Şubat 2017 Bindik bir Alamete...
    • 2 Ocak 2017 Sağlıkta Milli ve Yerli Çözümler
    • 18 Kasım 2016 Neden bu kadar hastayız?
    • 19 Ekim 2016 Tarihimizle Yüzleşelim
    • 24 Ağustos 2016 FETÖ: Küresel Komplo
    • 21 Temmuz 2016 Milli Devlete Doğru
    • 1 Nisan 2016 Tatlı tatlı yemenin, acı acı geğirmesi olur
    • 9 Mart 2016 Hekimlik Öldü Yaşasın Doktorluk!
    • 14 Ocak 2016 Akademik Yozlaşma
    • 25 Aralık 2015 Bilimin Geldiği Son Nokta
    • 20 Kasım 2015 Sağlıklı Çözümü Hastalık Lobisi Engelliyor
    • 12 Ekim 2015 Aydınlar ve bilim dünyamız
    • 31 Temmuz 2015 Kahrolsun Engizisyon Anlayışı!
    • 15 Temmuz 2015 Bayram Gelmiş Neyime...
    • 2 Temmuz 2015 Bu yazıyı kalbinizle okuyun!
    • 10 Haziran 2015 Sigara ile Mücadele Böyle Olur mu?
    • 3 Haziran 2015 Sağlıkta Devrim
    • 21 Mayıs 2015 Sağlık ve Özgürlüğün Gaspı

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,497 µs