En Sıcak Konular

Mevlana’nın izi Japon-Amerikan Birleşik Kilisesi’nde!

0 0 0000 00:00 tsi
Mevlana’nın izi Japon-Amerikan Birleşik Kilisesi’nde! Mevlana hoş görüsüyle “kim olursan ol yine gel” demişti. “Kim olursanız olun ismimi kullanın” değil! iyibilgi öyle bir dosya açıyor ki okuyunca şaşıracaksınız… Bakın haber dizimizin ilk bölümünde Mevlana’nın izi nereye

Çok bilinen ismiyle Bülent Çorak veya nüfus kaydındaki eksiksiz adıyla “Vedia Bülent Önsün Çorak”, kamuoyunun önüne birçok defa farklı vesilelerle ama hep aynı konu yüzünden gelmiş bir sima.

“Dünya Kardeşler Birliği Mevlana Yüce Vakfı” lideri- belki “ruhani lideri” demek lazım-Bayan Çorak, kendine bağlı “müritleri” ve yine nev-i şahsına münhasır organizasyon yapısıyla birçok kez gazete ve dergiye, zaman zaman da popüler televizyon programlarına konu oldu.

Özellikle kendi yazdığı ve uzaydan “Alfa” kanalı ile vahiy edildiği iddia edilen “Bilgi Kitabı”yla son derece yoğun tartışmalara konu oldu. Ama aynı zamanda kendisine ilgi gösterenlerin sayısının artmasına da neden oldu. Elbette tamamı tartışmalı rakamlar bile olsa 2000’li yılların başında 1500 taraftarı bulunan Çorak’ın günümüzdeki takipçilerinin 10 bini aştığı iddia ediliyor.

Söyledikleri ve yazdıkları uzun metinler ihtiva eden bu ilerlemiş yaştaki (83) bayanın inşa ettiği organizasyonla ilgili çok şey söylendi. Ancak “ilan ettikleri” o kadar çizgi dışı ve hatta tabir yerindeyse iticiydi ki, kimse mimarinin yapısıyla değil, söylenenlerin gerçekliği ile ilgilendi.

Şeyh uçmaz müritleri uçurur!..

Konuya merak duyan geniş bir kamuoyu kesiti, Çorak’ı ve bağlılarını Türkiye’nin alışık olduğu “şeyh-mürit” ilişkisi içinde değerlendirdi ve işin arkasında bir şey olduğuna inanarak konu üzerinde çok durmadı. Bu kesime göre Çorak, bir menfaat fırsatı bulmuştu ve söyledikleriyle insanları ikna ederek bir şeyler elde ediyordu.

Söylediklerini değerli bulanlar ise Çorak’a gönüllü olarak hizmet etmeye başladılar ve organizasyonun kesin kurullarına uyarak sert bir sessizliğe gömüldüler. İçlerine şu ya da bu vesileyle girip, sonradan terk edenler ise hep garip bağlantılardan söz ettiler. Örneğin “iyibilgi”nin haberlerine yansıyan ve son olarak Haftalık Dergisi’ne de konu olan, Yıldırım Özalpman’ın dillendirdikleri gibi.

Özalpman’a göre, Vakıf’ın üst kademesi gizlilik içerisinde çalışıyordu ve hücre usulü çalıştıklarından organizasyonun içyapısını tespit edilemiyordu. İçeride ciddi bir para trafiği yaşanıyor, Bülent Çorak sıkıştıkça gökten mesaj geldiğini söyleyerek sorunları bitiriyor.

Çorak kendine yakın bir “sosyal grup” oluşturmuştu ve içinde zenginler ve masonlar bulunuyordu. Organizasyon 81 ilde örgütlenmişti ve il temsilcilerinden bilgi alınıyordu. Talep edilen bilgiler de ilginçti: Kente gelen yabancı devlet adamları kimlerdir, ne gibi faaliyetler yapılıyor? Üstelik her yıl 18 Şubat ve 1 Kasım’da İsrail’den 100–150 kişilik bir grup Türkiye’ye gelip Bülent Çorak ve kızıyla görüşüyor, görüşmelerin içeriği üyelere açıklanmıyordu. Tüm bunlar Özalpman’ın kafasında “acaba yabancı ülke/ülkeler için istihbarat mı yapıyorlar” şüphesinin duymasına sebep olmuştu.

Fil’in tarifi…

Bu iddialar elbette çarpıcı. Ancak Çorak ve organizasyonu ile bir şekilde irtibat kuranların açıklamaları daha çok, filin herhangi bir yerini tutan körlerin tarifine benziyor. Herkes şahit olduğu kadar yapıyı betimliyor. Belki bunda organizasyonun Özalpman’ın tarif ettiği gibi hücre yapısı şeklinde çalışmasının da büyük payı var. Yine de sonuçta ortaya tam bir tablo çıkmıyor.

Oysa sorular basit. Çorak, ekibi ve vakfı ve bağlantılı organizasyonları neye hizmet ediyor? Arkalarında ne var? Para nereden geliyor? Bu sorular kâfi. Çünkü “nedir ve ne söylüyor” soruları zaman içinde cevaplanmış. Çorak ve bağlıları “Alfa”dan aldıkları bilgileri ya da “vahiyleri” ilgilenenlere vazediyorlar. İnananlar da etraflarında şu veya bu biçimde tanımlanabilecek bir güç çemberi oluşturuyor.

Peki dedikleri doğru mu? Bu bakış açısına göre değişiyor. Önemli çünkü eğer bu söylenenler yüzünden bir menfaat eldeleniyorsa-ki eğer diyoruz-bu bir suç. Görev ise basının değil yargının. Yok, menfaat eldelenmiyorsa-ki eğer diyoruz-o zaman da teolojik bir sorun ortaya çıkıyor. Çünkü Çorak ve ekibinin söyledikleri akl-ı selim ve hatta inançlı insanların rahatlıkla görebilecekleri gibi “gerçek değil”.

Elbette düşünce özgürlüğü ve fikir yayma hürriyeti, “Atatürk’ün uzaylı olduğu” söylemine kadar varan bir vahiyler söylencesini koruyabilir. Burada belki hukukun söyleyecek bir şeyi olmayabilir. O zaman iki temel norm belirleyici olacaktır. Sosyal ahlak ve bilim. Hiç detaylarına girmeden belirtilebilir ki her iki norm iddiaların gerçek olmadığını söylüyor.

Background…

Bu işin, “ne söylüyorlar, doğru mu söylüyorlar” veçhesi. Kuşkusuz bu tartışma uzatılabilir. Ancak faydasız. Zira biri çıkıp “ama ben inanıyorum” dediğinde konuşacak bir şey kalmayacaktır.

Onun için organizasyonun mimarisi üzerinde durmak gerekiyor. Çorak ve “Dünya Kardeşlik Birliği Mevlana Yüce Vakfı”nın web sitesi oldukça mütevazı. “Çağrı”lar ve minik açıklamalar içeriyor ama net bir kesit sunmuyor. Vakıf’la in-organik bağlantı içinde bulunan bir başka yapı daha var. Bunun ismi “Light Millenium”. Yani “Işık Binyılı”.

“Işık Binyılı Dergisi”nde, Bülent Çorak’ın “Dostlar” hitabıyla başlayan ve “Alfa Kanalı-Altın Çağ Hakkında Açıklayıcı Bilgi” başlığını taşıyan, altında kendi imzası bulunan uzun bir metni bulunuyor. Çorak, “Zebur, Tevrat, İncil ve Kuran”ın da kendisinin kaleme aldığı “Bilgi Kitabı”yla aynı kanaldan, Alfa’dan geldiğini iddia ediyor. Bilgi Kitabı’nın ve Alfa’nın öneminden bahsediyor. Zaten Işık Binyılı Dergisi, Bilgi Kitabı’nı vitrine sürüyor ve tanıtımını yapıyor. “Dünya Kardeşlik Birliği”ne de link veriyor. Dahası sitede baştan sona “uhraviyat” akıyor.

Kaldı ki ana sayfa zaten şu cümlelerle açılıyor; “Başladığı noktadan itibaren dönüp duran şu devran binlerce şekle bürünüp görünmekte. Her noktada bir dönüş başlamakta, yine o noktada bitmekte. Merkez de o, dönen de. Bir zerreyi bile yerinden oynatsan, baştanbaşa bütün âlem bozulur gider.” (Sebülseri, “Gülsen-i Raz.)

Görülüyor ki Işık Binyılı ile Çorak arasında “mistik bir gönül bağı” bulunuyor. O halde Işık Binyılı yayınlarına ve Alfa’ya bakmak gerekiyor. Işık Binyılı’nın her şeyi bir başka bayan “Bircan Ünver”. Oldukça ilgi çekici bir kimlik. Konuyla ilgisi olmasa bile tanımak gerekiyor. Ancak “şimdilik” erteliyoruz.

Işık Binyılı tüm sayfalarını Türk yazar ve düşünürlerine, eserlerine ayırmasına rağmen Türkiye’de bulunmuyor! 87–82 115th Street Richmond Hill, New York, II418, ABD’de mukim! İlginç ama olabilir.

Yayın Kurulu’nda birçok yerli-yabancı isim bulunuyor. Anlaşılıyor ki uluslararası bir kurumla karşı karşıyayız. Hatta onur üyeleri içinde gerçekten tanınmış isimler mevcut. Doğan Hızlan, Emre Konuk, Mümtaz Soysal, Haluk Şahin gibi. Biz daha farklı bir gazetecilik metodu izliyoruz ve kurul üyeleri içinden tek tek isim alarak inceliyoruz.

Bugünkü isim “Robert Baumann”. Ya da Amerikalıların “Robert”in kısaltılmış haliyle kullandıkları haliyle “Bob Baumann”. Bob Baumann sanat ve tarih üzerinde çalışan bir sima. Bu konularda dersler veriyor. Özellikle New York tarihi üzerine. Hayatını böyle kazandığını tahmin ediyoruz.

Ancak başka uğraşları da var. Örneğin bir gazete çıkarıyor. Bu dijital bir gazete ama müşterisinin çok olduğu anlaşılıyor. Gazetenin ismi, “The Runyon’s Way Gazette” Bu gazete, Avrupa, Asya ve Amerika’da 500 kişiye gidiyor. Aslında bu yayını bir gazete olarak tanımlamak iddialı. Belki dostlar arasında bir haber ağı olarak değerlendirilmeli. Ama kendisinin koyduğu isim bu. Hatta periyodik yayınına devam ettiği de şüpheli. Fakat net üzerindeki sirkülasyonu duruyor.
Bu gazete ulaşabildiğimiz son sayısında bir kilisenin övgüsünü ve tanıtımını yapıyor ve link veriyor.  “Japanese American United Church of Manhattan (JAUC)- Manhattan (New York ) “Japon-Amerikan Birleşik Kilisesi.” Bu Metodist (Protestanlığın bir mezhebi-kolu) kilise ve geçmişi çok eskiye 1894’e kadar gidiyor. Yani asrı aşkın zamandır hizmet veriyor.

I. Bölümün Sonu.
Yarın: Sanal Misyonerlik!



Bu haber 12,852 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,443 µs