Kazı sırası siyasette mi?

14 Nisan 2009 12:41 tsi
Kazdıkça bombalar, silahlar, eylem, kaos ve darbe planları, karanlık ilişki ve bağlantılar çıktı. Kazı sırası siyasette mi? Cevapları kendinde saklı bazı sorularımız var. “Soru” dediysek, siz buna bir tür “yol haritası” da diyebili

Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkan Vekili Bülent Orakoğlu, dünkü 12. dalga operasyonlarını değerlendirirken dikkat çekici bir hususu gündeme getirdi.

İyibilgi analizlerini yakından izleyenler, çeşitli vesilelerle bizim de Orakoğlu’nun dikkat çektiği hususa işaret ettiğimiz yazılarımızı hatırlayacaklardır.

Ergenekon soruşturması, giderek muvazzaf subaylara uzanacak şekilde çok sayıda askeri yargı ve hukuk sürecine dahil etti. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da faaliyet gösteren JİTEM’i mercek altına aldı; JİTEM kurucuları şu anda Ergenekon sanığı.

Toplumun “etkin” alanlarında organize olan Ergenekon’un “medya” boyutu da soruşturmanın kapsamı içerisinde önemli bir yer tutuyor. “Gazeteci” sıfatı taşıyan bazı yazarlar, gazete ve TV patronları, yöneticileri, “dalga” operasyonları kapsamında yargıya hesap verme noktasına geldiler.

Ergenekon faaliyetlerinin finansal destekçisi pozisyonunda olan bazı sendikacılar, işadamları için de bu geçerli.

Son olarak Ergenekon’un “akademik” ayağına da neşter vuruldu.

Orakoğlu, isim vermedi, ama “savcıların elinde isimler olduğunu” söyleyerek, Ergenekon’un siyasi boyutunu hatırlattı.

İP lideri Doğu Perinçek ve yandaşları her zaman “politikacı” olmaktan çok darbeci, komplocu faaliyetleriyle gündem oldular. Zaten demokratik yol ve yöntemlerle “bir yere” gelmek gibi bir çaba ve iddiaları da yoktu. Parti olarak ele alındığında da kayda değer bir önem ve ağırlığı olmadığı biliniyor. Dolayısıyla “Ergenekon’un siyasi boyutu” denildiğinde, bundan İP ve Perinçek’in anlaşılamayacağı açık.

Eski istihbaratçı Orakoğlu, Ergenekon operasyonlarının devam edeceği öngörüsünde bulunurken, bu operasyonların “son” basamağının meclis olacağını söylüyor.

Cevabı kendinde saklı sorular
Bugün JİTEM, Ergenekon merceği altındadır. Ama JİTEM’in bazı orta kademe subaylar tarafından kendi inisiyatifleriyle kurulmuş olduğuna inanmamız mümkün mü? Gerek askeri, gerek siyasi irade boyutuyla buna karar verenler kimlerdir?

90’lı yıllar boyunca “terörle mücadele” adı altında yasa ve hukukun hiçe sayıldığı organizasyonlar nasıl kuruldu? Abdullah Çatlı, Yaşar Öz, Haluk Kırcı gibi katliam faillerinin ceplerinde taşıdıkları kendilerine dokunulmazlık sağlayan belgeleri, taşıdıkları silahları onlara kim verdi?

28 Şubat “postmodern” darbe konseptlerinin uygulanmasında canla başla çalışan, kulis yapan, kararlar veren siyasi aktörler kimdi?

Ve nihayet, günümüze gelindiğinde orta yerde silahlar, bombalar, suikast planları, ölüm kuyuları, darbe günlükleri, “kaos” yaratma planlamaları, bombalamalar, eylemler gibi her biri diğerinden ciddi çok sayıda maddi veri olmasına rağmen bunların yasal ve hukuki karşılığını takip etmekle mükellef olması gereken hangi siyasetçiler kendilerini “Ergenekon avukatı” olarak lanse etmektedirler?

Hangi siyasetçiler “Iğdır’ı da aldılar…” türü açıklamalarla vatandaşlar arasında açık ve bariz ayrımcılık yapmaktadır?

Sıra “Ergenekon’un siyasi boyutuna” gelene kadar, operasyonlar ve Ergenekon soruşturması devam edecek…

Ergenekon zihniyetinin siyasi boyutu sanıldığı kadar muğlak değil. Cevaplar, soruların kendisinde…

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,398 defa okundu.