iyibilgi röportaj" /> iyibilgi röportaj"/>

En Sıcak Konular

Netanyahu neyi amaçlıyor?

13 Mayıs 2010 17:24 tsi
Netanyahu neyi amaçlıyor? Kuyuya bir taş atıldı ki ...Çıkarmak gene iyibilgi'ye düştü. iyibilgi röportaj

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Kudüs Günü dolayısıyla Knesset'de düzenlenen oturumda, Arap azınlığa mensup Müslüman bir milletvekilinin dini referanslarla yaptığı işgal itirazına şu cevabı verdi:

“Kudüs ve onun İbranice bir diğer ifadesi olan Zion sözcükleri Tevrat’ta 850 defa geçer. Diğer inançların kutsal metinlerinde Kudüs’ün kaç kez zikredildiğini de kontrol etmenizi tavsiye ederim. Sorduğunuz için söylüyorum: Kudüs sözcüğü, İncil’de de 142 kez geçer. Kuran’da ise bu sözcüğün Arapça’daki 16 farklı karşılığından hiçbiri geçmez. Sadece 12’inci yüzyılda yapılan bir tefsirde, Kuran’ın bir bölümünün Kudüs’e işaret ettiği belirtilmiştir.” (Bkz: Netanyahu'nun yeni taktiği)

Başbakan Netanyahu, belli ki birilerinin kafasını karıştırmak istiyor. Kutsal kitaplar üzerinden sayısal bir mantık kuruyor ve Kudüs'ün işgal edilmesini sayılar üzerinden meşru kılmaya çalışıyor. Üstüne üstlük, çizdiği tabloda sanki Kur'an-ı Kerim'de Kudüs'e dair hiçbir referans yokmuş izlenimi doğuyor. Şu cümlesine özellikle dikkat edin: "Sadece 12’inci yüzyılda yapılan bir tefsirde, Kuran’ın bir bölümünün Kudüs’e işaret ettiği belirtilmiştir"

Oysa bu doğru değil. Bir şaşırtmaca. Kendisi sayı verirken Kudüs için Zion'u sayıyor ama ne hikmetse aynı şekilde Kudüs'ü temsilen Kur'an-ı Kerim'de kullanılan Mecid-i Aksa'yı saymak aklına gelmiyor!  Ve ne yazık ki bir çok ilim adamı da Netanyahu'nun kuyuya attığı taşı çıkartmaya çalışıyor. iyibilgi bu tuzağa düşmeden, sizler için Kudüs ve Kur'an-ı Kerim arasındaki ilişkiyi Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç'a sordu. Ama öncesinde İslam dünyası için Kudüs'ün ne anlam taşıdığına kısaca değinmekte fayda var:

Kur'an'da Kudüs için Mescid-i Aksa'nın kullanıldığını biliyoruz. Mescidi Aksa aynı zamanda Müslümanların ilk kıblesidir. Bu özelliğinden dolayı da İslâm'da ayrı bir öneme sahiptir. Buhari ve Müslim'in rivayet ettiklerine göre el-Bera ibnu Azib (r.a.) şöyle söylemiştir: "Resulullah (a.s.) Beyti Makdis (Mescidi Aksa) tarafına on altı ya da on yedi ay namaz kıldı. Resulullah (a.s.) Ka'be tarafına namaz kılmayı arzuluyordu. Yüce Allah da şu ayeti kerimeyi indirdi: "Yüzünü göğe doğru çevirip durmanı görüyoruz. Seni hoşnut kalacağın kıbleye doğru yönelteceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Ve her nerede olursanız olun yüzünüzü onun tarafına çevirin." (Bakara, 2/144) Bunu te'yid eden daha birçok hadisi şerif rivayet edilmiştir.

Kudüs ile ilgili olarak Netanyahu'nun ortaya attığı iddia doğru mu? Kur'an'da Kudüs geçmiyor mu?

Kudüs isim olarak geçmese bile, şehir olarak geçiyor. Beyt-i Makdis olarak geçiyor. Beyt-i Makdis, Mescid-i Aksa demek. Ayrıca İsrâ suresinde apaçık şekilde "Mescid-i Aksa" geçiyor. Dolayısıyla "Kur'an-ı Kerim'de geçmiyor" şeklinde bir iddiada bulunmak doğru değil, bilgi yanlışlığı var. İkincisi sayısal olarak Tevrat'ta, İncil'de, Kur'an'da şu kadar defa adı anılıyor olması, bir anlam ifade etmez. Bir defa geçse bile, karine yoluyla, iman yoluyla geçiyor olsa bile o yeter de artar bile. Herkes biliyor ki, Peygamber Efendimiz (S.A.V) Mekke'den Mescid-i Aksa'ya gitmiştir ve Kudüs'te göğe yükselmiştir. Bir de sahih hadisler vardır. Resulullah (a.s.) bir hadisi şerifinde buyurmuştur ki: "Üç mescitten başka bir yere (ibadet etmek için) özel olarak yolculuk yapılmaz: Mescid-i Horam, Mescid-i Aksa ve Benim mescidim"

Niceliksel (sayısal) olarak kurulan bir kıyas ile yola çıkan Netanyahu, haksız bir işgali meşrulaştırmaya mı çalışıyor?

Şimdi bugünkü siyonist temelde kurulmuş İsrail yönetimi son derece mantıksız argümanlar mecmuası üzerinden, meşruiyet çerçevesi bulmaya çalışıyorlar. "Biz 3000 sene önce buradaydık, dolayıyısla bu şehir bizim" demeye çalışıyor. Bu makul bir şey değil. Bu insanlar kendilerine bir meşruiyet gerekçesi bulacaklarsa, Kudüs ve Filistin toprakları üzerinde en çok hak iddia edecek olanlar, Osmanlıların torunu bizler oluruz. Eğer tarihte bir dönem bir yere hakim olmak bir meşruiyet gerekçesi ise, bugün bütün İslam Dünyası'nın İspanya üzerinde, güney Fransa, İtalya ve Portekiz üzerinde hak iddia etmesi gerekir, çünkü Müslümanlar orada 850 sene hükümran oldular. Bu son derece mantıksız ve uluslararası ilişkilerde hiçbir şekilde kullanılmaması icab eden bir akıl. Eğer böyle bir referans çerçevesi kabul edilecek olursa, dünyanın hiçbir bölgesinde huzur kalmaz, her yerde çatışma yaşanır.

www.iyibilgi.com röportaj



Bu haber 2,376 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,845 µs