Nâr mı konuşuyor 'Nur' mu?

0 0 0000 00:00 tsi
ADD Başkan Yardımcısı Prof. Nur Serter’in ‘ruh çağırma’ işleriyle uğraşan ‘Sevgi Birliği’ grubundan olduğunun ortaya çıkması, ‘geçirdiği evrim’le ilgili bir tartışma başlattı ama daha önemlisi atlandı. Mesele şu k

İstanbul Üniversitesi’nin “efsanevi” Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun yardımcılığından Atatürkçü Düşünce Derneği'nin başkan yardımcılığına gelen ve geçen haftaki Cumhuriyet Mitingi’nin düzenleyicilerinden Prof.Dr. Nur Serter’in ilham aldığı makamın daha uhrevi olduğu ortaya çıktı!

Murat Bardakçı sağolsun, “Nur hoca”nın vakt-i zamanında “ruhlardan” feyz aldığını yazdı.

Geçtiğimiz Pazartesi günü köşesinden Serter’in son 20 yılda geçirdiği dönüşüme ilişkin ilginç bilgiler sundu Bardakçı… Meğer  Dr. Refet Kayserilioğlu'nun liderliğinde faaliyet gösteren ve ruh çağırma işiyle uğraşan "Sevgi Birliği" adındaki bir gruba üyeymiş Serter.

Grup "Beyti Dost" adında bir “rehber ruh” ile temas ediyormuş ve bu da "son üç peygamberden birinin ruhu"ymuş.

Üstelik “Nur hoca” Sevgi Birliği' nin yayınladığı "Sevgi Dünyası" dergisinde adıyla hayli derinlikli (!) makaleler de kaleme almış.

Demek ruh ne dediyse sonunda doğru yolu bulmuş “Nur hoca”.

Günümüz Türkiyesi'nin en sıkı Atatürkçülerinden olan Prof. Dr. Nur Serter’in vakt-i zamanında daha az laik işlerin bu kadar içinde olması elbette ilgi çekici.

Hele şimdiki pozitivist pozisyonu ile kıyaslandığında bir zamanlar ruh çağırma masasısın etrafında “titreyerek”, gelen “mesajlara” ağız olduğunu düşünmek iyice garip yapıyor insanı.

Ultra laik söylevler verenlerin, sarsıla sarsıla üç peygamberden birinin ruhuyla rabıtalanması elbette çelişki oluşturuyor.

Gerçi “hoca hanım”a göre uzun zaman önceki işlermiş bunlar..

Ama Bardakçı’ya göre, ruh çağırma seansları sırasında gelen yâvelerle hayatını şekillendirdiği sırada Serter olgunluk yaşlarını sürmekte ve “Doç. Dr.” ünvanını taşımaktaymış. Yani üniversitede öğretim üyesi.

Yine de Serter’e çok yüklenmemek lazım… Zira o dönem üniversitelerinde, “uçuk fikirleri” olanları doğru yola sevk edecek “ikna odaları” bulunmuyordu.

Olsaydı elbette biri de çıkıp, “Nur hanım ne yapıyorsunuz, o ruhun nuru size yakar, biz sizi daha pozitifist tarafa alalım, yazık” derdi.

Onun için biz “hoca hanım”ın şimdi söylediklerini kaale alalım… “Bu olay yıllar önceydi ve ben de büyüdüm, geliştim, olgunlaştım" demiş.

Demek “süreç” tamamlanmış!..

Elhamdülillah!
 
Yine de son bir tavsiyede bulunalım… Bu işlerde şüpheci çok olur. “Nur hoca”nın hangi haline bakacağız, o zamanki mi şimdiki mi diye.

Bunu yapmak ayıp…

Fakat “girdi mi çıkmaz” diyenler de var… Yani “çağrılan” öyle kolay gitmezmiş. Onun da yerine getirilmesi gereken ayrı bir ritüeli olurmuş. “Nur hoca” bu “kopuş”u yaşamadıysa kötü.

Şimdi konuşan “nâr”mı yoksa “Nur” mu anlamak zorlaşır!

www.iyibilgi.com

Bu haber 8,801 defa okundu.