En Sıcak Konular

Büyük buluşma şart

0 0 0000 00:00 tsi


Dün, burada, “Ak Parti'ye karşı ortak cephe” çağrısında bulundum diye çağrıma muhatap partiler de Ak Parti de bana kızmasın. Bir hakkı teslim ediyor, Türk siyasi hayatının doğallığa kavuşması arzumu sizlerle paylaşıyorum. Uzun yıllardır DYP ve ANAP gibi partilerde siyaset yapmış Ülkücü kökenli İlhan Kesici'nin dün resmen CHP'ye girmesiyle ilk somut örneğine de kavuşan bir süreç bu.

“Türkiye'de neden bu kadar çok parti var?” sorusu üzerinde hiç düşündünüz mü? 1980 sonrasında zorlanan yeni siyasî sisteme borçluyuz partilerin sayısının 50'nin üzerine ulaşmasını… Partilerin çoğunun geleneksel olarak 'sağ' diye bilinen zeminde siyaset yapması da şaşırtmamalı. 12 Eylül 'sağı bölme' temel ilkesine uygun bir düzen kurduktan sonra sivil yönetime geçişe izin verdi. Bu gerçeği öğrenince yüzde 10 barajının amacını da tahmin etmeniz herhalde kolaylaşıyor: Bölünen sağı Meclis'e güçsüz biçimde yansıtmak… Seçmenin bunu fark edip ANAP'la yoluna devam etmesi, amacı ilk elde boşa çıkardı; ama 1990 sonrasında kurulan koalisyonlarla istenene kavuşuldu…

Bugün çok parti görüntüsü de, yüzde 10'luk baraj da amaçlanana ters sonuçlara yol açıyor; yaşadığımız sıkıntıların temelinde de bu gerçek yatıyor: 12 Eylül'ün her iki düzenlemesi, Ak Parti'nin siyasete düşmesiyle birlikte, düzenleyicilerin arzusunun tam tersi sonuç vermeye başladı.

Tabii, bu arada, dünya konjonktüründeki gelişmelere paralel olarak, Türkiye'deki temel çelişkinin de 'sağ' ile 'sol' veya 'varsıllar' ile 'yoksullar' arasında olmaktan çıktığını da hesaba katmalıyız. Çelişki farklılaşınca, 'sol' bilinen CHP, platformun hayli sağına kaydı; 'sağ' bilinen DYP ve ANAP da kendilerini birdenbire CHP ile ortak değerlere sahip bir konumda buldular. Söylem ve eylem açısından Deniz Baykal ile Mehmet Ağar (ve Devlet Bahçeli) arasında, CHP ile DYP ve Anavatan tarafından yeni oluşturulan DP arasında herhangi bir fark görebiliyor musunuz?

Kimse kendisini de milleti de kandırmasın; Baykal ile Ağar ve bugünkü CHP ile bugünkü DP arasında birbirine 'rakip' gözle bakmayı gerektirecek bir fark bulunmuyor; Deniz Baykal ile Mehmet Ağar da temel tercihlerde birbirlerine çok yakın siyaset adamları… Partilerinin (MHP'nin de) bu seçimdeki rakibi belli zaten: Ak Parti… O halde seçime ayrı partiler olarak girmelerinde ne anlam var; özellikle de dün birbirinin 'düşman kardeşi' sayılan partilerin (DYP ile ANAP, CHP ile DSP yakın zamana kadar öyle bilinmiyorlar mıydı?) bugün kolayca birleşebildikleri bir siyasi ortamda?

Çekinmeye, skılımaya da gerek yok: Önümüzdeki seçimde CHP, DP ve MHP'den birine oy vermeye hazırlanan kitleler, bunu, partilerin programlarını veya liderlerini beğendikleri için yapacak değiller; onlar çelişkinin Ak Parti karşıtı tarafında kalan insanlar ve tavsiye ettiğim bütünleşme onları daha da rahatlatacaktır.

İçine GP de katılırsa iyi olur bu grubun; daha geniş tabanlı bir buluşma oyların artmasını sağlayabilir…

Aksi halde sandıktan herkesi şaşırtan bir tablo çıkarsa ne olacak? DYP ile Anavatan'ın birleşmesi beklenen etkiyi yapmaz, MHP ile GP tek başlarına girdikleri seçimde arzu ettikleri oy oranına ulaşamazsa? Onların baraja yakın oy oranlarından geriye kalanı CHP'nin başarısını da sınırlı bırakacaktır. 2002 seçiminden sonra şikâyet konusu yapılan oy oranıyla orantısız bir Meclis varlığını Ak Parti'ye yeniden hediye etmeyi akıllıca bulmadıklarına eminim bu partilerin…

Aramaya başlar ve gözlerini biraz yukarıya doğru çevirirlerse bu büyük buluşmaya liderlik etmek üzere başlarına getirecekleri kişiyi bulmakta da zorlanmayacaklardır…

Unutmayalım: Bugünün çelişkisi dünkü saflaşmaları geçersiz kılıyor; bugünün yeni şartları ise Ak Parti'ye muhalif bütün güçlerin bütünleşmesini gerektiriyor.

Beni dinlemiyorlar, bari dün CHP'ye giren eski Ülkücü, eski ANAP'lı ve DYP'li İlhan Kesici'ye kulak verseler…

yenişafak



Bu haber 1,909 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,183 µs