En Sıcak Konular

Apoletli bilim adamı neden doğaya deprem emri verdi?

11 Haziran 2007 15:22 tsi
Apoletli bilim adamı neden doğaya deprem emri verdi? Seçimler yaklaşırken, korku kültürü hortluyor. Türkiye'nin korku kültürünün vazgeçilmezi ise, tabii ki deprem! Kritik dönemlerde medyada boy gösterip muntazam aralıklarla "deprem olacak" diyenlerin en başında Celal Şengör geliyor. Demokrasi ile ilgili

Seçimler yaklaşırken ve ülke muhtıra ardından darbe korkusuyla boğuşurken, olası bir Kuzey Irak operasyonu gündemdeyken yine Prof. Dr. Celal Şengör  sahnedeydi. İstanbul'un sanılandan daha büyük bir deprem tehdidiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen, "İstanbul'u yöneten sivil yönetimler, bunu halktan gizlemeye çalışıyor'' dedi. Prof. Dr. Şengör, "Tekirdağ'ın hemen güneybatısındaki fayın altında çatlak sistemler bulundu. Marmara fayı boyunca gaz basıncı yüksek bulundu. İstanbul'un hemen güneydoğusunda büyük heyelan hattının killerden oluşan tabakaların, heyelana yakın olduğuna dair bulgular bulundu'' dedi.

Bir tek askerden para alabilmiş!

Prof. Dr. Şengör, İstanbul için tehlikenin düşünülenden daha büyük olduğunun altını çizdi ve sivil yönetimleri suçladı. Şengör, Türkiye'nin bu araştırma için para harcanmamasından yakındı. Şengör, "Türkiye, bir kuruş vermezken, bütün parayı Fransızlar veriyor. TSK'nın desteği, göğsümüzü kabarttı. Bir tek askerimiz katıldı. İstanbul çok çok büyük bir tehdit altında zannettiğimizden çok daha büyük. İstanbul'u yöneten sivil yönetimlerin bunu halktan gizlemeye çalıştığını görüyorum. Bundan daha büyük bir suç olmaz'' dedi.

Türkiye'de yaşayan bütün vatandaşlar deprem tehlikesinden haberdar. Deprem olacağı gizlenmiyor. Bir çok deprembilimci, insanların depremden nasıl korunacağı yönünde seminerler düzenliyor. "Depremden nasıl az yarayla kurtulabiliriz" araştırmaları yapılıyor. İnsanları depremin tehlikelerinden korunmaya ve önlem almaya yönelik yapılacak çağrılar, her zaman desteklenmeli, teşvik edilmeli. Bu noktada hiçbir beis yok. Fakat, kitle iletişim araçlarını kullanarak sürekli "Büyük deprem olacak", "Deprem gizleniyor" diyerek insanları pasifize eden, psikolojilerini alt üst eden korkuları aşılamak oldukça tehlikeli. Bu korkuların salındığı zamanların ülkenin en kritik dönemlerinde yapılması ise oldukça düşündürücü. Çünkü korkan insan sağlıklı düşünemez! Sağlıklı karar veremez. Koyun gibi yönlendirilmeye hazır hale gelir... Bir kahramana yönlendirilir...

Tabi bu korku salıcıların başında az önceki örnekte olduğu gibi Prof. Dr. Celal Şengör geliyor.  1999 Marmara depreminden bu yana en sık televizyonlara çıkan uzmanlardan Şengör, "apoletli bilimadamı" olarak biliniyor. Peki Şengör kim? Neden her "deprem olacak" cümlesinin ardından sözü TSK'ya getiriyor?

Seçilmiş insan!

Prof. Şengör’ün başka bir özelliği daha var: Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın ünlü konuşmasını yaptığı Harp Akademileri’nin öğretim yılı açılış töreninde, tüm ülkenin televizyondan naklen izlediği giriş dersini verdi.  Asker tarafından ‘açılış dersi’ni vermesi için seçilmiş isimdi Şengör...

Şengör'ün Harp Akademileri'ndeki ilk dersi ise  "deprem" değil, "Atatürkçülük" oldu... Köşe yazarı Emre Aköz "Niçin Celal Şengör tercih edildi? Ülke üniversitelerinde Atatürk'ün eğitim felsefesini anlatacak uzman yok muydu?" diyerek bu surumu yorumladı!

Şengör’den haki renkli inciler

“Bir generalle telefonda konuşurken bile esas duruşa geçerim, onlar da bunu bilirler, bana ‘rahat ol’ derler...” diyen Şengör, “99 sayfada İstanbul Depremi...” isimli kitabında yazdıklarına baktığınızda neden ona apoletli bilim adamı dendiğini anlayacaksınız:

* “(Depremle ilgili olarak) hemen bir plan yaparım, mühendisler ve afet yöneticileri. Jeologların sağladığı veriler üzerine bir plan yaparlar. Ve biz de bu planı doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne arz ederiz. Şimdi bu ideal durum. Ama bizim memlekette işler böyle yürümez (...)”

* “Türkiye’de ne yapılması lazım geldiğini düşünmemiz gerekir. Ben hükümeti falan tanıdığım için ancak şunu önerebilirim: Türkiye’de böyle bir plan yapıldıktan sonra Olağanüstü Hal ilan edilmelidir...”

* “Atatürk, ‘Ben Sakarya’ya saldırırken, Başkumandanlığı ve Meclis’in bütün yetkilerini istiyorum’ demiş. Dolayısıyla İstanbul ile bütün yetkilerin Türk Silahlı Kuvvetleri’ne devredilmesi gerekir. Böyle bir durumda ben de elimi taşın altına sokarım. Bütün bu planların uygulanmasını, yapılmasını TSK’nın emrine veririm. Türkiye’nin bütün gücünün de TSK’nın emrinde olmasının sağlarım...”

Yine muhtemel depremden söz ederek şöyle devam ediyor Şengör:

* “Bana göre bu durum (deprem ihtimali ve önlem planının uygulanması) Türkiye’nin bağımsızlığını tehdit edecek büyüklükte bir krizdir. Bu durumda kriz yönetiminin hükümetin elinden alınıp Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edilmesi lazım...”

* “Bunun iki temel yararı var. Birincisi şu: Kriz yönetimi süratli karar almayı gerektirir. Demokrasilerde süratli karar alınmaz. İkinci yararı şu: Türkiye’de iyi okumuş tek bir sınıf vardır ve o da Türk Silahlı Kuvvetleri’dir...”

* “Siz bana deseniz ki, kurumsal açıdan üniversite hocalarını bir sınıf olarak, Silahlı Kuvvetleri ayrı bir sınıf olarak ele aldığımızda, mesela entelektüel kapasite açısından hangisi daha yüksektir, Tereddütsüz. TSK derim...”

* “Halk cahil, halkı yönetenler de nihayetinde halkın içinden gelen kimseler...”

* “Ben bir yabancı gibiyim Türkiye’de. Çünkü ben Türkiye’nin yetiştirdiği adam değilim. Türkiye bilim camiasının içinde olan bir adam değilim. Böyle bir camia da yok zaten. Türkiye’ye gelip akıl veren bilim adamlarından bir tek farkım İstanbul’da oturuyor olmamdır...”

“Enfes bir deprem”

Güney Asya depremindeki sismik hareketin bilimsel açidan nitelemesini yaparken, depremi enfes bir deprem olarak tanımlayan jeoloji profesörü, Şengör, öğrencilerinin Hülya Avşar konferansına gitmesinin bahane ederek İTÜ'den istifasını istedi. İstifasının ardından 1999 depremi ile azımsanmayacak kadar çok para kazandıran gayrimenkul danışmanlık şirketi kurarak iş dünyasına girdi. Üniversite personel kanunu'na tabi öğretim üyeleri, bir şirkete belli bir oranda ortak olabiliyordu. Fakat Şengör istifanın ardından şirketin tümüne sahip olma fırsatı buldu!

TV'de yarattığı her polemik ile şirketine müşteri çekmeyi ihmal etmeyen Şengör, "Ordu gayet tabii ki darbe yapabilir. Ordunun görevi memleketi korumaktır" diyor. Şengör, Türk Silahlı Kuvvetleri ile olan ilişkisinin, çocuk yaşta dedesi Yanya göçmeni Mehmet Nuri'yle başladığını söyledi. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanlarla ortaklık için güvenilir bir adama ihtiyaç duyulunca dedesi, Kazım Taşkent tarafından Atatürk'e tavsiye edilmiş. Şengör, "Atatürk de dedemi hatırlayarak, 'Şu sarı saçlı bir oğlan vardı o mu?' diye soruyor. Kredi açılıyor ve dedem bir gecede zengin oluyor" diyor.

Araştırmalarına Türkiye’deki yerel yönetimlerden bir kuruş alamadığı için kızan Şengör’e destek olan TSK  olmuştu… Dedesinin kaderi, torununa sirayet etmiş…

Asker olamadığı için ABD'ye gitti!

Dedesi asker sayesinde zengin olan, Şengör'ün askerliğini ise aile dostları merhum Muhsin Batur Paşa engellemiş. 'Seni Harp Okulu'na almam' dedi. Tabii alsa bile gözlerimden ötürü beni kabul etmeyeceklerdi. Asker olamayınca ABD'ye okumaya gittim" diye konuşuyor.

“Askerler Türkiye’nin entelektüelleri”

 "Üniversitede kıymetli bilim adamları var ama bir sınıf olarak ele aldığın zaman üniversite üniversiteye benzemiyor. Ama bir sınıf olarak ele aldığınız zaman askerler Türkiye'nin en entelektüel kurumu. İlk büyük ressamlarımız, doktorlarımız askerdir. Kimle konuşsak, 'Canım asker daha ne bekliyor?' diyor. Şimdi de öyle. Bu askerin görevi mi? Halk olarak bir şey yapsak, ama kimse yapmıyor. Asker konuşmalı mı, evet konuşmalı." Diyen Şengör, ibretlik incileri bitmiyor:

Darbe ülkeye engel değil!

“Ordu gayet tabii ki darbe yapabilir. Niye yapmasın? Ordunun görevi memleketi korumaktır. Atatürk, 'İstanbul'da meşru bir hükümet var, biz onun dediklerinden dışarı çıkamayız' deseydi, Kurtuluş Savaşı'nı yapamazdık. Atatürk 'İstanbul'u tanımıyorum' dedi. Ne oldu? Atatürk'ü vatan haini ilan ettiler, idama mahkûm ettiler, rütbelerini söktüler. Atatürk üniformasını çıkardı. Sakarya Savaşı'nı sivil olarak yönetti. Türkiye'de darbeler politikacının yetişmesine engel oluyor diyorlar. Hayır, böyle bir şey yok.”

iyibilgi.com



Bu haber 12,060 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,521 µs