En Sıcak Konular

'AKP, CHP'den yüz kat daha solcu'

17 Haziran 2007 23:59 tsi
'AKP, CHP'den yüz kat daha solcu' İstanbul bağımsız milletvekili adayı Prof. Baskın Oran; DTP'nin desteğini neden geri çektiğini, Türkiye'nin siyaset takvimini, 'sol'un eksikliğini, darbe ihtimalini analiz etti.

-Şimdi siz oy verecek parti bulamayan, sözde değil özde demokratların ilacı mısınız?
- Kendi ifadeleri üç aşağı beş yukarı bu. Bana gelen e-mailler ve yüzüme karşı söylenen şeylerin özeti şu; 'Allah senden razı olsun, çünkü istemeye istemeye şu partiye veya bu partiye oy vermek zorunda kalacaktık, bizi kararsızlıktan kurtardın.'

- "Tek bildiğim hocalık, siyasetçilik yapmadım bugüne kadar," diyorsunuz ama yine de aday oldunuz. Neden politikaya evet dediniz?
- Şunu kastettim; mesela 'Perpa esnafının sorunları konusunda ne düşünüyorsunuz' deseler, hiçbir şey' derim. Perpa esnafının damı akıyorsa, kiraları fazlaysa benim alanıma girmez. Ama bir politikacı ne derdi? "Sorunlarınızı inceledim, arkadaşlarım bunu bir andıç haline sokuyor, hiç bu konuda endişeniz olmasın.." İşte benim bilmediğim ve bilmek istemediğim politikacılık budur! Ama Perpa esnafının sorunları insan haklarına, ifade özgürlüğüne, ezilmişliğe, dışlanmışlığa ilişkinse Meclis'e yansıtırım.

- Sizinki biraz entelektüel cesaret mi?
- Buna vatan vazifesi diyebilirsiniz. Çünkü hayatımız kaydı! Ben kitap yazan, ders veren bir adamdım. Gece 03:00'e kadar çalışırım, 03:00'ten 03:30'a kadar televizyon seyreder, sohbet ederim, ikimiz de baykuşuz; 04:00'te yatarız, 11:00'de kalkarız. Saat şu anda 10:00, ben sizi karşılamak için 08:00'de kalktım, 08.30'da kahvaltı etmek zorunda kaldım.

- Kendimi kötü hissettim şimdi!
- Hayır hissetmeyin; size hayatımın nasıl değiştiğini anlatmak istiyorum. Dün gece saat 23.30'da TV programı vardı, Yenibosna'dan geldim sabah 03:00'te. Bir de seçildiğin zaman verdiğin sözleri tutmak, o sözlerin arkasını getirmek zorundasın. Rezil ederler adamı! Etsinler de tabii ki! Ben geçen ağustos emekli oldum ve ilk defa Ege adalarına seyahat etmeye karar vermiştik. Şimdi seyahati Yenibosna-Teşvikiye arasında yapıyorum! Ama benim bu kadar desteklediğim bir hareket, 'senin isminden başkası öne çıkmıyor, senin adın üzerinde anlaştık, lütfen kabul et' dediği zaman kaçma imkânım yoktu. Bu, tipik bir vatani görevdir.

- Bir parça gaza gelme durumu var mı?
- Bir parça değil, çok fazla gaza gelmiş durumdayım! Ama bu vatani vazife meselesi gaza gelme meselesidir zaten; düşünün kimse askerliğe de koşa koşa gitmiyor...

- Peki siz kimlerin temsilcisi olacaksınız?
- Ezilmiş ve dışlanmışların! 'Ben bu memlekette ezildim, benim dinsel inancıma müdahale edildi, benim etnik kimliğim tanınmadı, ben başka bir etnik kimliğin adıyla anılmak zorunda bırakıldım, dışlandım, sesim duyulmadı, sokaklarda duyurdum cop yedim' diyenlerin, şimdiye kadar sesi Meclis'e ulaşmamış olanların sesi olmak iddiasındayım.

- Diyelim Meclis'e girdiniz, bağımsız bir milletvekili olarak sesinizi duyurabilecek misiniz? Konuşturacaklar mı sizi?
- Maalesef Türkiye'nin Meclisi'nde 20 kişiyi bir grup oluşturamazsanız sesinizi duyurmanız derece zor. Sadece günde bir iki kişiye gündem söz verilir, beşer dakika. Onun da sırasını almak millet sabahın erken saatinde kalkar, araya adam sokar, bilmem ne. O zaman ben ne yaparım biliyor musunuz? Geçerim yan odaya, orada zaten haber bekleyen muhabirler var, basın toplantısı yaparım, derim ki, milletin kürsüsünden konuşturmadılar, ben şu kadar oy alarak geldim, millete sizin aracılığınızla hitap ediyorum, yazın bunları... Bu basın toplantısında da lafı ağzımda dolaştırmam, dan dan söylerim. Çünkü benim ne parti liderim, ne karışanım var, ne görüşenim var. Ben tek tabancayım! 62 yıl da böyle yaşadım...

- İzmirlisiniz, Ankara'da yaşıyorsunuz, İstanbul'dan adaysınız. İyi bir karışım mı bu?
- 17 yaşına kadar İzmir'de yaşadım. Annem Kulalı, babam Emirganlı. 18 yaşından sonra Ankara'ya geldim, Mülkiye'yi bitirdim. Bana bu teklif geldiğinde Ankara olarak algıladım. Fakat 'İstanbul olmalı çünkü buradaki örgütlenmemiz sağlam' dediler. Zaten sesini duyuracağımı söylediğim ezilmiş ve dışlanmış kitlelerin eksiksiz tablosu bir tek İstanbul'da var. Mesela Yozgat'ta eşcinsellerin sesini duyurmak gibi bir şey söz konusu değil, travestilerin hiç değil. Sosyalistlerin de değil. Bu tablo bir laboratuvar ortamı gibi sadece İstanbul'da var.
 
-DTP önce sizi destekleyeceğini söyledi, sonra karşınıza bir aday çıkarıldı. Neyin nesiydi bu?
- Çıkardılar mı, çıktı mı? Bu konuya fazla girmek istemiyorum. Çünkü bu DTP'nin iç meselesidir ve DTP kamuoyuna açıklama borçludur. Sonuçta DTP beni destekleyecek diye aday olmadım! Bizim birtakım prensiplerimiz, temsil etmek iddiasında olduğumuz gruplar var, bunların sesini Meclis'e ulaştıracağız diye çıktık yola. Kendileri de desteklerini genel merkez olarak açıkladılar. Anlaşılan kendi içlerinde birtakım sorunlar çıktı...

- Partide 'Niçin Kürt aday çıkarılmıyor' itirazları da yükselmiş sanırım...
- Kürt veya Kürtçü! Partiye böyle baskı yapıldığını herkes gibi biz de duyduk. Ben şöyle düşünüyorum; bu öyle kötü bir düzen ki, ezilmiş ve dışlanmış insanları umutsuzluğa sevk ediyor. Ezilenin sadece kendini düşünerek ezilmişlikten kurtulmak istemesi, daha da kötüsü başka bir ezilmişin sırtına basarak nefes almaya çalışması çok oluyor. Mesela ben beyaz bir Türk'üm, makbul Türk'üm. Yani laik olmak şartıyla Hanefi, Sünni, Müslüman, Türk...

- Yani LAHASÜMÜT!
- Evet. Sünni Alevi'ye karşıdır, Müslüman gayrimüslimlere karşı, Türk de Kürt ve diğerlerine karşıdır, onları dışlar. Ben makbul bir Türk olarak, makbul Türk addedilmeyenlerin sesi olmaya gidiyorum Meclis'e. Bunlara insanlar alışık değil; Aleviler, Kürtler bile kendilerinden başka olanların onları müdafaa etmesini şimdiye kadar görmedi. Bu bir kere 1965'te TİP'le görüldü, ondan sonra düzen partileri bu yolu kapattı. 42 yıl sonra bu tekrar gonca verdi; olay budur.

- Seçildikten sonra DTP'ye katılacağınıza dair bir taahhüt ya da imza istendiği doğru mu?
- Hangi çılgın bana taahhütname imzalatacakmış şaşarım!

- Zaten siz bunu kabul etmediğiniz için karşınıza aday çıkarılmış. Ufuk Uras ise kabul etmiş. Böyle bir iddia var...
- Ne Baskın Oran kabul eder, ne de DTP bunu teklif eder! Babam Emirganlı bir Osmanlı beyefendisiydi, çok fena sinirlendiği ve küfredeceği zamanlar 'Allah selamet versin' derdi. Ben de bu adamlara 'Allah selamet versin' diyorum.

- Siz gerçekten 'bağımsız' siyaset yapacağınızı söylediğiniz için mi desteğini çekti DTP? Neler oldu?
- Bu konuda konuşmak istemiyorum. Bugün çok sayıda Kürt bireyinden bana özür email ve telefonları geliyor ve ben oturup günde iki saat 'Kardeşim bu ne özürü, niçin özür dileyesiniz siz' diye cevaplar veriyorum.
-Politika yıpratıcı ve yorucu. Bu yola girdikten sonra pişman olduğunuz bir an oldu mu, üzülüp kırılmaktan korktuğunuz?
- Hayır! Bir tek şey için üzülüyorum, karımın hayatını mahvettim!

- Neden böyle söylediniz?
- Çocuklarla Ege adaları turu yapmayı hayal ediyorduk, altı ay Bodrum'da, altı ay Ankara'da yaşayıp rahat rahat kitap yazmayı düşünüyordum. Şimdi bunları dört yıl erteledik.

- Dört yıldan sonra 'tamamdır' mı diyeceksiniz?
- Türkiye gibi ülkelerde, bırakın Türkiye'yi, siyaset biliminde de önünüzdeki beş yıl için tahminde, projeksiyonda bulunabilirsiniz.

- Gönül istemez ama seçilemezseniz...
- Huzurlu hayatıma kavuşacağım karımla...

- Eşinizin fikri nedir adaylığınız konusunda?
- Alışmaya çalışıyor henüz ama tam desteğini de esirgemiyor. İçinde ne mücadeleler yapıyordur kimbilir, o ayrı mesele (gülüyor).

-Seçime girmeseydiniz, kime oy verirdiniz?
- Benim söylediklerimi söyleyen kişiye...

- Şu anda oy vereceğiniz hiçbir parti yok mu?
- İnsanlar AKP-CHP sandviç ekmeğinin iki tarafına mahkûm olmuş gibi. Yok böyle bir şey; artık bağımsız sol seçmen var.

- AKP'ye övgüler düzmüş; Onların iktidarı nimettir, at gözlüğüyle bakmayan tek partidir' demiştiniz. Değişti mi fikirleriniz?
- Hemen söyleyeyim; ben bunları o yaptırılmayan Ermeni konferansından sonra söyledim ve dedim ki; Şu anda bir seçim olsa ben AKP'ye oy veririm, çünkü mevcut siyasi partiler içinde bu Ermeni konferansının yapılmasına en fazla destek veren AKP oldu." AKP; CHP'den yüz kere daha solcu. Ama tırnak içinde solcu! Fakat bu milliyetçilik roketinden korkup bir sürü yanlış şeyler söyledi, o ayrı.

- Sizce AKP'nin en iyi ve en kötü yanı nedir?
- En iyi yanı, şimdiye kadar iktidara gelmiş partiler içinde milliyetçiliğin at gözlüğünü takmamış tek parti olmasıdır. Kötü yanı, tutarsız olmasıdır. O kızların türbanla üniversiteye girmesini savunurken, aynı zamanda üniversite profesörünün de türban takmasını, benim de rakı içmememi savunmasıdır, kızlara lisede ilahi söyletmesidir. Yani doğru şeyler yanında yanlış şeyler de yapıyor AKP çünkü sağlam bir zemini, teorik temeli yok.

- AKP ile ilgili en büyük korku ne? İnsanlar sokaklara döküldü, mitinglere katıldı. AKP yaşam tarzımızı değiştirip bizi muhafazakâr bir toplum haline getirebilir mi? Böyle bir tehdit var mı?
- Cevap büyük harflerle HAYIR! Bunu söyleyenler insanları korkutmak istiyor. İnsan hakları ve demokrasi devleti unutulsun diye yapıyorlar bunu. Bu mitingleri tahlil edişimiz muazzam ipucu verir. Çünkü mitingleri düzenleyenlerle bu mitinglere katılanların çıkarları çatışıyor.

- Nasıl çatışıyor?
- Mitingleri düzenleyenler korkuyu ebedileştirmek istedi, katılanlar korkudan kurtulmak... O kadınlar, daha dün çocuklarına, 'ne işin varmış senin mitingde yürüyüşte, karakollardan toplamayalım seni' diyordu. Çocuklarının suç ortağı oldular şimdi...
 
-'Yapacağımız iş sol adına ortaya çıkan partilerin solcu iğfaline karşı olacak' demişsiniz. Sol parti kaldı mı Türkiye'de?
- Hayır efendim böyle bir şey yok. Hele CHP kastediliyorsa, sümme haşa! Solculuğu kim kaybetti ki CHP bulacak! Sol; siyasi ve ekonomik haklar açısından demokrasi isteyenlerin ideolojisidir. Şu anda demokrasi dediğimiz anda akla temsili olarak bir tane maket geliyor; TCK 301. Demek ki 301'in kaldırılmasını savunmak demokrasidir, soldur; '301'e dokunmayın' diyen sağ ve diktatördür. '301'e dokunulmasın' diyen kim var aklınıza gelen? Deniz Baykal, yani CHP! Bunu bir kasaba avukatı yapsa anlarım, Baykal yaptığı zaman yuhalarım.

- Sol parti açığını bağımsızlar mı üstlenecek bu durumda?
- Başkası üstlenemez. Çünkü bütün partiler oy alma endişesiyle hareket etmek zorunda. Ama ben oy almak endişesiyle hareket etmek zorunda değilim.

- Kürtler'in Meclis'e girememesi siyasete nasıl yansır?
- Türkiye için felaket olur. Bu memlekette 15 milyon Kürt varsa, siz bunların kendilerini ifade etmeleri için Meclis yolunu açmak zorundasınız. Meclis olmazsa dağ oluyor işte!

-Bir yazınızda şeytanın avukatlığını yapmışsınız: "Genelkurmay 1 buçuk ay önce operasyon istedi, meclisi göreve çağırdı, hükümet oralı olmadı. Ulus'ta bomba patladı; hükümet 'askerden talep gelsin karar alalım' dedi, bu kez askerden ses çıkmadı..." İnsanın aklına kötü şeyler mi gelmeli?
- Ne gibi?

- Size soruyorum...
- Sizin aklınızda kötü şeyler var ki soruyorsunuz...

- 'Savaşta seçim olmaz' dedirtmek mi istiyorlar?
- Bu harekâtın fiilen mümkün olmadığını herkes biliyor. Bunlara itiraz eden Deniz Baykal da dahil! O benim Deniz Ağabeyim Mülkiye'den; ona kızmam da bu yüzden zaten! Bir siyaset sosyolojisi doçenti olduğu halde, bu feci yanlışları bile bile söylüyor; roket gibi yükselen Türk milliyetçiliğinin rüzgârıyla, yelkenlerimi doldurabilir miyim diye yapıyor. Bazen demokratik ülkelerde kilitlenme olur, bunu açma yolu da erken seçimdir. Bunu engellemek sistemi mahveder.

- Engellemekteki amaç nedir peki?
- Çok basit, çünkü seçim yapılırsa gündemin fena halde değişeceğini görüyorlar. Çünkü ciddi miktarda DTP'li ve bağımsız girecek Meclis'e, bunlar hemen parti kuracaklar. Bütün bu bağımsızları engellemek için seçim kanununu değiştirdiler. Bunu da, hiçbir zaman bir araya gelip bir kanun çıkaramayan siyasi partiler 450'ye yakın oyla yaptılar. Bu ayak oyunları halkta fena tepki yaratıyor, halk bunları görüyor.

- Türkiye'de yeni bir darbe olur mu?
- Darbe için fazla gelişmiş bir ülkede yaşıyoruz.

- Türk milletinin kitlesel karşı koyma refleksini göstermesi için çağrı yapılıyor Genelkurmay eliyle. Sivil halk militarize mi ediliyor giderek?
- Türkiye'de üniformasız subaylar oldukça, ki bunların birçoğunun unvanı profesör, askeri müdahaleler bir biçimde oluyor işte başına 'e' koyarak falan...

- İnsanlar neden galeyana getiriliyor peki?
- Paniğe kapıldılar. Çünkü Kürt milletvekilleri ve onların yanısıra bağımsız sol milletvekilleri Meclis'e girecek ve Meclis'in gündemini değiştirecek, bundan korkuyorlar.
 
Baskın Oran kimdir?
 
1945 İzmir doğumlu, Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. İlk olarak 12 Mart 1971 darbesinde okuldan uzaklaştırıldı; sonra 1982'de YÖK kararıyla, 1983'te 1402 uygulamasıyla görevine son verildi; hepsinde de mahkeme kararlarıyla görevine geri döndü. 1997'de uluslararası ilişkiler profesörü oldu. Ağustos 2006'da emekli oldu. Milliyetçilik, azınlıklar, Türk dış politikası, din-devlet ilişkileri üzerine çalışıyor. 13 kitabı var.
 
Sabah


Bu haber 3,510 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,916 µs