Armageddon planı devrede

15 Ağustos 2013 12:23 tsi
Batıdaki siyonist ittifakın Ortadoğu projesi....

TRT Haber kanalında her hafta Çarşamba günleri yayınlanan ve Faruk Bilgin'in sunduğu Açı programının bu haftaki bölümünde Mısır'daki darbeci hükümetin gerçekleştirdiği katliam ve Ortadoğu'nun geleceği masaya yatırıldı. Gazeteci Faruk Bilgin sordu, Prof. Dr. Sedat Laçiner, Prof. Dr. Talip Küçükcan ve Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan yanıtladı. Programdan satır başları şöyle: 

Prof. Dr. Sedat Laçiner:

Arap Baharı demokrasi vurgusuyla başladı. Mübarek sonrası sürece bakıldığında adım adım mesele demokrat ile demokrat olmayan ayrımından çıkıp, İslamcılar ile laikler ayrımı yerleştirilmeye çalışıldı. Mısır'ın kutbu ve ekseni tamamen kaydı. Mısır ordusu kullanılıyor. Mısır'ın içerisindeki ve dışarısındaki aktörler Müslümanlar kardeşleri iktidarda görmek istemiyorlar. Bunun için yaptırıldı darbe.

Eğer çok ciddi önlemler alınmazsa, Suriye ve Irak'ta yaşananların benzerlerinin Mısır'da da yaşanacağı kanaatindeyim. Mısır için yazılmak istenen hikaye, bir iç savaş hikayesidir. Mısır'da kontrol edilemeyen İslami hareketler, Müslüman Kardeşler üzerinden radikalleştirilecek, silah kullanmaya zorlanacak, sonra da denecek ki bunlar terörist örgütlerdir. Cezayir'de yaşandı bunlar. %90 civarında oy almış bir iktidarın tepesine asker balyozunu indirdi, 200.000'den fazla insan öldü. Şu anda aynı hikaye Tunus'da da yaşanıyor. Seçimle iktidara gelmiş parti askeri darbeyle devirme planları yapılıyor. Bunlar şablon gibi.

Küresel düzlemde sert rüzgarlar esiyor, sadece Ortadoğu'da değil. Neoconlar ile AB'deki Hristiyan demokratlar İslam dünyası ile mücadele kararı aldı. Bu iş Obama-Bush ayrımı olmaktan çıkıyor. Dünya, İslam konusunda hem doğu hem batı da laik ve laik olmayan diye bir fay hattına kaymaya başlıyor. Huntington'un Medeniyetler Çatışması'nı getirebilir. Mesele sadece ülkelerin kan gölü olması değil, küresel bir ayrışmadan bahsediyoruz. Neoconlara sorarsanız kötü bir şey değil, iyi bir şey. Onlara göre Armaggedon da geliyor. Kıyamet geliyor. İsrail için de istenen bir şey çünkü kıyamet gelsin, Mesih de insin diye düşünülüyor. Şaka değil, çok ciddi bir siyasi harekettir bu. İnanç değil sadece, ciddi bir siyasi meselesidir Washington'da.

Ankara hem Mısır'ın, Tunus'un sakinleştirilmesinde, Batı ve Doğu arasında iletişim sağlanması konusunda çok özel bir rol oynamak zorunda. Ankara'nın kendine has özellikleri yüzünden...

Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan:

Her katliamın bedeli olur. Statüko'yu sağlamak giderek zorlaşacaktır. İnsanlar ölümü göze aldıktan sonra o kadar kolay yönetemeyeceğinizi görmüş olursunuz. Bu insanlar darbeyi yaparken şunu gördüler: Mısır'da sokak gösterileri ile iktidar değiştirmek gibi bir gelenek ortaya çıktı. Bu şu anlama geliyor: Sokağa teslim olduğunuz zaman iktidarda duramazsınız. Bu nedenle de darbeyi yapan insanlar sokak gösterileri ile devrilmeyi göze alacak durumda değiller. Mısır ortadan ikiye bölündü. Askerler uçurumun kenarına geldiğini düşünüyorlar. Mısır'ı başka türlü istikrara kavuşturamayacakları inancına kapılıyorlar; aynı zamanda geri adım attıklarında hesabını vermek zorunda kalacaklarını biliyorlar.

Olayı sadece Mısır'dan ibaret sayarsanız çok anlaşılmaz olabilir. Şu anda orada Mısır'ın kaderi üzerinden bir çatışma yaşanmıyor. Arap Baharı'nın kaderidir. Mısır ordusu ABD ve Avrupa'dan olur almadan kıpırdayamaz. Dünyadaki tüm ordular böyledir. Iskatayı kullanan yokken bilardo topu hareket etmez. Ordu araçtır. Tunus'ta, Libya'da esmekte olan rüzgarı dışarıdan bir güç tersine çeviriyor. Temel sebeplerine bakarsak... ABD'de Obama üzerinde yoğun baskı var. Amerika'nın dış politikası değişiyor. Obama güçten düştüğü müddetçe Türkiye'de de sıkıntılar olur. Suudiler özü itibariyle hem İsraille hem de Neoconlar ile içiçedir. Baktığınızda Körfez ile Mısırdaki hareketin kopmasının temel sebebi budur.

Bütün sistemi baştan aşşağı izleyin: Snowden'ın Rusya'ya iltica etmesi. Putin-Obama görüşmesinin iptali, ABD-Rusya ilişkilerinin gerilmesi. Türkiye'de de kopuşlar var. Hükümet ile Cemaat arasındaki münakaşa olarak adlandırılan şey. Türkiye'de de bir ittifak bozuluyor. Dünya çapında bir bozulma var ve aşşağılara doğru sirayet ediyor. Arap Baharı da o ittifakın bir projesiydi. Bu devrildi. Mısır'daki hareket sadece Mısır'a dair değil.

Prof. Dr. Talip Küçükcan:

Mısır'da yaşananlar Ortadoğu'da kurulan düzen ile alakalı. 2006 yılında Hamas Gazze'de seçimleri kazandığında Türkiye ve bir kaç ülke dışında kimse meşru olarak kabul etmedi. O seçimler Batı'da kabul edilseydi daha farklı şeyler olabilirdi, Arap dünyasında. Sykes-Picot ve İsrail'in kuruluşundan beri süregelen düzenin değişimiyle alakalıdır, Arap dünyasındaki değişimler. Mübarek bu bahsettiğimiz düzenin en önemli koruyucularından biriydi. Bu düzen bozulmaya başladı. Tarihsel olarak İhvan, Mısır'da ilk kez bir fırsat yakalıyor, ülkeyi demokratikleştirme fırsatını ilk kez yakalıyorlar, meşru bir şekilde iktidara geldikten bir sene sonra devriliyorlar. Sonra da onlardan uzlaşmaları, sabretmeleri bekleniyor! Yol haritasına baktığınızda aslında geçici hükümetin hiç de geçici olmadığı görülüyor. 1950'lerden beri gelen geleneğin devamı... 18 tane yeni vali atandı. Hepsi general. Demek ki geçici değil. Mısır'da asker hiçbir zaman siyasetten çıkmadı. İhvan hareketi ve Mursi hiçbir zaman iktidarda tam olamadı.

www.iyibilgi.com 

Bu haber 9,892 defa okundu.