Bu kadar pazı aynı kolda olmaz!

12 Mart 2014 13:01 tsi
Ak ve Kara deniz, Cebelitarık, Suveyş, Hazar ve Baltık! Bu sulu harita büyük/orta/küçük tüm oyuncuların güç gösterisi alanına dönüştü.. Bu asker demek! Türkiye’nin de var... iyibilgi Ankara

Şu an Ukrayna dünya gündeminde olsa da, çok uzun zamandır Akdeniz, Karadeniz başta olmak üzere Batı ucu Cebelitarık, doğu ucu Süveyş üzerinden Basra Körfezi’ne giden.. Bir yandan Baltık’tan Hazar’a cepheyi belirleyen hat artık kriz/kırılma noktası oluşturuyor.

Herkes diplomasiden ve sivil çözüm yollarından bahsediyor ama yine herkes elindeki silahın ne kadar büyük olduğunu muhataplarına göstermeye çalışıyor. Kötü tarafı şu; silahların çapı değişiyor ama silahsız olan yok!

Bu satırlar yazılırken Amerika Akdeniz’de büyük bir askeri tatbikat yapıyordu. İsrail, evvelsi gün bölgeye büyük miktarda silah ve mühimmat taşıyan gemiyi nasıl yakaladığını anlatıyordu. Çatışmaya bile gerek olmadan söylenebilir ki, Akdeniz’in geneli, özellikle de Doğu Akdeniz’deki su seviyesi üzerindeki savaş gemilerinin sayısından yükselmiş bile olabilir.

Askeri istihbaratlar hariç kimse Akdeniz’de kaç ülkenin kaç gemisi bulunduğunu dahi söyleyemiyor. Boğazlardan geçen-ki Türkiye’nin uluslararası anlaşmalardan doğan hakları nedeniyle sınırlı geçişler yapılmasına rağmen-İstanbullular savaş gemileri konusunda gittikçe uzmanlaşıyor.

Karadeniz, ABD ve Rusya’nın hâkimiyet kavgasına dönüşmüş durumda ve görünürde ABD oyun dışında ama kıyısı olan ülkelerin filoları da az değil. Keza Romanya, Bulgaristan üzerinden de kıyı silahları yığılmış durumda. Gürcistan, Ukrayna, Kırım, Rusya, Polonya vb ülkelerin tamamı sınırlarına füze sistemleri ve askeri unsurlar yığıyor.

Yine bu satırlar yazılırken Avrupa’nın göbeğinden Rusya sınırlarına kadar bir alanda ABD Awacs uçakları kullanmaya başladı. Bu uçakları kullanmak bir mesaj elbette ama aynı zamanda bir teknik ihtiyaç da! Çünkü askeri yoğunluğun tamamı klasik radarlarla takip edilemez hale geldi. Bu uçaklar 1500 hareketi takip edebildiğinden artık gerekli.

Keza, Rusya’nın istihbarat uçakları da sürekli biçimde NATO sınırı olan Türkiye kıyılarına tarıyor. Artık Türk F-167larının engellemeleri o kadar standart bir göreve döndü ki, “reaksiyon aynı”lığı olmasın diye hava kuvvetleri her defasında farklı sayıda uçak kaldırıyor.

Kara kuvvetlerinin pek göz önünde bulunmadığı bu sıcak noktada Rusya bile maskeli milislerle (!) operasyon yaparken özellikle deniz ve hava kuvvetleri parlamış durumda.

Türkiye’ye gelince. Tarihte görülmemiş biçimde Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri’ne yatırım yapıyor, yenilik getiriyor Genelkurmay. Hemen her gün gazetelerde yer alıyor. Daha bugün değeri 4 milyar dolar olan, denizlerde görev yapacak bir hava savunma sisteminin haberi sunuluyordu okura.
MİLGEM’in görünmez gemileri, uçak gemisi (!), füze sistemleri, “deniz-hava ortak” unsurları vs araç gereçleri sürekli ve yatırım miktarlarından korkmadan donanmaya ekleniyor. Elbette bu desteklerin bölgenin şişmesiyle ilgili bir ön almadan kaynaklandığı da düşünülebilir.

Öyle veya böyle bu denizler üzerinde son yılların görmediği kadar silah taşıyor. Umulur ki, duvarda asılı duran tüfek patlamaz...

www.iyibilgi.com

Bu haber 2,358 defa okundu.