Kanserden koruyan 3 bitki
19 Mart 2014 10:07 tsi
Bu bitkiler kanserden koruyor
Suriye'ye gidenler bilirler, sokaklarda kahveyle karışık kakulenin büyülü kokusu belleğinizde inanılmaz iz bırakır
Tohumları toz haline getirildiğinde yalnızca bir fiskesi bile muhteşem bir egzotik aroma katıyor eklendiği çaya, kahveye ve yemeklere.
KAKULE BAHARATLARIN KRALİÇESİ
Ortadoğu'da, Arap ülkelerinde ve Hindistan'da sık kullanılıyor kakule. Araplar kahveye eklemeyi çok seviyorlar, bizde ise 'mırra' adındaki yine Arap kökenli özel bir kahve türüne ekleniyor. Hintliler'de çaya eklemeyi seviyorlar, ikisine de müthiş bir aroma kazandırıyor. Ülkemizde Antep, Urfa gibi bazı yörelerde 'Hel' olarak biliniyor, 'Hememe" de bizdeki diğer bir ismi.
FAYDASINI OTORİTELER ONAYLADI
Faydalarına gelince
Doğu tıbbında soğuk algınlığında, enfeksiyon hastalıklarındaki sindirim bozukluklarında, astım ve bronşitte kullanımı oldukça yaygın. Ayrıca halk tababetinde cinsel gücü artırıcı ve yorgunluk giderici etkileri ile yer alıyor. Tıbbi kullanımı mide-bağırsak şikâyetleri ve iştahsızlıkla sınırlı olan bu baharatın sindirim bozukluklarında kullanılması "Komisyon E" tarafından onaylanmıştır. E Komisyonu, bitkisel tedavide dünyanın en önde gelen ülkelerinden olan Almanya'da Sağlık Bakanlığı'nın bitkisel ürünlerin hazırlanmasından sorumlu birim. Ancak yapılan bilimsel araştırmalar, kakulenin etkisinin bunlardan çok daha öte olduğunun ipuçlarını veriyor.
Kakule tohumları içinde nişastanın yanı sıra bazı reçineler ve ona özel kokuyu veren uçucu yağlar mevcut. Sabinen, mirsen, menton, borneol ve pinen içerdiği etken maddelerden yalnızca bazıları. Yapılan pek çok çalışma sonucu "kakule ve karabiberin içeriğindeki aktif maddeler, kronik iltihabi reaksiyonları düzenlemek ve kanseri önlemek ve tedavisini kolaylaştırmak için potansiyel bir ilaç olabileceği" sonucuna varılmış..
Ocak ayında yayınlanan, ABD'de, Washington'daki Lombardi Kanser Merkezi'nde yürütülen başka bir çalışmada ise, kakuledeki 'İndol-3-karbinol ve diindol-metan'ın kanser oluşumunu önleyici etkileri
bir kez daha ortaya çıkarılmıştır. Hindistan'da Chittatanian Ulusal Kanser Enstitüsü'nde yürütülen ve 'APJCP-Asya Pasifik Kanser Korunma' adlı yayında, 2005 ile 2007 yıllarında art arda yayınlanan, tarçın ve kakulenin kanser karşıtı etkileri üzerine yapılmış, iki bilimsel çalışma ile varılan sonuç şu: Tarçın ve kakule karışımı, deney hayvanlarında, azoksimetan ile tetiklenen kalın bağırsak kanseri oluşumunu önlüyor. Hem de bunu birkaç yoldan yapıyor; anormal hücre üremesini engelleyerek, üremiş kanser hücrelerini intihara zorlayarak ve yağ oksitlenmesini engelleyerek
Kakule yağı içindeki bir bileşik, hücre deneylerinde insan lösemi hücreleri üzerinde etkili bulunmuş. İnsan kalın bağırsak tümörü hücre kültüründeki hücrelerin ise üreme hızını yavaşlatmış. Daha da önemlisi, karaciğerde, kanser yapıcı maddelere dönüşen kimyasal maddelerin bu dönüşümünü bir miktar engellemiş, bu çok önemli çünkü bazen yediğimiz içtiğimiz maddelerdeki kimyasalların kendisi kanser yapma yeteneğine sahip olmuyor ama karaciğerde metabolize edilirken kanser yapıcı maddelere dönüşüyorlar.
Unutmamak gerekir ki; koruyucu ve tedavi edici olarak kullandığımız her türlü besin ve ilacın tüketiminin de bilinçli yapılması gerekmektedir. koruyucu olarak soframıza eklediğimiz her türlü besin, baharat ya da bitkideki fayda aslında dozundadır. Her şeyin azı karar, fazlası zarardır.
Kakuleyi, et ve bakliyat yemekleri, baharatlı pilavlar, unlu mamuller ve balık gibi tuzlu yemeklerde kullanabilirsiniz. Sütlü tatlılar ile kurabiye ve keklere de güzel bir lezzet vermekte. Pek çok kültürde çay ve özellikle de kahveye aroma katmak için kullanılıyor (Türk kahvesi veya Frenh Press için öğütülmüş granül kahve içerisine damak tadınıza uygun miktarda öğütülmüş kakule katın.
EN FAZLA ÜÇ FİNCAN İÇEBİLİRSİNİZ
Öğütücü bulamazsanız sıcak kahveye birkaç tohum kesesi batırmak bir diğer metot.. Aroması için birkaç dakika kalması bile yetiyor.) Kakule çayı da yapabilirsiniz: Bir tatlı kaşığı kakule tohumunu ezin ve kaynar su ekleyip 5-10 dakika demlenmeye bırakın, günde üç fincana kadar tüketebilirsiniz. Yemeklerden hemen önce alırsanız sindirime yardımcı olur ve gaz şikayetlerini azaltır; ancak iştah açıcı özelliğini istemiyorsanız yemeklerden sonra kullanın.
YEŞiL ÇAY
Yeşil çay; gerçekten de dünyadaki en muhteşem besinlerden biridir, kanser karşıtı özelliği vardır. Kilo vermeye yardımcıdır. Kolesterolü düşürür. Kalp rahatsızlığı oranını önemli derecede düşürmesiyle bilinir. Ayrıca içinde depresyon ve bunalımın üstesinden gelmeye yardımcı olan bileşkeler içerir.
Kanserin önlenmesinde yeşil çayın etkisi o kadar güçlüdür ki; Ulusal Kanser Enstitüsü'nün Kanser Önleme Dalı, çay bileşkelerini insan deneklerde kanser önleme amaçlı kullanmak için bir plan başlatmıştır. Örneğin 1994 senesinde Journal of the National Cancer Institute, yeşil çay tüketmenin Çin''deki erkek ve kadınlarda yemek borusu kanser riskini yaklaşık yüzde altmış oranında azalttığını gösteren epidemiyolojik bir incelemenin sonuçlarını yayımlamıştır. 2004 senesinde Harvard tıp fakültesinden bir ekip, yeşil çayın yemek borusu ile ilişkili kanser hücrelerinin büyüme ve çoğalmasını engellediğini ifade etmiştir.
Gerçekleştirilen yüzlerce yeşil çay araştırması , yeşil çayın insanlarda görülen ve aşağıda listelenen kanser türlerini önlemekte etkili olduğu artık günümüzde oldukça kesinleşmiş bir gerçektir: kolon, yemek borusu, pankreas, rektum ve mide kanserleri..
Yeşil çaydaki katesinlerin kanser karşıtı ve antioksidan etkilerini gösteren araştırmaların sayısı oldukça çoktur. Tek bir örnek vermek gerekirse Tokyo Japonya'da Kanser Kemoterapi Merkezi'nde gerçekleştirilen, lösemi ile kolon kanseri hücre kültürlerinin kullanıldığı heyecan verici bir araştırmada yeşil çayın telomerazı doğrudan ve güçlü bir şekilde engellediği kanıtlanmıştır. Telomeraz, tümör hücre kromozomlarının uç noktalarını besleyerek kanser hücrelerini "ölümsüzleş-tiren" bir enzimdir.
Yeşil çay kilo vermek isteyen kişilere de yardımcı olabilir. American Journal of Clinical Nutrition'da yayımlanan bir araştırmada yeşil çay içirilen erkekler yeşil çaydan farklı ancak ona çok benzer bir içecek tüketenlere kıyasla daha çok kalori harcamıştır. Araştırmalar yeşil çayın metabolizmayı daha fazla çalıştırdığını dile getirmektedir. Fazla kilo ve vücut yağındaki artışın kanser sebebi olduğunu hatırlarsak yeşil çayın kilo kontrolündeki etkisi kansere karşı da bizi bir kez daha korumakta..
ZERDEÇAL
Güney Asya kökenli bu baharat yaklaşık 4000 yıldır dünyanın birçok yerinde hem ilaç hem de baharat olarak kullanılmaktaydı zaten... 1910-1950 yılları arasında yapılan epidemiyolojik çalışmalar sonucunda Hindistan'da kanser görülme oranının diğer ülkelere oranla, bazı kanser türlerinde % 10, bazılarında ise % 50'ye kadar daha düşük olduğunun ortaya çıkması, zerdeçal hakkında yüzlerce bilimsel çalışma yapılmasına neden oldu. Hindistan'daki yaşam koşulları göz önüne alındığında, kanser gelişimine oldukça zemin hazırlayan bir ortam mevcuttu aslında ve buna rağmen kanser çok az görülüyordu. Bu bitkisel saptama gözlerin, meşhur 'Hint baharatına' çevrilmesine neden oldu.
Zerdeçal içindeki etken maddelerden ilki, 1990'da saptandı: kurkumin. Kurkuminin etkileri üzerine de çorap söküğü gibi birbiri ardına gelen yüzlerce hücre ve hayvan deneyi
Ardından klinik çalışmalar da yapıldı, halen de yapılmaya devam edilmekte. Bu konudaki en son çalışmadan biri; Luxemburg'da yapılan ve 'İnternational Journal of Oncology- Uluslararası Onkoloji Dergisi'nin 2011 Ocak sayısında yayınlanan çalışmada, zerdeçalın prostat kanseri üzerindeki etkileri araştırılmış. Zerdeçaldan elde edilen kurkumin etken maddesinin, hormona bağlı prostat tümörleri üzerindeki etkisi, en ince detaylara kadar gözlemlenmiş bu çalışmada ve sonuç olarak tümör büyümesinin yavaşladığı sonucuna varılmış.
Zerdeçalın, kalın bağırsak kanseri, meme, baş-boyun kanserleri, solunum sistemi ile ilgili kanserler ve bir ilik kanseri türü olan multiple myloma üzerine olan olumlu ve koruyucu etkilileri hakkında pek çok çalışma mevcut. Bu çalışmaların kiminde zerdeçal etken maddesi olan kurkuminin tümör büyümesini, tümör kanlanmasını azaltarak yavaşlattığı gözlemlenmiş kiminde de bu maddenin tümörü 'apopitoz' diye adlandırdığımız hücre intiharına zorladığı saptanmış. Bazı çalışmalarda ise bu sarı tanecikler, tümörün doku derinliklerine inmesini (invazyon) ve uzak yerlere sıçramasını (metaztaz) engellemiş.
Nasıl tüketelim?
Rengi gibi altın değerindeki bu baharata sofralarımızda daha çok yer vermeliyiz. Et ve tavuk yemeklerinize ve çorbalarınıza çok yakışacağını düşünüyorum. Gün içinde içtiğiniz çaylarınıza da eklemek çok akıllıca olacaktır.
Obez genç kızlar daha 'başarısız'
İskoçya'da yapılan bir çalışma, ergenlik çağındaki obez genç kızların eğitim hayatlarında yaşıtlarına göre daha az başarılı olduklarını ortaya koydu. Strathclyde Üniversitesi'nde 11, 13 ve 16 yaşındaki 6000 öğrenci arasında yapılan araştırmaya göre, obez genç kızların derslerindeki performansı kendilerinden zayıf olan yaşıtlarına göre daha düşük çıkıyor.
Nikotin bantları yardımcı olmuyor
İngiltere'de yapılan istatistikler kadınların yüzde 26'sının hamile kalmadan önceki dönemlerinde sigara kullandıklarını, yüzde12'sinin ise hamileliği süresince sigara içmeye devam ettiğini gösteriyor. Fransa'da yapılan araştırma ise konuyla ilgili başka bir gerçeği ortaya koyuyor. 18 yaşın üzerindeki 402 hamile kadın üzerinde yapılan deneylerde grubun yarısına nikotin bandı, diğer yarısına ise nikotin bandı olduğu söylenen etkisiz bir bant verildiğinde, her iki tarafında aynı aralıklarla sigara içtiği görüldü. Böylece nikotin bantlarının hamile kadınların sigarayı bırakmasında etkisinin yok denecek kadar az olduğu ortaya çıktı.
BANU TOPALAKÇI - BUGÜN GAZETESİ
Bu haber 1,495 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle