'Halk tarafından seçilmesi, siyasi yorum kazandırıyor'
22 Nisan 2014 09:26 tsi
Prof. Dr. Mustafa Şentop, Başbakan Erdoğanın Ağustostaki cumhurbaşkanlığı seçimi için Millet başkanını seçecek ifadesinin şifrelerini yorumladı.
10 ağustos cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye tarihinde bir ilke sahne olacak. Halk ilk defa cumhurbaşkanını seçmek için sandığa gidecek. Hukukçular en az yüzde 51 oyla seçilen bir cumhurbaşkanının, anayasa ve yasadaki geniş yetkilerini kullanmasının son derece meşru olduğunda birleşiyor.
TÜRKİYE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNE HAZIRLANIYOR
AK Parti'nin Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Başbakan Erdoğanın Ağustostaki cumhurbaşkanlığı seçimi için Millet başkanını seçecek ifadesinin şifrelerini
Stara yorumladı. Şentop Türkiyede mevcut sistemin zaten yarı başkanlık sistemi gibi işlediğini belirterek Bir şekilde yarı başkanlık gibi diyen vardı. Bu kadar geniş yetkisi olan cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, bir siyasi yorum kazandırıyor cumhurbaşkanına diye konuştu.
İlk defa millet seçecek
Türkiye, 90 yıllık tarihinde ilk kez 10 Ağustos 2014te gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimi ile yüzde 51 oy alan adayı cumhurbaşkanı seçecek. Halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı unvanının yanında, Türk siyasi sisteminin işleyiş modelinin ne olacağı da tartışmaya açılırken, Prof. Dr. Şentop çok konuşulacak açıklamalarda bulundu. Türkiyede cumhurbaşkanlığı yetkisinin oldukça geniş olduğuna işaret eden Şentop, şöyle konuştu: Başbakan Erdoğan, Millet Başkanını seçecek dedi. Cumhur- millet, cumhurun başkanı milletin başkanı demek . İlk defa millet, bizzat kendisi seçiyor cumhurbaşkanını. Daha önce, parlamento seçiyordu şimdi bizzat milletin kendisi seçecek.
Atatürkü de TBMM seçti
Şentop, Atatürkün de cumhurbaşkanlığna TBMM tarafından seçildiğini belirterek şöyle devam etti: Atatürkü de millet seçmedi. Cumhuriyet tarihi değil sadece. Bu toprakların tarihinde ilk defa devlet başkanını halk seçecek. Bu bakımdan önemli. 1982 Anayasasında cumhurbaşkanının yetkileri oldukça geniş. Bunun nedeni 1961 Anayasası cumhurbaşkanı ile 1982 Anayasası cumhurbaşkanı arasındaki fark. 1961deki cumhurbaşkanı senkronik bir cumhurbaşkanıydı. 1982de ise görevi, yetkileri sayılan bir cumhurbaşkanı var. Uzun yıllar bu parlamenter sisteme uyar mı, uymaz mı tartışması yapıldı. 1980li yıllarda da birçok akademisyen, Türkiyede aslında parlamenter sistem olmadığını, bu kadar geniş yetkili cumhurbaşkanı olamayacağını söylemiştir. Başkanlı parlamenter sistem gibi. Bir şekilde yarı başkanlık gibi diyen vardı. Buna ilaveten bir de şimdi halk tarafından seçiliyor. Bu kadar geniş yetkisi olan cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, bir siyasi yorum kazandırıyor cumhurbaşkanına. Yeni anayasayı da yapamadık. Olsa iyi olurdu. Buradaki mesele, halk tarafından seçilen geniş yetkileri olan cumhurbaşkanı.
Sistem farklı işleyecek
KTÜ Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Yusuf Şevki Hakyemez da halk tarafından seçilen cumhurbaşkanının güçlü yetkilerini kullanmak isteyebiliceğini söyledi. Seçimle gelen cumhurbaşkanının TBMMnin seçtiği cumhurbaşkanı gibi sembolik kalmak istemeyebileceğini vurgulayan Hakyemez, Yüzde 51 oy ile gelen cumhurbaşkanı yetki kullanmakta ısrarcı olacak. Cumhurbaşkanı ile hükümet farklı partiden ise durum farklı, aynı partiden ise farklı. Fransızlar bunu halletmeye çalışıyor ama orda durum farklı. Bizde birinin geri çekilmesi gerekiyor. O da başbakan olabilir. Cumhurbaşkanının demokratik meşruiyeti daha yüksek çünkü. Karizmatik Erdoğan cumhurbaşkanı ilk defa halkın oyuyla seçilirse, sistem daha farklı şekilde seyredecek. Sonra da eksiklikler dillendirilip, bunlar tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıp, başka çözüm aranacak.
Bozdağ tartışalım demişti
Türkiyede başkanlık sistemi tartışmasını 2012 yılında dönemin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ açmıştı. Türkiyenin başkanlık sistemiyle yönetilmesi gerektiğini belirten ve mevcut sistemde, verebilirliğin net olmadığını, yetki verilmediği için hesap verilmediğini anlatan Bozdağ, parlamenter sistemin hukuk dışı operasyonlara çok açık olduğuna dikkat çekerek başkanlık sisteminin anayasada tartışılması gerektiğini söylemişti.
HALK SEÇİNCE MEŞRUİYETİ DE ARTAR
D.Ü. Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem: 1982 Anayasası, cumhurbaşkanlığı makamını önemli parçası olarak kurgulamış, geniş yetkilerle bunu güçlendirmiştir. Geniş yetkilerle donatılmış cumhurbaşkanlığı makamına halkın seçtiği kişinin gelmesiyle otomatik olarak daha da güçlenecektir. Demokrasilerde gücün kaynağı halk olduğuna göre, halkın iradesini en fazla yansıtan ve en yakın olan makam en güçlü olacaktır. Daha önce parlamento üzerinden seçilen cumhurbaşkanı vardı. Onun meşruiyeti dolaylıydı. Bakanlar kurulu, sonuçta parlamentodaki çoğunluğun uzantısıdır. Bu yüzde 40-45 ya da AK Partinin aldığı gibi yüzde 49 olabilir. Yüzde 50yi aşan oy da değil. Böyle düşünüldüğünde pekala yüzde 51 ol alan cumhurbaşkanı, bakanlar kurulundan daha meşru olur. Halk tarafından seçilince, anayasada tanınan yetkileri geniş şekilde kullanabilecektir. Anayasada da buna açık kapı bırakan hükümler var.
Önce seçim sonra değişim
Yeni Anayasa Platformu Başkanı Veysel Uçum: Şu anda başkanlı parlementer sistem olduğu görülüyor. Ağustos ayında yüzde 51 ile bir cumhurbaşkanı gelecek. 1982 Anayasası ile de cumhurbaşkanına geniş yetkiler tanınıyor. Bu yetkilerle hükümetten daha çok oy almış cumhurbaşkanı elbette, bunları kullanma taraftarı olacaktır. Sonra da bir anayasa değişikliğine gidilebilir.
Bakanlar Kurulunu toplayabilir, seçimi isterse yenileyebilir
Anayasanın 104üncü maddesi cumhurbaşkanının yetki ve görevlerini sıralıyor. Bunlar arasında;
-TBMMyi gerektiğinde toplantıya çağırmak
-Kanunları yayımlamak
-Tekrar görüşülmek üzere TBMMye göndermek
-Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunmak
-Kanunların, kanun hükmündeki kararnamelerin, TBMM İçtüzüğünün, tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesi ile AYMde iptal davası açmak
-TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar vermek
-Başbakanı atamak ve istifasını kabul etmek,
-Başbakanın teklifi üzerine bakanları atamak ve görevlerine son vermek
-Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek veya başkanlığı altında toplantıya çağırmak
-Yabancı devletlere Türk Devletinin temsilcilerini göndermek, yabancı devlet temsilcilerini kabul etmek
-Milletlerarası andlaşmaları onaylamak ve yayımlamak
-TBMM adına TSKnın Başkomutanlığını temsil etmek 8TSKnın kullanılmasına karar vermek
-Genelkurmay Başkanını atamak
-MGKya Başkanlık etmek,
-Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân etmek ve kanun hükmünde kararname çıkarmak
-Af yetkisi
-DDK üyelerini ve Başkanını atamak, DDKya denetleme yaptırtmak
-YÖK üyelerini ve ektörleri seçmek
-AYM üyelerini, Danıştay üyelerinin dörtte birini, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Askerî Yargıtay üyelerini, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi üyelerini, HSYK üyelerini seçmek.
İhanetten yargılanabilir
MADDE 105- Cumhurbaşkanının, Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur.
-Resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine AYM dahil, yargı mercilerine başvurulamaz.
-Vatana ihanetten, TBMM üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlanabilir.
Bu haber 608 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle