17 Aralık dosyası kapandı ama etkisi devam ediyor
17 Aralık 2014 12:12 tsi
17 Aralık 2013 günü başlayan ve bir yıl boyunca ülke gündemini meşgul eden operasyonlara gelinen noktada dosya kapandı; ancak siyasal etkisi hala devam ediyor.
Geçen yıl yerel seçimlere üç ay ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine ise 10 ay kala patlak veren 17 Aralık operasyonlarının üzerinden bir yıl geçti. Aralarında bakan çocukları, iş adamları, siyasetçiler ve bürokratların bulunduğu 84 kişinin gözaltına alındığı operasyonlar uzun süre ülke gündemini meşgul etmişti. Birbirinden farklı üç ayrı soruşturmanın birleştirilerek 17 Aralık günü tek bir operasyonla sonuçlandırılmak istenmesi uzun süre kamuoyunda tartışılmıştı. Soruşturma üzerindeki tartışmalardan sonra gelinen noktada dosya kapandı, tüm davalılar hakkında takipsizlik kararı verildi, soruşturmayı yürüten savcılar hakkında dava açıldı, operasyonu yapan polisler ise görevlerinden alındı.
17 Aralık 2013 günü sabah saatlerinde İstanbul ve Ankara'da eş zamanlı olarak, aralarında Eski Bakanlar Erdoğan Bayraktar, Muammer Güler, ve Zafer Çağlayan'ın oğulları ile Egemen Bağış'ın, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in, İşadamı Ali Ağaoğlu'nun da bulunduğu çok sayıda siyasetçi, siyasetçi yakını, işadamı ve belediye başkanının da isminin geçtiği bir operasyon düzenlendi. Operasyon kapsamında Gülerin oğlu Barış Güler, Çağlayanın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Erdoğan Bayraktarın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar'ın, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan'ın ev ve ofislerinde aramalar yapıldı.
Operasyonlarda üç bakanın oğlu, İran asıllı işadamı Rıza Sarraf, işadamı Ali Ağaoğlu, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'le birlikte 84 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan yaklaşık 40 kişi daha sonra çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklandı. Tutuklananlar arasında Bakan çocukları, Süleyman Aslan ve Rıza Sarraf da yer alıyordu.
ÜÇ FARKLI SORUŞTURMA TEK OPERASYON
Operasyonun birbirinden farklı üç ayrı soruşturmadan oluşması kamuoyunda tartışmalara neden olmuştu. Soruşturmalar, birincisi TOKİde yolsuzluk iddiaları, ikincisi Fatih Belediyesinde rüşvet iddiaları, üçüncüsü ise işadamı Rıza Sarraf ve bakan çocuklarının rüşvet iddialarından oluşuyor. Bunlar içinde yaklaşık bir yıl boyunca bekletilenler de vardı.
Operasyonu yürüten üç savcının da, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç ve Zekeriya Öz, Gülen Grubu'na yakın isimler olarak kamuoyunda bilinmesi, tartışmaları ateşleyen bir başka nokta olmuştu.
GÖZALTINDAKİLER SERBEST
Operasyonlarda gözaltına alınanlar, savcıların değişmesinden sonra tek tek serbest bırakıldı. İlk olarak Ali Ağaoğlu ve dosyasıyla ilgili bazı isimler serbest bırakıldı.
Daha sonra da Halk Bankası Genel Müdürü Aslan, gösterdiği tanıklar vesilesiyle serbest kaldı. Süleyman Aslan evdeki paralarla ilgili tanıkları dinletti. Aslana yöneltilen suçun değişme ihtimaline karşı tahliye kararı verildi. Aslan, ayakkabı kutusundaki paraların memleketi Çorumda bir imam hatip lisesinin yeniden yapılması ve Makedonyadaki bir üniversite için toplanan bağışlar olduğunu ve bankacılık sistemindeki bazı sorunlar nedeniyle parayı evde tuttuğunu savundu. Tanıklar da bağışı doğruladı.
Son olarak tutuklu bulunan Rıza Sarraf da yerel seçimler öncesi şubat ayında serbest bırakılmıştı.
EMNİYETTTE DEPREM
Operasyonu yapan savcıların İçişleri Bakanlığı, Valilik, Emniyet Müdürlüğü ve UYAP'ı tamamen devre dışı bırakarak hareket etmeleri de tartışmaların bir başka noktasını oluşturdu. Üç yıldan fazla süren soruşturmalar olduğu halde konuyla ilgili, yasa gereği UYAP'ta dosya numarası açılması gerektiği halde bu yapılmamıştı.
Olaydan sonra konuyla alakalı haberdar olmadıkları gerekçesiyle İstanbul Valisi, İstanbul Emniyet Müdürü ve birçok yetkili görevinden alınmıştı.
Sabahki 17 Aralık soruşturması operasyonuna imza atan Mali, Organize Suçlar ve Terörle Mücadele şubelerinin müdürlerinin de aralarında bulunduğu beş polis müdürü görevden alındı. İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın da merkeze çekildi. Çapkının yerine apar topar Aksaray Valisi Selami Altınok atandı.
HÜKÜMETTEN KARŞI HAMLE
Operasyonların kendisine yönelik bir darbe girişimi olduğunu savunan hükümet, anında duruma müdahale ederek, önce İstanbul Emniyeti'nde operasyonu yapan polislere yönelik görevden almalara başladı. Ardından Başsavcılık eliyle soruşturmanın savcıları değiştirilerek yerlerine sayıca daha fazla savcı atandı. Daha sonra davayı yürüten savcılar İstanbul'dan başka şehirlere atandı. Hükümetin ikinci ve en büyük müdahalesi ise 25 Aralık'ta yapılması planlanan ve Tayyip Erdoğan'ın yakın çevresindeki iş adamlarını hedef alan operasyon sırasında geldi. Hükümet, kendisine yönelik darbe olarak nitelendirdiği bu operasyonun yapılmasını engelledi.
SES KAYITLARI
17 Aralık sürecinin en önemli ayaklarından birini de ses kayıtları oluşturuyor. Operasyonlardan sonra hükümetin harekete geçerek ikinci operasyonu engellemesi, sosyal medya üzerinden ses kayıtlarının yayınlanmasına neden oldu. Uzun bir süre sosyal medya üzerinden yayınlanan ses kayıtları ülke güdemini meşgul ettti. Ses kayıtlarının bazılarında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'la yaptığı iddia edilen konuşmaların da yer alması zaten gergin olan ülke gündemini daha da germişti. Erdoğan, bu ses kayıtlarına çok sert tepki vermiş, kendisine yönelik bir darbe planı içerisinde bulunulduğunu bunun hesabının sorulacağını söylemişti. Operasyonların yerel seçimlerin hemen öncesine de denk gelmesi, tartışmaları miting meydanlarına taşımıştı.
SORUŞTURMAYI AÇANLAR İLE OPERASYONU YAPANLARA DAVA
Hükümet daha sonraki süreçte, soruşturmaları hazırlayan ve operasyonları yapanlara yönelik yaptırımlara başladı. İlk olarak yasadışı dinlemeler soruşturması başlatıldı. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok ilde hükümet kurumlarına yönelik yasadışı dinlemeleri yapanlar, dinleme kararı aldıranlar, kararı verenler hakkında soruşturmalar açıldı. Bu kapsamda çok sayıda polis hakkında gözaltı ve tutuklama kararı çıkarıldı.
17 ARALIK'A TAKİPSİZLİK
17 Aralık aralık soruşturmalarınınn savcılarının değişmesinden sonra atanan yeni savcılar, soruşturmanın somut delillere dayandırılmadan hazırlandığı gerekçesiyle dosyayı kapattılar. Dosya hakkındaki takipsizlik kararına yapılan itirazlar, operasyonların yıldönümüne iki gün kala İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından reddedildi. Redle birlikte dosyada ismi geçen şüpheliler hakkında verilen takipsizlik kararı kesinleşmiş oldu.
Bu haber 563 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle