Washington'da ne oluyor?

12 Mart 2015 14:12 tsi
Olmadık işler sadece Ortadoğu'da olmazmış

iyibilgi Ankara

Amerika’nın ilk siyahî Başkanı olarak 2008 yılında Oval Ofis’e oturduğu günden bu yana, Beyaz Saray ile Washington arasında bir çekişme hep oldu. İkinci döneminin son çeyreğini yürüten Barack Obama hâlâ garip işlerle mücadele etmek zorunda kalıyor.

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Beyaz Saray’a alınmayıp, Washington’da ayakta alkışlanmasının ardından, İran’la ilişkiler üzerinden kırılan Obama-Kongre ilişkileri farklı bir noktaya taşınmıştı. Bu gerçekten de ilginç ve sarsıcı bir hamleydi.

“ABD'de 47 Cumhuriyetçi senatör, İranlı liderlere hitaben bir açık mektup yazarak, Kongre onaylamadığı sürece Amerikan yönetimiyle varılacak muhtemel bir nükleer anlaşmanın ömrünün, Başkan Barack Obama'nın iktidarıyla sınırlı kalabileceği uyarısında bulunmuştu.

Senatörler mektupta, Obama'nın 2017 yılının Ocak ayında görev süresinin sona ereceğine ancak senatörlerin görev süresinin sınırsız olduğuna ve bazı senatörlerin de on yıllarca görev yapabildiğine dikkati çekerek, ‘Bir sonraki başkan, bu türden bir anlaşmayı tek kalemde yürürlükten kaldırabilir ve gelecekteki yasama yıllarında da Kongre dilediği zaman anlaşmanın şartlarını değiştirebilir’ değerlendirmesinde bulunmuştu.”

Görülmüş şey değil

Amerikan Kongresi “seçilmiş Başkan”ına karşı adeta onun yetkilerini geçersiz sayan ve dahası özellikle ABD Başkanı’nın yetki ve yürütme alanında bulunan dış politikada bir başka ülkeyi ikaz edecek duruma gelmiş, Başkan’ı da yok saymıştı.

Haliyle bu hareket Obama ve Kongre'deki Demokratlar'dan çok sert tepki gördü. Bir de üstüne İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif de mektubun, "ABD’nin güvenilir olmadığını gösterdiğini" savunmasıyla iş çığırından çıkmıştı. ABD, üstelik ambargo altında ve müzakereler yürütülen bir ülke karşısında dalga geçilecek şekilde küçük düşürülüyordu.

Daha da beter bir durum

Beyaz Saray son olarak bu hale, mektup yazan Cumhuriyetçi senatörlerin vatan haini olarak yargılanması için Beyaz Saray'ın sayfasında imza kampanyası başlatarak cevap verdi. Beyaz Saray'ın internet sitesindeki dilekçeler bölümünde, bu 47 Cumhuriyetçi senatörün vatan hainliğiyle yargılanması talebiyle imza kampanyası başlatıldı.

Bu dilekçeye toplanacak imza sayısı eğer bir ay içinde 100 bini geçerse Beyaz Saray bunun hakkında işlem yapacak. Peki şu anki durum ne; dilekçeyi imzalayanların sayısı sadece 2,5 günde, 200 bini aşmış bulunuyor.

Tüm bunlar ne demek?

Yaşanan bu gelişmeler tüm dünyanın gözleri önünde ama çok da sanki önemsenmemiş gibi izleniyor. Oysa bu olaylar görülmüş/duyulmuş şeyler değil Amerika’da.

Her şeyden evvel, dünyanın iki ağır kriz noktasında (Ukrayna ve Irak-Suriye-IŞİD) ağır dış politika sorumlulukları taşıyan Beyaz Saray, tüm tarafların ve elbette diğer süper güçlerin karşısında yok hükmüne kadar zayıflatılıyor.

İkinci bir nokta elbette harareti şimdiden hissedilen ABD Başkanlık seçimlerine yönelik hazırlıklar, daha doğrusu ataklar bunlar. Fakat daha önceki bir seçim, İsrail seçimleri bu olay özelinde daha ağırlıklı gibi. Ama şu bir gerçek, donmuş gözlerle izlense de ABD’deki bu gelişmeler, son 6 yılda Beyaz Saray’a yönelik girişimlerinde bir uzantısı gibi duruyor. Ve bu şaşırılması gereken bir durum.

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,968 defa okundu.