5 maddede Ankara'nın aklındaki

1 Temmuz 2015 11:36 tsi
ABD ‘güvenli bölge’yi neden kabul etmez ki?..

iyibilgi ankara

Türkiye’nin bütün güvenlik mimarisinin, Cumhurbaşkanlığı’nın, Başbakan’ın, Dışişleri Bakanı’nın, TSK’nın ve akla gelen ilgili devlet çarkının tüm dişlilerinin Suriye konusunda detaylı ve çok sayıda açıklama ve yorumlarından sonra ortaya çıkan, aslında işin özü denerek sadeleştirilebilecek 5 madde var. Bu 5 madde aslında Ankara’nın aklı demek ki, okunduğunda/düşünüldüğünde özellikle Suriye sınırında ne olduğu ve neden olduğu konusunda herkesi aydınlatabilir! Üstelik bazıları sadece basit sorular olmasına rağmen…

1. Son dönemde sınırımızda yine/yeni bir hareketliliğin olduğu çok açık. Bu eylemleri gerçekleştirenler kim? Tamamı terör örgütü değil mi? Sınırın tamamını şu veya bu olduğunu bakmaksızın herhangi bir terör örgütüne emanet/bırakan bir ülke olabilir mi?
2. Bu örgütler kendi başlarına mı bu alanlardaki fiili durumu lehlerine geliştiriyorlar? Yoksa bu imkân onlara sağlanıyor mu? DEAŞ’la mücadele adı altında Suriye’nin kuzeyinde veya başka bölgelerinde birtakım fiili durumlar yaratılması, demografik dengeyle oynanması, insanların adeta zorla göçe mecbur bırakılması şeklindeki hadiseleri eşyanın tabiatına uygun mu? Değilse, eşyaları yerine çekmek gerekmez mi?
3. Uçuşa yasak bölge/güvenli bölge oluşturulması fikri yeni mi? Ankara bu konuyu ilk kez mi gündeme getiriyor? Müttefikleri veya koalisyon ortakları ile ilk kez mi konuşuyor? Sadece onlar da değil, uluslararası kuruluşlarla da ilk kez konuşmuyor, paylaşmıyor. Bilmeyen var mı? Bu görüşmelerin, bilgilendirmelerin listesi ve zamanları elbette devletin elinde mevcut. Kimse çıkıp, “bu nereden çıktı şimdi” diyemez. Suriye’de başından beri uluslararası toplumla hareket edilmedi mi? Güvenli bölge hem bizim kendi sınır güvenliğimiz, hem Suriyeli mültecilerin orada ağırlanması, hem de Hür Suriye Ordusu ve ılımlı muhalif grupların eğitilmesi, donatılması faaliyetleri için en uygun zemindir dedik, bu görüşümüzü de ifade etmeye devam ediyoruz.” O halde şu soru meşrudur ve ikna edici, açık bir yanıt gelmediği sürece Türk ulusal güvenliği kaygılanmaya devam edecektir; “Neden kabul edilmiyor?”
4. Bir başka nokta da özellikle Suriye krizinin patlamasını takip eden süreçte başta Batı olmak üzere tüm dünya milyonlarca mülteciyi ölümün elinden alarak kendi vatanında misafir eden Türkiye’ye, teşekkür üzerine teşekkür ederken, hiçbir yardımda bulunmaması ve en ufak bir vicdani rahatsızlık hissetmeden bu ağır trajidelere göz yumması ortadayken.. Bir de Türkiye’yi terörist olmakla, teröristlerle işbirliği yapmakla itham edilmesi unutulabilir mi? Unutulamaz.
5. Herkes şu gerçekle yüzleşmek zorunda; Türkiye sınırının güvenliği ciddi ve ciddiye alınması şart biçimde zorlanıyor. “Terör örgütünün oradaki fiili durumu sahipleniyor olması bile, aslında yaşanan hadiselerle ilgili çok önemli ipuçları vermekte”. Bunları anlıyoruz.

www.iyibilgi.com

Bu haber 3,191 defa okundu.