Koza İpek Medya Grubu'na baskına tepkiler

2 Eylül 2015 14:58 tsi
Koza İpek Medya Grubu’na yapılan hukuksuz polis baskınına tepki sürüyor. İşte polis baskınına gelen o tepkiler...

MUSTAFA KAMALAK: TÜRKİYEMİZE YAZIK OLUYOR

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, dün Koza İpek Medya Grubu’na yapılan operasyonu değerlendirerek adaletin herkese lazım olduğunu söyledi. Yapılan operasyonların başka gruplara yapılmayacağını tahmin ettiğini belirten Kamalak; “Ben ihtimal vermiyorum, çünkü yanlış en ziyade sahibine zarar verir. Adalet herkese lazım.” dedi.

Kamalak partisinin genel merkezinde haftalık olağan basın toplantısı düzenledi. Toplantının ardından soruları cevaplayan Kamalak dün yapılan operasyonla ilgili de konuştu. Koza İpek Grubu’na yapılan operasyonun başka gruplara da yapılma ihtimalinin olmadığını ifade eden Kamalak, yapılan operasyonda asıl Türkiye’ye yazık edildiğini belirterek; “Burada yazık olan Türkiyemize yazık oluyor. İddia büyük, operasyon büyük. Adalet herkese lazım diyorum ben. Ben ihtimal vermiyorum. Çünkü yanlış en ziyade sahibine zarar verir.” ifadelerini kullandı.

Kamalak 6 Eylül günü büyük bir toplantı yapacaklarını, parti teşkilatı ve mensupları ile Ankara'da buluşacaklarını kaydetti.

Saadet Partisi’nin AK Parti ile seçimde ittifak yapacağına dair iddialara da cevap veren Kamalak, ülkenin yangın yerine döndüğünü kaydetti. İttifak yapmak için gelenlere bu yangını beraber söndürelim diyenlere hayır demeyeceklerini söyledi. Bu yangını söndürmek için seçime teşkilat olarak tek başlarına girecek şekilde hazırlandıklarını belirten Kamalak, yangını beraber söndürelim diyen olursa da ölçüp biçip değerlendireceklerini sözlerine ekledi.

BARIŞ YARKADAŞ: HİTLER'İN TÜM YÖNTEMLERİNİ KULLANIYOR

İpek Medya Grubu’na yönelik polis baskınının ardından, meslek örgütleri, siyasi partiler ve gazeteciler ortak ses olmak için kenetlendi. Basın özgürlüğüne destek kapsamında CHP’lilerin medya organlarını ziyaretleri de sürüyor.

İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Taraf gazetesini Kadıköy’deki binasında ziyaret etti. Gazetenin sahibi Başar Arslan ve yayın koordinatörü Cüneyt Oruç ile görüşen Yarkadaş, basın mensuplarının sorularını da cevapladı.

“AKP iktidarı medyayı susturmak için Hitler’in kullandığı tüm yöntemleri kullanıyor.” diyen Yarkadaş, bu düşüncesini şöyle açıkladı: “Hitler bir propaganda bakanı atamıştı ve bu bakanın adı Goebbels’ti. Goebbels gazeteciler için şu sözü kullanmıştı: ‘Gazeteciler bir piyanonun tuşları gibi olmalı, biz o tuşa bastığımızda istediğimiz sesi çıkarabilmeliyiz’ demişti. Bugün AKP iktidarının hedeflediği medya ortamı tam da Goebbels’in işaret ettiği medya ortamıdır. İktidar gazetecileri piyanonun tuşu gibi görmek ve hangi tuşa basıyorsa o sesin çıkmasını istiyor.”

"REKLAM GELİRLERİ HAVUZA GİDİYOR"

Gazetelerin mahkeme baskısı ile sindirilmek istendiğini kaydeden Yarkadaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yöneticileri de ifade ettiler. Kamu bankaları geçen yıl 250 trilyon yani 250 milyon liralık reklam vermesine rağmen Taraf gazetesi bunlardan tek bir kuruş dahi alamamış. Sadece Taraf değil, kamu bankalarından Birgün, Yurt, Aydınlık, Sözcü, Cumhuriyet, Yeniçağ ve benzeri gazeteler de Bugün gibi, Millet gibi, Meydan gibi gazeteler de faydalanamıyor. Kime gidiyor? Çok az satan, kamuoyunda hiçbir etkisi olmayan sahte satış tirajları ile şişirilmiş havuz medyasına akıtılıyor. Gazetelerin yaşadığı sadece reklam değil. Aynı zamanda onlarca dava ile karşı karşıya kalıyor gazeteciler. Bir gazetecinin kamunun yöneticileri tarafından açtığı dava ile cezalandırılması aslında haber alma hakkının engellenmesi demektir.



CHP’nin medyaya yönelik baskıları izleme ve bunları engelleme komisyonunun çalışmaları çerçevesinde Taraf Gazetesinin sahibi Başar Arslan ve Haber Koordinatörü Cüneyt Oruç ile görüştük. Medyaya yönelik baskıların her geçen gün arttığını, iktidarın kendisine muhalif olan tüm gazetecileri susturmak için her türlü yöntemi denediğini bir kez de Taraf yöneticilerinden dinledik. Gazetenin baskı altına alınması sadece mahkeme yolu ile değil, reklam ve ilan gelirlerinin kesilmesi ile birlikte de yürütülüyor."

HİKMET SAMİ TÜRK: HALK AKP'YE KIRMIZI KART GÖSTERECEK

Samsun'un Bafra İlçesi'nde bulunan Adalet eski Bakanı Prof.Dr. Hikmet Sami Türk, "Millet 7 Haziran seçimlerinde AKP'ye sarı kart göstermiştir. Ama 1 Kasım'da, halkımız AKP'ye kırmızı kart gösterecektir" dedi.

Türk, Samsun'un Bafra İlçesi'nde gazetecilerin sorularını yanıtlarken Türkiye'nin 7 Haziran seçimlerinde tek parti hükümeti yerine koalisyon istediğini ortaya koyduğunu söyledi. Eski Bakan Hikmet Sami Türk, şöyle konuştu:

"İktidarda olan AKP bu sonuçtan memnun olmamıştır. Başta Cumhurbaşkanı tarafsız olmasına rağmen memnun olmamıştır. Cumhurbaşkanı halktan yasa değişikliği yaparak, başkanlık sistemine geçmek için 400 milletvekili istiyordu. Öne çıkan sonuç, ondan çok uzak. Cumhurbaşkanı neredeyse son zamanlarda, 'Ben bu Anayasa'ya sığmıyorum, Anayasayı bana uygun hale getirin' havasını yaratmak istemektedir. 45 günlüğün son 5 günüde boş geçirildi. Oysa Kılıçdaroğlu görevlendirilmiş olsa, muhalefet partiler arasında, anlaşma olabilirdi. Cumhurbaşkanı 24 Ağustos'ta, seçimlerin yenilenmesine karar verdi. Bu bir anlamda, yetilerin kötüye kullanılması, çünkü Anayasanın verdiği yetki bir görevdir. Ana muhalefet partisine ben görev vermem ne demek? Parlamenter geleneklere göre, sistemin işlemesi için bu görevin verilmesi gerekirdi."

AK Parti'nin insanları tekrar seçime götürme konusunda her şeyi yaptığını savunan eski Bakan Türk, "Bu millet 7 Haziran seçimlerinde AKP'ye sarı kart göstermiştir ama 1 Kasım'da, halkımız AKP'ye kırmızı kart gösterecektir" diyerek Koza İpek Grubu'na yönelik operasyona da değinerek şöyle konuştu:

"Anlaşıldığı kadarı ile muhalif yayınlar yapan bazı gazetelere ve televizyonlara arama gerekçesi ile bir baskın yapılmış bulunuyor. Aslında arama hangi durumlarda yapılabilir, bu anayasada gösterilmiştir. Milli güvenliği gerektirdiği durumlarda, suç işlenmesini önlemek için gerektiği durumlarda hakim kararı ile arama yapılabilir. Basın üzerinde ciddi bir baskı var. Türkiye'de basın üzerinde çok ciddi bir baskı var. Ama bir basın kuruluşunun böyle bir duruma girmiş olacağı düşünülemez. Gerçek gerekçe bu kuruluşların muhalif yayınları ile tanınmış olmaları. İktidar, muhalefete tahammül edememektedir. Basın özgürlüğü demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biridir. Basına karşı yapılan bu uygulamalar ancak bir dikta rejiminde görülebilecek olan uygulamalardır. Türkiye bu gidişle demokratik rejimden hızla uzaklaşmaktadır."



ÖZGÜR BASINA DESTEK İÇİN GAZETE DAĞITTILAR

İpek Medya Grubu’nun Mecidiyeköy’deki binası önünde toplanan vatandaşlar medyaya destek amacıyla bina önünde gazete dağıttı.

Ankara’da İpek Medya Grubu’na yönelik yapılan operasyona tepkiler devam ediyor. Mecidiyeköy'de, Bugün ve Kanaltürk'in bulunduğu bina önünde toplanan vatandaşlar baskını protesto edip, medya çalışanlarına destek verdi. Vatandaşlar, yoldan geçen sürücülere de gazete dağıttı. Asım Gürlik, medyaya yönelik operasyona tepki göstermek amacıyla geldiklerini söyledi. Yoldan geçen araç sürücülerine Bugün gazetesi veren Gürlek, “Medyayı böyle baskı yaparak susturabileceklerini zannediyorlar ama kesinlikle başaramayacaklar. Yaptıklarını doğru olduğuna inanmıyorum. Doru bir şey kesinlikle yapmıyorlar. Allah var gam yok.” diye konuştu.

ÇUKUROVA GAZETECİLER CEMİYETİ: ÖZGÜR BASIN KAĞIT ÜZERİNDE KALDI

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC), Koza-İpek Medya Grubu’na yönelik gerçekleştirilen operasyonun, basın özgürlüğüne yönelik bir girişim olduğunu belirtti. ÇGC Yönetim Kurulu, özgür basın kavramının artık sadece kağıt üzerinde kaldığı vurgulandı.

Türkiye’nin olağanüstü bir dönemden geçtiğinin aktarıldığı Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nin (ÇGC) açıklamasında “Artan terör olayları ve ardı ardına gelen şehit cenazeleri, yüreğimizi dağlıyor. Ateş düştüğü yeri yakar ama düşen her bir vatan evladı, yürekteki acıyı daha da arttırıyor. Türkiye’nin önceliği, artan terör olaylarının önüne geçip, insanların yaşama hakkının güvence altına alınıp, demokrasinin güçlendirilmesi olması gerekirken, ne yazık ki gelecek adına kaygı veren gelişmeler yaşanıyor. “ denildi.
 
Anayasa’da; ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ ifadesinin yer almasına karşın, bugün darbe dönemlerini dahi aratmayacak uygulama ve olayların yaşandığı belirtilen Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Demokratik toplumlarda olmazsa olmaz olan ‘özgür basın’ kavramının, artık kağıt üzerinde kaldığını üzülerek görüyoruz. Özellikle muhalif olan, aykırı ses çıkaran basın kuruluşlarına yönelik operasyonların ardı arkası kesilmiyor. Son olarak, Kanaltürk, Bugün Gazetesi ile birlikte Bugün TV gibi muhalif gazete ve televizyonları bünyesinde barındıran Koza İpek Medya’ya yönelik operasyon, kaygılarımızı artırmaktadır. Söz konusu baskının, ‘teröre finansman’ suçlamasıyla gerçekleştirilmesi daha da vahim bir durumdur. Unutulmamalıdır ki, basın; iktidarın faaliyetlerinden toplumu haberdar ettiği gibi yine iktidarı denetleme ve eleştirme işlevini de yerine getirmek zorundadır. Eleştiri sınırları içerisinde kalmak kaydıyla yapılan her haberin dikkatle üzerinde durulması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak, bu eleştirileri iktidarın; bir saldırı ya da başkaldırı olarak yorumlayıp, muhalif basını susturmaya yönelik bir tutum ve davranış içine girilmesi, bu ülkeye ve Türkiye demokrasisine vurulacak en büyük darbedir. Bizler, basın özgürlüğünün demokrasinin olmazsa olmazı olarak görüyor ve bu konuda Koza İpek Medya Grubu’na yönelik operasyonlarını kınıyoruz.”


Bu haber 600 defa okundu.