The End... | " /> iyibilgi özel" /> The End... | "/> iyibilgi özel"/>

En Sıcak Konular

NATO: The End...

27 Kasım 2015 11:06 tsi
NATO: The End... Müttefikleri Türkiye yerine bizzat 'öteki' ile işbirliğini tercih ederse, o ittifakın bir anlamı kalır mı? iyibilgi özel

"Almanya, terör örgütü DAEŞ ile mücadele için Suriye'ye Tornado keşif uçaklarının yanı sıra, deniz kuvvetlerine ait bir fırkateyn ve bir yakıt ikmal uçağı gönderecek. Almanya'nın Paris'teki terör saldırılarının ardından DAEŞ'le mücadeleyi yoğunlaştıran Fransa'ya destek için aldığı, Suriye'ye Tornado uçakları, fırkateyn ve diğer savunma unsurlarını gönderme kararının federal meclisten (Bundestag) onay alması gerekiyor."

Yukarıdaki gelişme, Türkiye ile Rusya arasında krizin hala sıcaklığını koruduğu, savaş senaryolarının henüz manşetlerden inmediği bir zamanda gerçekleşiyor. İki gün önce Almanya Başbakanı Merkel ile görüşen Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, "Almanya'nın hem Irak'ta hem Suriye'de DAEŞ'le mücadelede daha etkin rol oynamasını diliyorum" demişti. O görüşmenin meyveleri çok çabuk alınmışa benziyor. Peki iki NATO üyesinin DAEŞ konusunda hayata geçirebildiği bu hızlı karar alma mekanizması, NATO'yu bizzat ilgilendiren bir krizde neden işlemiyor? Soruyu açalım:

Türkiye gibi önemli bir NATO üyesinin Rusya ile karşı karşıya geldiği bir kriz sonrası, ne Berlin ne de Paris'ten NATO şemsiyesi altında müttefik oldukları Türkiye'yi haklı bulurken, Rusya'yı uyaran hiçbir açıklama gelmedi. Bunun yerine, Türkiye'nin toprak bütünlüğünü koruma hakkı vardır minvalinde yarım ağızla söylenmiş resmi açıklamalar aldı. Oysa söz konusu ittifakın bizzat kendisine karşı kurulduğu SSCB'nin varisi Rusya ile iki ülkenin kriz sonrasında kurduğu dialog daha sıcak ve "samimi". Sanki biz değil de onlar müttefik! Dün Rusya Devlet Başkanı ile görüşen Fransa Cumhurbaşkanı iki ülke arasında IŞİD'e karşı mücadelede ortaklık vurgusu yaparken, Türkiye ile yaşanan krize değinme ihtiyacı hissetmedi bile. İki liderin görüşme sonrası düzenlediği basın toplantısında, Hollande'nin vurgusu ağırlıklı olarak Rusya ile IŞİD'e karşı ortak mücadele üzerine oldu:

"Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Sina Yarımadası'nda Rus yolcu uçağına yapılan saldırıyla ilgili olarak Vladimir Putin'in, Paris'in desteğine güvenebileceğini söyledi. Hollande, "Fransız halkına ilettikleri taziyeler, sergiledikleri sempati ve dostlukları için Devlet Başkanı Putin'e ve Rusya halkına teşekkür ediyorum. Sayın Putin'e bir kez daha diyorum ki, Rus yolcu uçağına saldırıyla ilgili olarak Paris'in desteğine güvenebilirsiniz" dedi. Fransa'nın IŞİD'in yok edilmesi çalışmalarına daha etkili bir şekilde katılabilmesi için ellerinden geleni yaptıklarını belirten Hollande, teröre karşı mücadelede Rusya ve Fransa'nın birlikte hareket etmesi gerektiğini kaydetti. Rusya ve Fransa'nın IŞİD'e yönelik hava operasyonlarını koordine edeceğini vurgulayan Hollande, Suriye'de teröre karşı mücadele çerçevesinde bilgi değişimini artırma konusunda anlaştıklarını da sözlerine ekledi. IŞİD'in gelir kaynaklarının vurulması gerektiğini söyleyen Hollande, "Öncelikle petrol altyapısı vurulmalı. Bu onların temel gelir kaynağıdır" dedi. IŞİD'den petrolü alanların teröristlere kontrolsüz miktarda para verdiğini belirten Hollande, "Biz, bu TIR konvoylarını ve IŞİD'in temel gelir kaynağı olarak hizmet eden rafinerileri vuracağız" diye konuştu. Hollande, Rusya ile sadece teröristlere hava operasyonlarını düzenleme konusunda anlaştıklarını, vurulmaması gereken grupların belirlenmesi gerektiğini söyledi."

Uçak krizi sonrası Putin'in IŞİD'in petrol gelirleri konusunda bizzat Türkiye'yi suçladığını ve akabinde Suriye sınırında yardım tırlarının vurulduğunu hatırlarsak, Hollande'nin "TIR konvoylarını ve IŞİD'in temel gelir kaynağı olarak hizmet eden rafinerileri vuracağız" sözü ayrı bir önem kazanıyor. Bu durumda Fransa, Rusya'nın Ankara'ya karşı yönelttiği suçlamaları ciddiye alıyor mu sorusu ister istemez akla geliyor.

Peki aynı ketum tutum sadece Fransa ve Almanya'ya mı hakim? Kuzey Atlantik ittifakının direği ABD'nin ketumluğu göze çarpmıyor mu? Hele ki, 6 Ekim'de Rusya'nın Türk hava sahasını ihlal ettiği haberi gündeme düştüğünde Washington'dan gelen açıklamalar hatırlandığında? O günlerde ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin 'Türkiye Rus uçağını vurabilirdi' demiş, ABD Dışişleri Bakanlığı Bakanlık Sözcüsü Mark Toner ise olayı "Türk hava sahasına saldırı" şeklinde nitelendirmişti. Kerry'nin dediği oldu. Peki neden kimse o yakadan "biz demiştik", demiyor.

Daha da önemli bir soru: NATO'nun iki üyesi böyle bir zamanda Rusya ile aktif işbirliğine girerken... NATO'nun sonuna gelindi, diyebilir miyiz?

Yoksa tam tersine, Rusya'yı kontrol altında tutmak için hazırlanmış olabilir mi bu "sahne"? İngilizcedeki "Keep your friends close, your enemies closer" yani "dostlarını yakın, düşmanlarını daha yakın tut" taktiği mi sahneleniyor? Düşük de olsa, bir ihtimal...

www.iyibilgi.com özel



Bu haber 22,563 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,683 µs