Diyanet'i Atatürk kurdu | " /> Diyanet'i Atatürk kurdu | "/>

En Sıcak Konular

Diyanet'i Atatürk kurdu

18 Şubat 2008 16:59 tsi
Diyanet'i Atatürk kurdu Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu, Atatürk’ü herkesin kendi bakış açısından yorumladığını ve kendi kavgasına çektiğini söyledi: Atatürk dine önem veren biriydi. Dine değil hurafelere karşıydı. Laiklik, din karşıtı bir inanç, ideoloji değil

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu, üniversitelerde türban serbestisine yönelik Anayasa değişikliği sürecinde yaşanan laik-antilaik ve Atatürkçülük tartışmalarına yönelik önemli değerlendirmelerde bulundu. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Bardakoğlu’nun hem siyasilere, hem topluma verdiği çok önemli mesajlar şöyle:

Atatürk mesaj verdi: Atatürk’ü herkes kendi bakış açısından yorumlamaya ve hatta kendi kavgasına, ön yargılarına çekmeye, onun üzerinden mücadele etmeye çalışıyor. Halbuki Atatürk, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kuran insandır. Dine önem veren bir şahıstır. İslam dininin bilgi temelinde gelişmesini önemsemiştir. Diyanet’i, Genelkurmay Başkanlığı ile aynı gün kurmuştur. Topluma bir mesaj vermiştir bununla.

Hurafelere karşıydı: Atatürk, Diyanet işleri Başkanlığı’nı kurar kurmaz, Hazreti Peygamberin ve Kuran’ın doğru anlaşılması için emir vermiş, iki kitap yayınlanmıştır. Birincisi, Kuran tesfiri, diğeri ’Tecridi Sahiyi Buhari’. Bu kitaplar ile Kuran’ın ve Hz. Peygamber’in hadislerinin doğru anlaşılmasını istemiş. Çünkü Atatürk dine değil, hurafelere karşıydı.

Laiklik din karşıtlığı değil: Laiklik, din karşıtı bir inanç, ideoloji değildir. Aksine din özgürlüğünü güvence altına alan, farklı inanışların barış, hoşgörü içerisinde birarada yaşamasına imkan sağlayan bir ilke, bir yöntem, bir mutabakattır. Laiklikle, dinin doğru bilgisini, din özgürlüğünü birarada, aheng içinde tutabilmeliyiz. Bütün bunlar toplumda dini düşüncenin, dini düşünce düzeyinin gelişmesiyle ve insanların birbirini anlamaya çalışmasıyla, özgürlüklerin gelişmesiyle giderek çözülecek, rahatlayacak konulardır.

Feda etmeyelim: Din sadece belli kesimin, belli bir kurumun değil, hepimizin ortak bağıdır ve görevidir. Dinimizi doğru öğrenmeli, doğru tanımlamalı ve çağdaş dünyanın ürettiği değerlerle buluşmalı, laikliği, demokrasiyi, insan haklarını birarada, birini diğerine feda etmeksizin götürmeliyiz. Bu Atatürkçülüğün de bir gereğidir ve Atatürk’ü doğru anlamamızla ilgili bir husustur.

Din ortak bağ: Bilimsel düşünce geliştikçe, dini düşüncenin farklı boyutlarını kavrama imkanımız olur. Dini anlamada tek bir çizgiye saplanmak, ısrar etmek yerine, dini bilginin gelişmesi, dinin yorumlanmasında çok farklı imkanların olduğunu bize anlatır. Dini alanda bilimsel düşüncenin gelişmesi önemlidir. Din konusunda keyfi, günübirlik, temelsiz ve anlamsız yorumlar yapmasına, görüşler ileri sürmesine engel olur. Çünkü din insanların ortak bağıdır. Din sadece din görevlilerinin değil, toplumun her kesiminin, hayatı yaşayan, kavrayan, akli idraki olan her insanın ortak eğilimi, merakı, bağıdır. İnsan bu alanda doğru olanı yapmak ister. Bilgi rehberlik ederse, kendisine din adına telkin edenlerin ne kadar doğru ya da yanlış olduğunu fark etme imkanı bulur. Bizi de günübirlik insanlardan kurtarır.

Din bilgimiz eksik: Toplumumuzda dini bilgi yeterince güçlü değil. Din hakkında hiç kimse uzmanları dinlemeyi önemsemiyor. İnsanlar eline mikrofonu alıyor, kafasındaki düşünceye uygun olan şahısları arıyor.

Meşrulaştırılıyor: İnsanlar dışarıdan gelen telkinleri, içindeki din duygusuyla birleştirerek, dini geçerlilik kazandırma yoluna gidiyorlar. İnsanlar, topluluklar, kendi hayat tarzlarını, tercihlerini zamanla dini alanda da meşrulaştırırlar. Her hayat tarzı, kendi inanç sistemini oluşturur zamanla. Bireyler için de, toplumlar için de bu geçerlidir. Kimse doğru bilgiyi öğrenme ihtiyacı hissetmiyor, kendi önyargısına uygun bir dini değer peşinde koşuyor. Bu ortam çok kışkırtıcı.

Herkes için istenilebilir:r kesimin, her bireyin modenleşmeden, şehirleşmeden, barıştan, hoşgörüden, birbirini anlamaktan söz ederken, çok daha kapsamlı düşünmesi şarttır. İstediği şeyin, kendisi için değil, herkes için istenilebilir olduğunu algılaması ve bilmesi gerekir. “Kendisi için istediğini, öteki için istemediği sürece, gerçekten olgun bir mumin olamaz” diyor Hz. Peygamber. Bu medeniyettir. İnsanların birbirini anlaması, sevmesi, diğerlerini “hayatın zenginliği”, hayatın tabii bir akışı olarak görmesi ve böyle bir varlık olarak anlam kazanmasıdır önemli olan, doğru olan.

Vatan



Bu haber 5,506 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,106 µs