En Sıcak Konular

MHP ve yeni ülkücüler...

8 Mayıs 2008 17:22 tsi
MHP ve yeni ülkücüler... Benim gençliğimde MHP demek bela demekti. Devlet destekli bir ölüm çetesi gibi çalışıyorlardı. Bahçelievler Katliamı gibi korkunç saldırılar düzenliyorlardı. 12 Eylül’de, onları kullanan devlet tarafından hapislere atıldılar. İşkenceler gördüler. Ve

Ahmet Altan / Taraf

Benim gençliğimde MHP demek bela demekti.
Devlet destekli bir ölüm çetesi gibi çalışıyorlardı.
Bahçelievler Katliamı gibi korkunç saldırılar düzenliyorlardı.
12 Eylül’de, onları kullanan devlet tarafından hapislere atıldılar.
İşkenceler gördüler.
Ve, başlarına ne geldiğini uzun zaman anlayamadılar.
Daha sonra Abdullah Çatlı gibileri Susurluk çetelerine kaydı, bir kısmı mafyaya yazıldı, çek senet işlerine girdi.
Muhsin Yazıcıoğlu gibi liderleri ise siyaseti seçti.
Parti başkanlığına Devlet Bahçeli’nin gelmesinin ardından MHP ağır ağır ama kararlı bir biçimde pozisyon değiştirmeye koyuldu.
Şiddetten uzaklaştılar.
Eski “imajlarıyla” aralarına bir mesafe yerleştirdiler.
Bahçeli’nin önderliğinde yeni bir çizgiye oturdular.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve türban yasasında “kilit parti” olmayı başardılar.
CHP’nin “devlet milliyetçiliğine” karşı “halk milliyetçiliği” diyebileceğimiz, özellikle lümpen kesimde yaygın bir tutuculuğun, Batı düşmanlığının, ırkçı övgülerin ve yüceltmelerin siyasetteki tek temsilcisi olmaya yönelik bir anlayış belirlediler.
301. madde gibi konularda kesinlikle yasakçı ve baskıcı tutumu benimsediler.
Ama bunları hep legalitenin içinde yaptılar.
Değişmekte olan bir toplumda değişime karşı olanların da bir partisi olacaktı ve MHP o parti olmak için akıllıca adımlar attı.
Eskiden “derin devletin” şiddet deposu olarak kullandığı MHP’nin bu alandan çekilmesi “sektörde” bir eleman eksikliği yarattı.
Şimdi o elemanların Yazıcıoğlu’nun liderliğini yaptığı Büyük Birlik Partisi’nin gençlik örgütü Alperenler’in kadrolarından devşirilmeye çalışıldığı görülüyor.
Hrant Dink cinayetinin Trabzonlu kahramanlarının bu şehirdeki Alperenler örgütü ile kuvvetli bağları olduğu ortaya çıktı.
Önceleri bu bağın altı yeterince güçlü çizilmedi.
Kimse bir partiyi tek bir olayla suçlamak istemedi.
Arkasından Sakarya’daki olaylar patladı.
Ve gene Alperenler çıktı karşımıza.
Politika Servisi’mizin Şefi İnci Hekimoğlu Sakarya’ya gitti ve Türkiye’nin “bela fayı” gibi gözüken bu bölgede hep aynı örgütün adını duydu.
Veli Küçük’ün orada görevli olduğu dönemlerinden beri bir ürküntü yaratan ilde şimdi belli ki yeni çatışmalar yaratılmaya uğraşılıyor.
Türk Kürt düşmanlığı kışkırtılıyor.
Bin kişinin katıldığı saldırılar düzenleniyor.
Ve hep Yazıcıoğlu’nun gençleriyle karşılaşıyoruz.
Bu durum, Türkiye gibi kendi “derin devletinin” düşmanlığına maruz kalmış, kırılgan bir ülkede fazlasıyla kuşku uyandıracak bir tesadüf.
Eğer Yazıcıoğlu, “derin devletin” yeni ülkücülerinin lideri rolünden memnun değilse bu “tesadüfün” önünü aynen Devlet Bahçeli gibi kesin tavırlarla kesmeli.
Yok, bu rolden memnunsa, gençliğinde “derin devletle” yaşanan işbirliğinin ortaya çıkardığı sonuçları bir daha düşünmeli.
O sonuçlar kimse için hayırlı olmadı.
Şunu da hiç unutmamalı, bu ülkeye “derin devletin” yaptığı kötülüğü hiçbir düşman yapmadı.
Binlerce Türk genci bu ülkenin sokaklarında “derin devletin” kışkırtmaları sonucunda öldürüldü.
Kendi insanına, kendi ülkesine böylesine düşman bir yapıyla koyun koyuna olmak, Türk’ün ya da Türkiye’nin dostu olmak anlamına gelmiyor.
“Derin devlet”, hiç bitmeyen bir kinle bu ülkeyi kana ve ölüme batırmak istiyor.
Yıllardır aynı oyunları oynuyor, bombalar patlatıyor, sağcı solcu demeden insanları öldürtüyor.
Çete işlerine giriyor.
Yazıcıoğlu ve onun gençleri, gerçekten bunun bir parçası olmak istiyorlar mı?
Umarım istemiyorlardır.
Ama Türkiye’yi patlatacak “el bombalarından” biri gibi kullanılmak istenen Sakarya’da “Yazıcıoğlu ve Alperenler” lafları fazla dolaşıyor ortalıkta.
Sakarya’da yeni bir belanın tohumları atılıyor.
Devletin de medyanın da bu şehre ve bölgeye çok dikkat etmesi gerekiyor.
Oraya giden ve bugün haberini manşetimizde okuduğunuz Hekimoğlu’nun anlattıkları çok iç açıcı değil.
Şehir, çatışmalarla sarsılacak bir “fay” hattının üstünde yaşıyor.
Şehirdekilerin çoğu yaşananlardan ve yaşanacaklardan tedirgin.
Devlet Bahçeli izlediği politikalarla “milliyetçilikle” katilliği birbirinden ayırdı.
Yazıcıoğlu, cinayetle milliyetçiliği yeniden “eşanlamlı” kılmanın, ülkeye de, milliyetçiliğe de ihanet olacağını kavrar umarım.


Bu haber 1,147 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,974 µs