27 Mayısçılar pişman! | " /> 27 Mayısçılar pişman! | "/>

En Sıcak Konular

27 Mayısçılar pişman!

28 Haziran 2008 23:07 tsi
27 Mayısçılar pişman! Yakın tarihin en tartışmalı konularından biri 27 Mayıs askeri darbesidir. Ve artık bu tartışmaya askerler de doğrudan katılmaya başladı. 27 Mayısçı Sami Küçük: Askeri müdahaleler yapan için de, ülke için de iyi değil". Ruşen Çakır'ın yazı dizisi devam e

 arbeci askerlerden Sami Küçük’ün anıları bu döneme ilişkin hayli ilginç bilgiler veriyor.

Benim gibi 1970’li yılların sonunda sol siyasi harekete ilgi duyan gençler için 27 Mayıs 1960 askeri darbesi “ilerici”, 12 Mart 1971 müdahalesiyse “gerici”ydi. 12 Eylül 1980 darbesiyle neredeyse hepimiz askeri cezaevlerine doldurulduğumuz için, askerin siyasete herhangi müdahalesinin hiçbir şekilde iyi olamayacağı görüşüne meylettik. Daha sonra solun “liberalleşmesi” ile birlikte bu görüş iyice egemen oldu.

Ne var ki, kardeşime Cemal Gürsel sevgisi nedeniyle “Gürsel” adını koymuş olan babamı bu konuda bir türlü ikna edemedim. Kendisi Demokrat Parti iktidarı döneminde CHP’nin Hopa ilçe başkanlığı yapmış ve çok baskı görmüş. Mesela ilçe kaymakamı ve diğer mülki amirler, düzenli olarak babamın işyerini basıp sudan gerekçelerle kendisine ceza keserlermiş. CHP yanlısı birkaç yerel gazetenin sorumlu yazıişleri müdürü olduğu için kendisine çok sayıda dava açılmış. Hâlâ “Eğer asker olaya el koymasaydı büyük ihtimalle beni hapse atacaklardı” diyor.

Bu kişisel girişin ardından 27 Mayısçılardan kurmay albay Sami Küçük’ün “Rumeli’den 27 Mayıs’a, İhtilalin Kaderini Belirleyen Köşk Harekatı” başlıklı anı kitabına geçebiliriz. Açıkçası bir dönem 27 Mayıs’la o kadar ilgili olmama rağmen Küçük’ün adını duyduğumu pek hatırlamıyorum. Bu nedenle anılarını daha bir merakla okudum ve epey şey öğrendim.

Küçük, çok çileli bir çocukluk ve ilk gençlik geçirmiş. Askeri okula girerek hayata tutunmuş. Önündeki tek seçeneğin başarılı olmak olduğunu kavrayıp önce iyi bir öğrenci, ardından “iyi bir subay” olmuş. Fakat onun niçin, kendi deyimiyle “ihtilalci” olduğunu anılarından tam olarak çıkarabilmek mümkün değil. DP’nin demokrasi dışı uygulamalarından şikayet ediyor ancak bunların darbe dışında yöntemlerle halli konusunda hiç kafa yorup yormadıklarını veya bazı girişimleri olup olmadığını öğrenemiyoruz. Anlaşılan ilk ve tek yol olarak “ihtilal” i düşünmüşler.

Hiyerarşi altüst

27 Mayıs’ın askeri hiyerarşi içinde yapılmadığını zaten biliyordum (bu yüzden sonraki müdahalelerin hepsinde ilk olarak emir-komuta zincirine uyum arandı), ancak darbecilerin general bulmakta -ki buldukları Cemal Gürsel de gelişmeleri bir nevi sürgünde izlemiş- bu kadar zorlanmaları ve darbeye dahil olmayan onca üst rütbeli subayın olup bitene hiçbir şekilde müdahale etmemesi ya da edememesi şaşırtıcı. Bir diğer garip husus da, Milli Birlik Komitesi (MBK) adını alan darbeci subaylar topluluğun ordudan ayrılıp ülkeyi bir süre yönetebilmeleri; daha sonra da “tabii senatör” olmaları. Yeni TSK yapısının da genellikle yaşça kendilerinden küçük bu kişilere tabi olması.

Küçük’ün anıları bize MBK içindeki çekişme ve çatışmalar hakkında epey ilginç bilgiler veriyor. Darbeci gruba katılmadan önce “ilk fırsatta demokrasiye geçme” şartını dayattığını söyleyen Küçük, askeri rejimi bir tür kalıcılaştırmak isteyen isimlere hayli tepkili. Hiç sevmediği isimlerin başındaysa Alparslan Türkeş geliyor. Eğer Küçük’ün anlattıkları doğruysa Türkeş’in ne darbede fazla bir etkisi olmuş, ne de ekibin geri kalanı tarafından fazla sevilmiş.

Anıları basıma hazırlayan gazeteci Haşim Akman, Sami Küçük’le yaptığı bir söyleşiyi kitabın sonuna koymuş. Oradan Küçük’ün 12 Mart ve 12 Eylül müdahalelerine karşı olduğunu; buna karşılık 28 Şubat sürecini desteklediğini anlıyoruz. AKP iktidarından da tedirgin olan Küçük bununla birlikte 27 Nisan “e-muhtırası” nı da yadırgamış. Şöyle diyor: “Bunun konuşulacağı yer MGK’dır. Halkın önünde, mitinglerde, internet ya da televizyon başında değil. Yapılacak en sağlam iş, devletin sorunlarını kapalı kapılar ardında konuşmaktır. Bunu teşvik etmek lazım. Askeri müdahaleler yapan için de, ülke için de iyi değil.”

Başbakan Erdoğan ile Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Başbuğ’un önceki günkü görüşmesi herhalde Sami Küçük’ü epey memnun etmiştir.
 
Vatan/Ruşen Çakır



Bu haber 3,847 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,277 µs