Ekrem Dumanlı
0 0 0000
Suçüstü yakalanmanın dayanılmaz ağırlığı
Aylardır konuşuluyordu ve deniyordu ki: Mayıstan itibaren Türkiye karışacak. Bunu ima eden yazılar da kaleme alındı.
Herkes biliyordu karışıklık çıkacağını. Dedikodular had safhaya ulaşmış, komplo teorileri müstakbel seçim ve Çankaya hesapları üzerine senarize edilmişti. Nihayet beklenen oldu ve Danıştay saldırısıyla Türkiye yeni bir kâbusun ortasında buldu kendini.Kanlı Danıştay baskını bir dönüm noktasıdır. Allah bu millete acıdı da cani tam kaçacakken yakayı ele verdi. Katili yakalayan görevliye -her kimse bu şanslı adam- çok ama çok şey borçlu bu millet. Düşünün; katil yakalanmasaydı, bugün Türkiye neleri konuşuyor olacaktı? Katil ele geçirildiği halde ilk tepkiler ortada. Birkaç saat içinde ülke laik-anti laik kaosunun içine atılıverdi. Koca koca adamlar, mikrofon bulmanın istiğrakıyla ne ağır ithamlarda bulundu. Ne hak kaldı ortada ne de hukuk. Kısa sürede öyle bir hava oluşturuldu ki, Eli silahlı katiller cumhuriyet rejimini yıkmak için taarruza geçti. sonucuna vardı herkes. Zaten eylemin asıl amacı da buydu.
Zamanın manşeti unutulmaz: Deştikçe çete çıkıyor (20 Mayıs). Gerçekten de öyle oldu, öyle oluyor. Karşımızda bir çete var; tıpkı son bir yılda ortaya çıkan diğer çeteler gibi. İçinde emekli askerler var, mafya üyeleri var, kirli işlerden elde edilen güç var. Çete faaliyetinin maskesi ulusalcılık. Dikkat edin, bütün çeteler AB karşıtı, Kıbrıs bağlantılı, hükümet aleyhtarı, çek-senet tahsilâtçısı, Kızılelma şemsiyeli...
Kızılelma örgütlenmesine bir daha bakmak gerekiyor. Fikir babası Türkiyenin en tutucu ceridesinin başmuharriri, Çankaya tepesinde belli periyotlarla tavaf yapıyor adeta. 40 yıldır aleyhinde yazdığı bir siyasi lideri mitleştiren de o. Sağ-sol ittifakının başına davet eden de o. Danıştay basıldığında kıyameti koparıp zinde güçleri çağırmasından, katil ve çetesi ortaya çıktıkça suspus olmasından anlamak lazım derin planlarını.
Geriye doğru gidelim, son 6 ayda ortaya çıkan çeteleri bir kere daha mercek altına alalım; görülecektir ki bu ülkede çeteler kendilerine ideolojik ittifaklar bulmuştur. Ne var ki adeta tesadüfen ele geçirilen Sauna çetesi de, Bursa çetesi de, Şemdinli çetesi de yeterince araştırılmamış, olaylar bir zaman sonra asli mecrasından saptırılmıştır. Bu çetelerin ucu önemli güç odaklarına dayanıyor; ancak yeterince üzerlerine gidilmediği için, değil caydırıcı olmak, bir çeşit cesaret buluyorlar. Şimdi kamuoyu merak ediyor; acaba Danıştay baskınında suçüstü yakalanan derin çetenin üzerine ne kadar gidilecek? Sauna çetesi yeterince çözülemedi; hatta gücünü gayri nizami harpe bağlamış örgüt, sauna benzetmesiyle sulandırıldı. Bu çetenin bağlantıları üzerine cidden gidilebilseydi belki de Danıştay baskını hiç olmayacaktı. Hangi çeteyi deşsen içinden aynı tipler, aynı bağlantılar, aynı metotlar, aynı amaçlar çıkıyor. Böyle tesadüf olur mu? Acaba daha gün yüzüne çıkmamış kaç çete var ve bu çeteler ülkeyi karıştırmak için hangi planlar üzerinde çalışıyor?
Danıştaya düzenlenen hain saldırının soruşturması nereye kadar gider, bilinmez. Ancak şu kesin: Bundan sonra halk, laik-anti laik cepheleşmesine sebep olacak, rejim tehdit altında mesajı verecek her komployu, Danıştay saldırısı ile irtibatlandıracak. Ve bilecek ki bu ülkeyi karıştırmak için öfkeyle bilenen zümreler var. İlk icraatları bir fiyaskoyla sonuçlandı. Bundan sonra attıkları her adım kirli ve derin ilişkileri akla getirecek. Burada olan, daha mesele aydınlanmadan çarçabuk açıklama yapan, bir cinayetten siyasi ve ideolojik menfaat güdenlere oldu. Makamlarını da, kıdemlerini de, tecrübelerini de riske atmış oldular.
Cuntacıların işi artık çok zor; umarım bu zorluğu etkili ve yetkili çevreler de anlamıştır. Çünkü bugünlerde yaşananlar ile dünkü olaylara laubali bakanlar arasında sebep-sonuç ilişkisi var. Madem ortada bir cürmü meşhud var, o halde cürmün üstüne ucu nereye dokunursa dokunsun gitmek gerekiyor. Yoksa onlar gelecek demokrasinin üstüne...
Bu yazı 910 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
24 Eylül 2012
Ne gereği vardı?
-
11 Haziran 2012
Cuntalarla nasıl mücadele edilecek?
-
30 Nisan 2012
Şiddet!
-
16 Nisan 2012
'28 Şubat'çılardan panik atak hamleleri
-
10 Nisan 2012
Çin'den bakınca Türkiye'nin gücü
-
9 Nisan 2012
Darbede tanıdığım dört subay
-
2 Nisan 2012
Suriye İran... İşte çetin imtihan!
-
26 Mart 2012
Terlik
-
13 Şubat 2012
Aman dikkat!
-
6 Şubat 2012
Bu yüzden mi susuyorsunuz?
-
23 Ocak 2012
Hem Hrantçı hem Ergenekoncu olunabilir mi?
-
16 Ocak 2012
Kaç kafatası bir manşet eder?
-
9 Ocak 2012
Hesap vermek
-
26 Aralık 2011
Çanlar Avrupa için çalarken
-
19 Aralık 2011
Militan
-
12 Aralık 2011
Maazallah!
-
5 Aralık 2011
Global Ergenekon
-
28 Kasım 2011
Dersim'den alnımızın akıyla çıkmak
-
23 Kasım 2011
İngiltere'yi yeniden keşfetmek
-
21 Kasım 2011
Dersim'in şifreleri
Yorumlar
+ Yorum Ekle