Başlıktaki 'açılım'ı okur okumaz ilk önce Kürt açılımı diye söylenen daha sonra ismine demokratik açılım denen süreci kastettiğimi sanabilirsiniz. Bu yazı o açılımla ilgili değil.
Siyasette açılım kelimesini moda haline getiren bir başka süreci hatırlatmak istiyorum. Son seçimlerde CHP'liler muhafazakâr insanların yoğun yaşadığı yerleşim merkezlerine giderek boy boy fotoğraflar çektirmişti. Hiç de alışık olmadığımız bir manzarayla karşı karşıyaydık. Bu duruma 'çarşaf açılımı' adı verilmişti. Çünkü çarşaflı vatandaşlarımıza CHP rozetleri takılıyor, onların parti üyesi yapılması coşkulu törenlerle kutlanıyordu. Bizzat Deniz Baykal, bu karenin içinde yer almış, bütünleştirici konuşmalar yapmıştı.
Çarşaf açılımının seçime ramak kala ortaya atılması kimilerine göre oy avcılığı olarak görülmüştü. Ancak CHP'nin gayretlerine daha baştan karşı çıkmak meseleye önyargıyla yaklaşmak anlamına geliyordu. En azından bir şans tanımak gerekiyordu CHP'ye. O şansı nasıl kullandığını görmek için süreye ihtiyaç vardı. Çarşaf açılımı sırasında verilen fotoğraf önemliydi çünkü. Dönemin İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, yanında partinin belediye başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte çarşaf açılımının öncüleriydi. Kamera karşısına geçiyorlar, hem çarşaflı hanımefendilerle hem de sakallı beyefendilerle (daha açıkçası dindar olduğu bilinen kitlelerle) poz veriyorlardı.
O kadar ki kariyerinde 'İkna odaları' ile anılan ve laikçi dayatmanın sembol ismi Nur Serter bile çarşaflı kadınlarla birlikte anılmaktan rahatsız olmuyordu. Hatta Gürsel Tekin çok ilginç bir olayı nakletmiş, biz de gazetede bu bilgiyi sizlerle paylaşmıştık. Olay şöyleydi: Bir şehit ailesi ziyaret ediliyor. Oradaki hanımefendinin çarşaflı, iki kızının da türbanlı olduğu görülüyor. Belli ki dindar bir eve misafir olmuşlar. Evin salonuna girildiğinde kocaman bir Atatürk portresine rastlanınca Tekin, Nur Serter'e 'Bu ülkenin insanlarını kategorize edip düşman yaratmanın anlamı yok.' der ve Serter'e 'Peki bunu nereye koyacağız?' diye sorar. O da ona hak verir.
Hatırlanacağı üzere o günkü açılım çalışmalarına bazı CHP'liler şiddetle karşı çıkmıştı. Bu sütunda o açılımı nasıl desteklediğimizi de hatırlayacaksınız. Hatta Zaman bu açılımı 'zihniyet devrimi' olarak isimlendirerek manşetlerine taşımış, birinci sayfadan defalarca desteklemişti. Bazı eski tüfek solcular bizi 'Neo CHP'liler' diye yaftalamıştı. Sebep? Bu açılıma destek vermek! Biz gazetecilerin kim doğru yaparsa onu destekleme ilkemiz yok muydu? Önemli olan hangi partinin yaptığı değil; yapılan işin insan haklarına ve demokrasiye verdiği destek değil miydi? Bazıları buna aldırmadı bile. Onlar zannediyordu ki hep CHP doğru bir iş de yapsa karşı çıkılacak. Oysa o günlerde Kocaeli Büyükşehir belediye başkan adayı her mahalleye Kur'an kursu kuracaklarını vaat ediyordu. Bazı illerde başörtüsü dağıtılıyordu...
Seçimler çoktan geride kaldı. CHP çarşaf açılımını ne yazık ki çoktan unuttu. Belki bir sonraki seçimde tekrar hatırlayacak. Oysa bu tip meseleler seçimden seçime yapılmamalı ki inandırıcı olabilsin. CHP halkın tamamını kucaklamalı ki siyasete kuşatıcılık gelebilsin. Bu arada CHP Alevileri de küstürdü. Alevilerden ve Kürtlerden büyük oy alan Kılıçdaroğlu, Dersim tartışmaları sırasında kendisine duyulan sempati ve güveni altüst etti. Sanırım bu saatten sonra Kemal Bey'in CHP liderliği gündemden tamamen düştü.
Maalesef CHP açılıma devam edemedi. Ne Kılıçdaroğlu varoşlarda insanımızla kucaklaşıyor, ne Gürsel Tekin. Baykal'ın Şeyh Edebali'den alıntı yapan levhası partinin yeni genel merkez binasında kayboldu gitti. Açılım sırasında parti genel merkezinde mescit açılacağı bile söylenmişti. Açıldı da kamuoyunun haberi mi olmadı? Her neyse... Keşke CHP inanca saygılı laiklik kavramına yeniden dönse, Alevileri, Kürtleri, muhafazakârları bağrına bassa ve Türkiye'nin partisi olabilse.
Bakın ne güzel oldu; İsviçre'deki minare yasağına karşı çıkan CHP bu uygulamayı 'Din ve vicdan özgürlüğünün ve insan haklarının ağır biçimde ihlali' sayarak açıklama yaptı. Aynı titizliği ülke içinde gösterip açılıma devam etseler fena mı olur?
zaman
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle