En Sıcak Konular

Ece Temelkuran


Ece Temelkuran
0 0 0000

Bush evine dönecek!



Kifayetsiz muhteris imparator, "bölücü terörist başı" George Bush evine dönsün diye, yüzde 70'i savaşı istemeyen Amerikan halkı için ABD askerleri insanları ve insanlığı öldürmeye devam etmesin diye bir kampanya sürüyor. Küresel bir kampanya bu. Türkiye ayağı için de 17 Mart'ta İstanbul'da bir miting yapılacak. Ne kadar kalabalık olunursa o kadar iyi. Her zamanki gibi...
Bu nedenle dün Bush'un konuşmaktan korktuğu tek lider Cindy Sheenhan ile Ankara'da, Mülkiye'de bir konuşma yaptık. Cindy, oğlu Casey'i Irak'ta kaybetti. O günden beri de Bush'un peşinde. Savaş karşıtı hareketin sadece ABD'de değil, bütün dünyada simgesi haline geldi. O yüzden Mülkiye'de "Hoş geldin anne!" diye karşılandı. Tıpkı savaşa gitmek istemeyen bütün çocuklar gibi Mülkiye'dekiler de ona "anne" diyordu. Konuşma heyecanlıydı, kalabalıktı, güzeldi. Ama benim anlatacağım o değil.

Sosyalizm ve burçlar
Cindy ile sabah İstanbul'dan yola çıktık. Sabahın körü, birbirimizi tanımıyoruz. Onun omzu ağrıyor, deli gibi. Koşturmaktan yorgun üstelik, benim gibi. Sohbet edecek pek halimiz yoktu yani. Ve fakat bir kez konuşmaya başlayınca...
Sosyalizmden burçlara, Chavez'den Nasrallah'a, gerilim kaynaklı sırt ağrıları için yapılacak fizyoterapi hareketlerine, savaş karşıtı hareket içinde olup bitenlerden Irak'a kadar her şeyi konuştuk. Irak'a gelince durup sordu:
"Irak'a gittin mi?"
"Sadece Kuzey Irak'a".
"Ben gidemedim. Oysa oğlumun öldürüldüğü yeri görmek istiyorum".
Dünyanın her yerine gidip bir tek oğluna mezar olmuş toprağa gidemeyen bir anne olduğunu düşünerek yüzüne baktım Cindy'nin. İşte o zaman yapmakta ve yapacak olduğumuz her şeyi bir kenara bırakarak düşündüm:
Yas nedir? Nasıl tutulmalı yas?

Yasın anneleri
Çok anne gördüm yas tutan. Sivas'ta iki kızı birden yakılmış anneyi, ölüm oruçlarında kızlarını ve oğullarını kaybedenleri, dağa çıkan çocuğunu kaybedeni, dağa savaşmaya gönderilen asker oğlunu kaybedeni, açlıktan ölen çocuk annesi bile gördüm. Hindistan'dan Arjantin'e, Edirne'den Ardahan'a kadar bilirim çocuğunu kaybetmiş anneler neye benzer. Biliyorum, hiçbir şeye benzemezler...
İnsan acısını, bütün kayıplarının acısını Cindy gibi kalbinin en nadide kutusuna kaldırıp yürümeye devam etmeli. Bir daha aynı kayıp olmasın, dünya yüzünde o acıya benzer başka bir acı daha yaşanmasın diye yürümeli, konuşmalı, bağırmalı, şarkı söylemeli hatta. Durmamalı hiç. Durunca çünkü acı insanın içini bulandırıyor. Durunca dünya kararıyor, insan elden ayaktan düşüyor. Durunca yeniliyorsun, acı ve o acıya neden olan haksızlık da sessizce unutulmaya başlanıyor.
Daha da beteri yeni acılar ekleniyor direnmeyince. Düşünsene, ölü çocukların hepsinin hesabı sorulabilseydi şimdi bu kadar daha çocuk ölür müydü onca çocuk üzerine? Bu toprakta ve yeryüzünde bu kadar tabut olur muydu? Her anne Cindy gibi muktedire soru sorabilse, durmadan hesap sorabilse... Acısıyla yıkılıp kalmadan, ayağa kalkıp bağırmaya başlayarak yaşasaydı herkes böyle mi olur du şimdi?

Hrant ve işlerimiz
Bütün bunları düşünürken fark ettim ki Hrant'ın kırkı olmuş. Bu akşam 20.30'da Yeni Melek Gösteri Merkezi'nde Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu'nun Agos gazetesiyle birlikte düzenlediği bir anma töreni var. Belli ki sızım sızım şarkılar söylenecek. Yasın bulanıklığı gidecek, kaybın hesabını soracağımız günler başlayacak. Bu topraklar ölümde tecrübelidir, kırk günlük bir süre biçmişse yıkılıp kalmaya bir bildiği vardır. İnsana kaybı kabullenip bu kayıp için ne yapacağına karar vermesi için kırk gün verilmişse bu demektir ki artık ayağa kalkıp, silkinip yürümeye devam etme zamanıdır.
Karamsarlık, kötümserlikle kaybedilecek zaman yok. Çok işler yapacağız. Çünkü yapacak çok şeyimiz var biz çalışkan çocuklarıyız memleketin.

milliyet



Bu yazı 829 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 20 Ocak 2008 Facebook'un ardındaki gerçek
    • 18 Ocak 2008 Kan bayrağı, bayrak kanı
    • 6 Ocak 2008 Koyu yeşil dua
    • 18 Kasım 2007 Çağrılmayan dil
    • 26 Ekim 2007 Bedelsiz söz
    • 16 Mart 2007 Rocky dönüyor! Bush da!
    • 11 Mart 2007 Paris Hilton İsyanı
    • 28 Şubat 2007 Bush evine dönecek!
    • 15 Eylül 2006 ABD'nin meselesi dünyayı gerdi!
    • 13 Eylül 2006 Biz de tuzağa düşmeyeceğiz!
    • 10 Eylül 2006 Erkekler özür dilemez!
    • 6 Eylül 2006 Başbakan'ın bittiği andır!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    12,223 µs