En Sıcak Konular

Gülay Göktürk


Gülay Göktürk
0 0 0000

“DTP ile asla!”



Başbakan Erdoğan'ın, DTP ile koalisyon ihtimali konusunda Ertuğrul Özkök'e söylediklerinin, başta CHP olmak üzere "ulusalcı" çevreleri epey telaşlandırdığı görülüyor.

Biliyorsunuz, Erdoğan o röportajda DTP'nin, Bulgaristan'da Türkler'in kurduğu "Hak ve Özgürlükler Partisi" gibi bir parti olması halinde koalisyon için prensipte bir sorun görmediğini söylüyor, "şartlar gerektirirse neden olmasın" demeye getiriyordu.

Erdoğan'ın bu cevabı, seçimlerden sonra AK Parti'yi parlamentoda yalnız bırakma ve hatta mümkünse onu dışta bırakan bir koalisyon oluşturma planı yapanları fena halde ürkütmüş olacak ki, o günden bu yana DTP'nin Bulgaristan'daki Hak ve Özgürlükler Partisi'ne neden hiç benzemediğini ve de asla benzeyemeyeceğini ispatlamaya girişen telaşlı yazılar okuyoruz. Olaydan en fazla rahatsız olanların başında gelen Baykal kuşkusuz. Baykal, "büyük bir talihsizlik" olarak nitelendirdiği bu açıklama üzerine öyle şeyler söyledi ki, sanırsınız ki, DTP mevcut anayasaya göre, mevcut siyasi partiler yasasına uygun bir şekilde faaliyet gösteren legal bir siyasi parti değil de, yasadışı bir örgüt...

* * *

DTP, Hak ve Özgürlükler Partisi'ne benzer mi, benzemez mi; teröre karşı açık tavır koyan bir parti haline gelir mi gelmez mi, bilinmez... Ayrıca seçimlerden sonra parlamentoda AK Parti - DTP koalisyonunu gündeme getirecek bir manzara oluşur mu, oluşmaz mı, o da bilinmez...

Beni bütün bunlardan daha çok ilgilendiren şey, DTP'ye karşı takınılan bu tutum... Eğer Demokratik Toplum Partisi böyle "koalisyon yapılması düşünülemeyecek" bir partiyse, meşruiyeti şaibeliyse, seçime girmesine neden izin veriyor savcılarımız? İzin veriyorsa da, o zaman birileri ne gerekçeyle kalkıp bu partiyle koalisyon fikrini vatana ihanetmiş gibi lanse edebiliyor? Bu tutumun, bu partiye oy verecek Kürtler üzerindeki etkilerini düşünün. Bir yandan, o insanlara "İşte sorunlarınızın siyaset platformunda temsili için partiniz var; teröre bel bağlayacağınıza, duyarlılıklarınızı onun kanalıyla aktarın" diyorsunuz; bir yandan da o partiye "rejim dışı" "gayrı meşru" bir parti muamelesi yapıyorsunuz.

Ne yapacağız peki, bu partiye mensup milletvekilleri seçilip parlamentoya geldikleri zaman onlara "Meclise sızmış ajanlar" gibi mi davranacağız? Böyle davranırsak, o parlamentoda huzur ve istikrar kalır mı?

* * *

Aslında bu mesele, DTP'yi aşan ve bizim siyasal rejimimizde çoktandır varolan temel bir sorun... Ak Parti'ye karşı da takınılan tutumda da gördük ki, Türkiye'de çeşitli siyasi akımlar değerlendirilirken, hukuk dışında bir başka meşruiyet ölçüsü oluşmuş durumda.

Hangi objektif kriterlere dayandığı belli olmayan bu ayrımcı tutuma göre, bazı partiler meşru, bazı partiler "daha da meşru"... Bazı partiler milli, bazıları "daha milli"... "Daha meşru" olanlar, ya da kendilerini "daha meşru" hissedenler, diğerlerini canları istediği zaman yasa dışı bir oluşummuş gibi değerlendirme hakkına sahip.

Gördüğünüz gibi yine dönüp "hukuk"a geliyoruz. Hukukilik tek kriter haline gelmedikçe, herkes kendi beğenmediğini, ya da tehlikeyi gördüğünü "rejmi dışı" ilan etmekte bir sakınca görmüyor. Ben "ulusalcı" kanadın tam tersine, eğer koşullar gerektirir ve DTP grubu bir şekilde iktidar ortağı olursa, bunu, o partiyi daha sorumlu davranmaya iten, terörü gerileten bir gelişme olarak görürüm.

DTP'nin değişmeye gerçekten de ihtiyacı var ve bu değişimi en fazla hızlandıracak olan şey, yumurta küfesini bir ucundan da olsa tutup sırtlamaktır.
 

bugün



Bu yazı 974 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Susmak için artık çok geç
    • 24 Eylül 2012 Darbecilik mahkûm oldu
    • 21 Eylül 2012 7 adımda çözüm planı
    • 14 Eylül 2012 Libya
    • 25 Ağustos 2012 Kürtler'i PKK'dan korumak
    • 8 Ağustos 2012 Tehditle canlı kalkan olunur mu?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye Kürdistanı
    • 2 Temmuz 2012 Zana kimi, neyi temsil ediyor?
    • 18 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu Bahçeli'nin arkasına saklanıyor
    • 15 Haziran 2012 Olmayacak duaya amin
    • 11 Haziran 2012 Oslo süreci yeniden mi?
    • 8 Haziran 2012 Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi
    • 4 Haziran 2012 Ses kayıtları
    • 30 Mayıs 2012 Parti kongreleri neden yapılır?
    • 21 Mayıs 2012 Sivil bayramlar dönemi
    • 11 Mayıs 2012 Yine mi?
    • 9 Mayıs 2012 Solun resmi tarihi
    • 25 Nisan 2012 Keşke CHP bölünse
    • 11 Nisan 2012 Kafası karışık bir Demirtaş
    • 9 Nisan 2012 Nizam-ı alem

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,577 µs