Daha önce de değinmiştim…
Söz konusu Türkiye olduğunda, etnik ve dini azınlıklar konusunda suni ayrımlaştırmalar yaratmakta ve varolanları da ısrarla körüklemekte Avrupa Birliği’nin üzerine yok…
İlerleme Raporları’nda, bu konulara tek tek değinilmekte:
Kürtlerin kültürel kimliklerinin tanınmasına ve siyasi alanda temsillerine yönelik sivil çözüm önerileri geliştirilmesi,
Alevi kimliğine yer vermeyen zorunlu din eğitiminin değiştirilmesi ve gayrimüslim topluluklara yönelik olumlu yaklaşımın Sünni olmayan Müslümanları da kapsaması,
Süryani kesim için açılacak okullarda gelecek nesiller için din ve dil konularında verilecek eğitimlerin garanti altına alınması,
Statüsü Lozan Antlaşması’yla belirlenen ve iki bin kişilik bir cemaati ya bulunan ya da bulunmayan Fener Rum Patrikhanesi’nin “Azınlık Kilisesi” statüsünden çıkarılarak Vatikan benzeri özerk ve evrensel bir siyasi-dini makam olan “Ekümenik” haline dönüştürülmesi.
Bunlar, en bilinen ve gündemde olan örnekler…
***
AB orijinli bazı kaynaklar, bugün Anadolu’da 47 farklı etnik grubun yaşadığı iddiasındalar…
Doğruluğu son derece tartışmalı olan bu fotoğraf, “kültürel bir zenginlik” ifadesi olarak görülmenin ötesinde, “Lozan Antlaşması ile statüleri belirlenen azınlıklara yenilerini ekleme” amacı güdüyor…
Ancak; “azınlıkların hakları ve korunmaları” yönündeki tüm bu etkinlikler, nedense sadece Türkiye bahis konusu olunca gündeme geliyor ve hatırlanıyor…
Oysa bugün, AB üyesi ülkelerin sınırları içinde yaşayan -daha doğrusu yaşama savaşı veren- birçok etnik grup, yavaş yavaş ortadan kalkmakta…
Hem de, sistemli asimilasyon politikaları eşliğinde ve Avrupa Birliği’nin gözü önünde…
Üstelik de bunların çoğu, AB üyesi olan yakın komşularımızda yaşanıyor…
***
Kimi tarihçilerce Peçenekler, Avarlar ve Kumanlar gibi Türk kavimlerinin Balkanlar’a gelip yerleşmiş torunları olarak, Avrupa coğrafyasındaki hem “en eski” hem de “en saf kana” sahip Türkler oldukları iddia edilen Pomaklar, bir yandan Bulgaristan diğer yandan da Yunanistan tarafından uzun yıllardır sıkı bir asimilasyona tabi tutulmaktalar…
Bulgaristan’dakilerin bir kısmı, 1989’da kapımızı soydaşlara açtığımız sırada gelip bu topraklara yerleşmişlerdi…
Geride kalanlarsa, her iki ülkede de gündelik yaşamlarını hala özgürce sürdürememekteler…
Bunda, konuyla ilgilenen Batı’lı tarihçiler ile sosyal bilimcilerin de belirttiği gibi, kendi haklarını gözetecek bir hamilerinin bulunmaması büyük rol oynamakta…
***
Bir diğer grup ise, Yunanlılar’ın 1829’daki başkaldırıları sırasında Osmanlı’dan yana taraf olmalarının cezasını yaklaşık 180 yıldır çok ağır bir şekilde ödeyen Ulahlar…
Hıristiyan Ortodoks olan Ulahlar, bugün Yunanistan’daki en büyük “gizli azınlık” olarak kabul edilmekte…
Ancak Yunanistan, “sınırları içinde hiçbir ulusal azınlık grubunu tanımadığını” açıkça belirttiği ve -son derece isteksizce de olsa- sadece Müslüman grupları azınlık olarak tanımak zorunda kaldığı için bu statüden yararlanamıyorlar…
Daha da vahimi, Az Tanınan Diller Avrupa Bürosu (The European Bureau for Lesser Used Languages) tarafından yayınlanan ve üzerinde Ulahça’nın, Yunanistan’ın azınlık dillerinden biri olduğunu yazan bir haritayı Bletsas’taki bir festival sırasında dağıtan Atina Ulah Kültür Derneği Üyesi Sotiris Bletsas, 2001 yılının Şubat’ında Yunan Ceza Kanunu’nun 1919 sayılı maddesi uyarınca “sahte bilgi yaydığı” gerekçesiyle 15 ay hapis ve para cezasına çarptırıldı…
Başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde büro açan Ulah gruplar da, seslerini duyurabilmek için süreli gazete ve dergi çıkartmanın yanında devamlı olarak bilimsel içerikli seminerler ve toplantılar da düzenlemekteler…
Sonuç, ne Avrupa Birliği tarafından bir müdahale ne de en ufak bir kınama…
AB yanında insani yardım amaçlı kurulmuş olan diğer örgütler de, Türkiye haricindeki ülkelerde azınlıklar konusunda kılları dahi kımıldatmıyorlar…
***
Örnekler bu kadarla da sınırlı değil!
Bretonlar, Ladinler, Furlanlar ve Alsaslar, gerek kendileri gerekse diasporaları yoluyla seslerinin duyulması için büyük uğraşlar veriyorlar ama nafile!
Rutenler, Sorblar ve Kaşublar’ın durumları zaten ortada…
Sistemli asimilasyon ve baskılar sonrasında, kendi dilini konuşan Livler’in sayısı artık elliyi bulmuyor!
Bunlar;
Avrupa’nın yok olmakta olan küçük halkları…
Kendi kaderlerini tayin etmek konusunda söz sahibi olamayan azınlıklar…
***
Tüm bunlar olurken AB nerede?
Yok…
Ama gündeme Kürtler, Aleviler, Ermeniler, Süryaniler ya da Rumlar’la ilgili en ufak bir konu geldiğinde, burunlarını sokmak için en ufak bir fırsatı kaçırmıyorlar…
Bunun adı, iki yüzlülük ve çifte standart…
Ama -doğal olarak- güçlü tarafından yapılınca, sorun yok…
***
İşin bu boyutları, ne aydınlar ne de basın tarafından bugüne kadar nedense hiç ele alınmadı…
Yani; söz konusu davayı ve adı geçen grupları, Türk Basınında ilk defa okuma ayrıcalığına sahip oluyorsunuz…
Ama, alın “Enderun Aydınlarını” vurun “Beyaz Türklere” deyince, hayatı boyunca on tane kitap okumamış zır cahil -ama hamasi şekilde Osmanlı aşığı- üç beş tip, başlıyorlar “Oku Yorum” köşesinde hakaret yağdırmaya…
O zaman, yelpazeyi biraz daha genişletelim; alın bu sözde aydınları vurun kara cahil Kerim’lere diyelim de tam olsun!
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle