En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Aklın, bilimin ve sağduyunun egemenliği



Dün ilk tur görüşmesi yapılan Anayasa değişikliğinin kritik cümlesi 42. maddeye yapılan ilave. Kanunda açıkça yer almayan nedenlerle, hiç kimsenin yükseköğrenim hakkından mahrum bırakılamayacağı hükmü, bu ilave ile Anayasa'ya yerleşmiş olacak.
Bu şekilde yargı kararlarının yorumuna ve üniversitelerin idarî tasarrufuna dayalı olarak getirilen ve eğitim hakkını ihlal eden başörtüsü yasağının kaldırılması mümkün olacak. Aslında yapılan ilave, kimsenin itiraz edemeyeceği hukukun evrensel prensiplerinden biri. Eğer bir hak sınırlanıyorsa, bu sınırlamanın mutlaka kanun ile yapılması gerekir. Başörtüsü yasağı, adı üzerinde bir yasak. Eğitim hakkı gibi temel bir hakkı sınırlayan bir yasak. Dayanağı ne? Bir yargı kararının yorumuna dayalı olarak üniversitelerin idarî tasarrufu. Üniversiteler, 28 Şubat postmodern darbesi ile, bu yoruma dayalı olarak başı örtülü öğrencilerin yükseköğrenim hakkını ellerinden almış oldular. Şimdi yasama organı, evrensel bir hukuk prensibini yükseköğrenim hakkı için Anayasa'ya yerleştirerek bir keyfiliğe ve hukuksuzluğa son vermenin önünü açacak.

Yasağı devam ettirmek için uğraşanların itiraz gerekçelerinin akıl alanı dışında dolaşması, keyfiliği ve hukuksuzluğu meşrulaştırmak gibi zor bir görevin altında ezilmenin bir göstergesi. Yasağı savunanlar hukuku değil, politik bir mevziyi elde tutmaya çalışıyorlar. Bu mevzi, ortak bir adalet duygusuna değil ayrıcalıkların sürdürülmesine hizmet ettiği için, savaş ayrışma ve kutuplaşma üzerinde sürüyor. Aslında laikliği ve Cumhuriyet'i istismar ederek saltanat sürenlerin maskeleri tel tel dökülüyor. Yasakçı kutupta akıl çöküyor.

Siyasî parti liderlerini dolaşarak Anayasa değişikliğini erteletmeye çalışan DSP lideri Zeki Sezer'den başlayalım. "Ortak bir mutabakat" arayalım diyen bir politikacının ezberine bakalım: "TBMM'deki milletvekili çoğunluğuna dayanılarak devlete meydan okunmaya çalışılıyor. Devlete meydan okunacak yer, TBMM değildir." Rahmetli Ecevit'ten alınma bu ezberin bugün tekrarlanmasının anlamı ne? Kim bu devlet? Nerede ve nasıl yaşıyor? Başka bir egemenlik merciinden bahsediyorsanız, Meclis ne işe yarıyor? O zaman senin bu Meclis'te işin ne?

Meclis grubunda yaptığı konuşmada "temel referansın din olmaya başladığı bir toplumsal düzene" gidişten şikâyet eden Baykal'a, dinî referansları kimin kullandığını sormanıza gerek yok. Şikâyet ettiği şeyi aynı konuşmanın içinde bizzat kendisi yapıyor. Yasağın kaldırılmasını savunanlar, evrensel hukuku ve temel insan haklarını referans alıyor. Yasağı savunan Baykal ise referans olarak dini gösteriyor. Parti grubunda, laiklik prensibini yerle bir ederek hukukî bir sorun hakkında dinî fetvalar veriyor. Daha ileri geçiyor, verdiği fetvaların herkes tarafından benimsenmesi gereken tek doğru olduğunu iddia ediyor. Totaliter bir din anlayışını bütün topluma dayatıyor.

Rektörler yasağı savunabilmek için aklın ve bilimsel muhakemenin bile üniversite kapısından içeri giremeyeceği bir akıldışılığın savunusuna giriyorlar. "Eğer üniversiteye izin verilirse, ikinci adım olarak orta dereceli okullarda ve kamu kurumlarına da yayılır." iddiasıyla, uyguladıkları yasağın hukukî değil stratejik bir yasak olduğunu itiraf etmiş oluyorlar. Konuştuğumuz ve çözmeye çalıştığımız sorun basit bir yasak değil. Bizi bağlayan ve sınırlayan bir akıldışılığı ve karanlığı ortadan kaldırıyoruz. Başörtüsü sorunu salt bir başörtüsü sorunu değilmiş. Köhnemiş kurumların ve köhnemiş siyasetlerin röntgeni bu tartışmalar boyunca sık sık karşımıza çıkmadı mı?

zaman



Bu yazı 992 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,957 µs