En Sıcak Konular

Bülent Korucu


Bülent Korucu
0 0 0000

Paksüt olayının önemli ayrıntıları



Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt, gündeme bomba gibi düştü. Kendisini takip ettiğini sandığı sivil polis arabasının başka görev için bölgede bulunduğuna ikna olup şikâyetçi olmadı. Emniyet de Paksüt'e yaptığı izahatla yetinmeyip yazılı açıklama ile kamuoyunu bilgilendirdi.
Fakat konu kapanmadı. Başkan Vekili ve eşi Ferda Hanım 'biz paranoyak değiliz, somut belirtilerden hareket ettik' savunması içinde konuyu uzattı. Söylemek bile abes, en küçük şüphe takipsiz bırakılmamalı. Yüksek mahkeme üyesi dahi kendini güvende hissetmezse, biz sade vatandaşların hali nice olur! Madem bu kadar tartışılıyor, Paksüt'ün hatalı davranışlarını da dile getirmeliyiz.

Paksüt istihbarata karşı koyma (İKK) eğitimini diplomat olarak Bağdat'ta görev yaparken almış. Sanırım bu eğitim sırasında güvenliğinin öncelikli olduğu kendisine anlatılmıştır. Paksüt ve eşi, adı geçen arabaya bizzat müdahale ederek büyük riske girdi. Sivil aracın dinleme maksatlı polis arabası olduğu üzerinde yazmıyor. Araçta bir suikast timi olabilirdi. Hudson senaryolarını çerçeveletip görünür bir yere asmak gerekiyor. Türkiye'yi karıştırmak isteyenlerin yapabilecekleri en büyük provokasyonlardan biri Yüksek Mahkeme üyelerine suikast olur. Paksüt ve eşinin araçtakilere fiili müdahalesi yanlıştı. Lahmacun tartışmasından ya da yol verme kavgasından adam öldüren magandaların bol bulunduğu bir ülke olduğumuz düşünüldüğünde bile riskin boyutu ürpertiyor.

Başkan Vekili'nin diğer hatası, belki de çok önemli bir operasyonun deşifre edilmesine sebep olmak. Paksüt'ün şüphelendiği aracın bölgede takip yapan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele ekibine ait olduğu açıklandı. Operasyonun muhatapları herhalde tedbirlerini alıp, kendilerini kurtaran Paksüt'e dua ediyorlardır. Başkan, son aşamada yaptığını başta düşünebilse ve doğrudan emniyet müdürünü arasa, hem devam eden takibe zarar vermemiş olurdu, hem de kendisini yıpratmazdı. Bu yanlışların toplumdaki güvensizlik ortamına ve bir anlamda paranoyaya yaptığı katkıyı da ihmal edemeyiz. Gölgesinden korkan, evinde eşiyle bile fısıldayarak konuşan bir toplum haline geldik.

Ferda Hanım, aracın lastiklerinin yükünü taşımakta zorlandığını ileri sürüyor. Başkan Vekili Paksüt, aldığı İKK eğitiminden dinlemenin eskisi gibi hantal cihazlarla yapılmadığını öğrenmiş olmalıydı. Artık teknoloji çok gelişti. Edirne'de Hanefi Avcı'nın Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi'ye yaptığı operasyonda görmüştük. 'Lazer pointli çanakla' başkanın makam odasını rahatlıkla dinleyip kayıt altına almıştı. Kurtlar Vadisi kültürüyle bile böyle bir takibin olamayacağını söyleyebiliriz. Neredeyse eskortluk yapmışlar. Paksüt'ü tatmin eden 'başka operasyon' açıklaması gelmese, ekiptekilerin ya çok acemi veya yakalanmak üzere yola çıkmış olduklarını düşünürdük. Paksüt'ü bu hatalara zorlayan şey, yanlış zamanda yanlış kişiyle görülme endişesi olabilir mi? Turan Çömez, bir dönem Tayyip Erdoğan'ın en yakınında bulunmuş, şu anda 'kanlı bıçaklı' durumuna gelmiş biri. Normalde hâkimler önlerindeki dosyanın selameti açısından davalının dostlarıyla olduğu kadar düşmanlarıyla da mesafeyi korur. Paksüt, diplomasiden geldiği için bu hassasiyeti ihmal etmiş olabilir. Zaten görüşmeyle ilgili rivayetler de muhtelif. Kimine göre eşli bir yemek, kimine göre Çömez'in arkadaşlarıyla tesadüfen bulunduğu mekânda bir karşılaşma. Olayın sıcaklığı devam ederken ilk haberi yapan internet sitesi 'eşli yemek' alternatifini tercih etmişti. Turhan Çömez'in tuzu kuru. Hatta daha bu tartışmalar devam ederken, üstüne CHP lideri Deniz Baykal'ı ziyaret ederek, 'önemli adam' pozunu pekiştirmeye çalıştı. Ancak Paksüt'ün konumu her şeyi kaldırmaz. Biraz daha özen...

zaman



Bu yazı 1,068 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Emri verenle alan bir olur mu?
    • 11 Eylül 2012 Siyasette sonuçsuz arayışlar
    • 4 Eylül 2012 PKK'yı kim cesaretlendiriyor?
    • 3 Ağustos 2012 Özkök Paşa'nın tarihî tanıklığı
    • 31 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu, koltuğunu sağlamlaştırdı
    • 27 Temmuz 2012 Anketler ne diyor?
    • 6 Temmuz 2012 Ahmet Şık, Ahmet Şık'ı yalanlıyor
    • 26 Haziran 2012 Karayılan söyledikleri mi kaçırdıkları mı?
    • 15 Haziran 2012 Özal'ın ölümü aydınlanacak mı?
    • 22 Mayıs 2012 Anayasanın dili
    • 11 Mayıs 2012 Başkanlık Türkiye'de uygulanabilir mi?
    • 8 Mayıs 2012 CHP'de yerel seçim mücadelesi
    • 4 Mayıs 2012 AİHM, mahkemeyi ibra etti
    • 17 Nisan 2012 Balyoz'da acı fren!
    • 27 Mart 2012 Balyoz'a ABD'den destek gelmiş!
    • 16 Şubat 2012 MİT tartışmasındaki toz bulutu
    • 8 Şubat 2012 Dindarların talebi özgürlük
    • 3 Şubat 2012 CHP'liler dama oynuyor
    • 31 Ocak 2012 CHP'de anomali doğumun yan etkileri
    • 20 Ocak 2012 Mahkeme aslında 'örgüt var' diyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    8,416 µs