Bir ülkenin “stresli” zamanları, bir insanın “stresli” zamanlarına benzemiyor…
Daha farklı ve çok daha riskli.
Çünkü bir ülkenin stresi demek, aynı baskıya farklı reaksiyonlar veren; kişi, grup, kurum, kuruluş, siyaset, hukuk, örgütlerin farklı depresyon seviyelerinde olması demek.
Bunların hepsinin “sağlıklı” yönetimi ise gerçekten belâlı bir iş.
Sanırız şu an da ülkemiz böyle bir süreçten geçiyor.
Hani “kriz” gibi ağır bir süreç değil bu belki ama havada yüklüce elektrik olduğu da aşikar.
“Gerilim” denmesi bu yüzden zaten…
AKP’ye yönelik kapatma davası, Ergenekon soruşturması, siyasi gerginlikler çok fazla toz çıkarıyor.
Bu nedenle önümüzü göremiyoruz.
Bir ülkenin körlüğü de bir insanın körlüğüne benzemez.
Bir insan önünü göremediğinde en fazla düşer. Ama ülke önünü göremezse…
Kötü.
Peki ne yapmalıyız?
Siyasi gerilim trafolarının üzerinde çok fazla “el” var. Bu da “çarpılma” riskini yükseltiyor.
Biraz elektrikten uzak durmak gerekiyor.
Sakin olma telkini çoğu zaman işe yaramıyor ama bunu yapmak zorundayız.
Çünkü “panik”, yine bizim, ülkemizin zararına oluyor.
Ama dediğimiz gibi asıl önemlisi “tabloyu göremiyoruz”!
Herkes kendine göre bir kesimi ya da düşünceyi “kesin doğru” kabul ediyor.
Oysa çoğu zaman “hiçbir şey göründüğü gibi değildir” bu tür gelişmelerde.
Herkese soralım… Türkiye’nin “içinde” yaşanan olaylarda “dışarıdan” gelenler ne?
Sihirbazın bize “gösterdiği” eli değil, sakladığı eli “hile” yapar!
Küresel tezgahların Türkiye’den istediği ne?
Sakın tek bir dış odağı kastettiğimizi sanmayın.
Bu bunalımın sebebi, birden çok uluslararası gücün “Türkiye üzerinden” kavgasıdır söz konusu olan.
Biz kendi aramızda çekişirken, onlar bizim üzerimizde tepişiyor.
ABD ne istiyor? AB ne istiyor? Peki Rusya ne istiyor? Enerji kavgalarının bu sıkıntıdaki rolü ne? Ortadoğu’daki dengesizliklerin yansıması ne? Küresel bazı “sivil” güçlerin etkisi ne?
Bizi etkileyen günlük olayların, yukarıdakilerden müstesna olduğunu mu sanıyorsunuz?
Bunların bir kesimi ülkemizdeki “birşeyin” taraftarı. Diğer bir kesimi de “başka şeyin” taraftarı.
Onların nâmına birbirimizi mi kıracağız? Onların istediği Türkiye’de mi yaşayacağız, kendimizin ülkesinde mi?
Evet… Biraz geri çekilelim.
Hiç kimse “geri” veya “çekilme” sözünden “ricat” manası çıkarmasın.
“Manzara”yı görmek için geri çekilelim.
Bunu hepimiz, tüm kesimler ve özellikle “rakip” görünenler yaparsa ancak kördüğümü çözebiliriz.
Biraz rahat bırakalım.
Neticede bugün gerilim konusu olan dosyaların hepsi yargıya emanet. Eninde sonunda hepsi bitecek.
O zaman fark edeceğiz ki hem kendimizi hem de ülkemizi yıpratmışız.
Ve yine fark edeceğiz ki bunlar “gördüklerimiz”! Göremediklerimiz “sonrasıymış”!
Sağlam bir ülkenin evlatları olarak “akıllı” olduğumuzu da göstermek zamanı.
Şimdi.
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle