En Sıcak Konular

Gülay Göktürk


Gülay Göktürk
0 0 0000

TRT Şeş nasıl bir kanal olmalı?



Bir önceki yazımda TRT'nin Kürtçe kanalının sembolik anlamı üzerinde durmuş, bu kanalın açılışının Türkiye Devleti'nin 80 küsur yıldır sürdürdüğü inkar ve asimilasyon politikasının terk edilmesi anlamı taşıdığını, olayın asıl öneminin de buradan geldiğini yazmıştım.
 
Gerçekten de olayın aslı budur ve herkesin tutum alırken temel ölçütü bu olmalıdır. Ancak temel değerlendirmenin yanı sıra, yayına başlayan kanalın nasıl bir kanal olması gerektiği konusunda da yoğun bir tartışma ve epeyce farklı fikir var.

Pazartesi akşamı TRT 1'de katıldığım tartışma programında "nasıl bir kanal" konusu enine boyuna tartışıldı. Burada ortaya çıkan eğilimlerden biri TRT Şeş'in esas itibariyle bir "eğitim kanalı" olması yönündeydi. "Tarımdan hayvancılığa, kadın sağlığından çocuk bakımına kadar bölge halkını temel konularda bilgilendiren bir kanal" şeklinde formüle edilen bu tanımlama bence önemli bir tehlikeyi de içinde barındırıyor ve bana hemen radyo yıllarında TRT'de "Muhtar Emmi" üslubuyla yapılan popülist köy saati programlarını hatırlatıyor.

Doğrusu eğer devlet bu kanalda kendisini öğretmen, bölge halkını da ilkokul öğrencisi yerine koyup didaktik ve popülist bir üslupla "Kürtleri bilinçlendirmeye" girişirse, her şeyden önce bölge insanını küçümsemiş olur. Böyle bir yayın çizgisi antipatiden başka bir şey de doğurmaz. Yayın çizgisi konusunda bir başka eğilim de Kürtçe kanalın ağırlıklı olarak bir "Kültür kanalı" olması şeklinde ortaya çıkıyor.

Bunu savunanlar arasında bunca yıldır yasaklı bir şekilde varlığını sürdürmeye çalışan Kürt kültürünün, edebiyatının, şiirinin, müziğinin, mizahının, tarihinin artık geniş kitlelere ulaşması gibi bir fayda umanlar olduğu gibi "Kültür Kanalı" formülasyonunu politikadan uzak durmanın bir yolu olarak görenler de var. Hatta bazı konuşmacılar bu endişelerini "politik habercilik dili netameli bir dil olduğundan, TRT'nin haberlerde kullandığı dil rencide edici olabileceğinden, en iyisi bu kanalın haberlerden ve politikadan uzak durmasıdır" diye ifade de ettiler.

TRT Şeş'in şimdiye kadar bastırılmış bir kültürün ürünlerine bol bol yer vermesi, Kürt kültüründe bir Rönesans yaşanmasına hizmet etmesi elbette görevlerinden biridir. Ama bunu politikadan kaçmanın yolu olarak görmek, hele hele bu kanalı apolitik bir kanal olarak düşünmek, doğrusu devekuşu gibi başını kuma sokmaktan başka bir şey değildir. Unutmayalım ki eğer TRT'nin haber dili militarist bir dilse, ülkede yaşayan vatandaşlardan bir bölümünü rencide ediyorsa, bu yayın ister Kürtçe yapılsın, ister Türkçe, bir şey değişmez. Kürtçe söylenince rahatsız olacak olan o Kürtler Türkçe yayınları dinlemiyorlar mı?

Bu yayın çizgisi yanlışsa, barışa ve kardeşliğe hizmet etmiyorsa Türkçe söyleyince de yanlıştır; Kürtçe söyleyince de yanlıştır ve değişmelidir. Aslında bütün bu içerik önerileri yapılırken yapılan temel yanlış bu kanal için özel bir içerik, özel bir yayın çizgisi saptamaya çalışmaktır. Hayır, bu kanalın özel bir politikası, kendine has yayın ilkeleri ya da içeriği olmamalıdır.

Bu kanal tıpkı TRT'nin diğer kanalları gibi bir kanaldır, tek farkı Türkçe yerine Kürtçe yayınlanmasıdır. Bunun dışında bu kanala farklı misyonlar atfetmek, farklı ilkeler, standartlar getirmeye çalışmak yeni bir ayrımcılık olur.

Bu kanalda tıpkı diğer kanallarda olduğu gibi, politika da, eğlence de, dizi de, film de, spor da, müzik de, dokümanter de, yarışma programı da bir arada olmalı ve hayatlarımızda yer aldığı oranda yer almalıdır. Bu kanal ne "eğitimsiz Kürtleri eğitmek için", ne "kimlik bilincini arttırmak ya da zayıflatmak için" ne de "Kürt sorunu konusunda devlet tezlerinin ya da bir başka siyasi akımın tezlerinin propagandasını yapmak için" açıldı.

Bu kanal sadece ve sadece bu ülkede ana dili Kürtçe olan milyonlarca insan yaşadığı ve onların da kendi dillerinde televizyon yayını izleme hakkı olduğu için açıldı. Bunu hep akılda tutmakta yarar var.
 
bugün



Bu yazı 1,175 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Susmak için artık çok geç
    • 24 Eylül 2012 Darbecilik mahkûm oldu
    • 21 Eylül 2012 7 adımda çözüm planı
    • 14 Eylül 2012 Libya
    • 25 Ağustos 2012 Kürtler'i PKK'dan korumak
    • 8 Ağustos 2012 Tehditle canlı kalkan olunur mu?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye Kürdistanı
    • 2 Temmuz 2012 Zana kimi, neyi temsil ediyor?
    • 18 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu Bahçeli'nin arkasına saklanıyor
    • 15 Haziran 2012 Olmayacak duaya amin
    • 11 Haziran 2012 Oslo süreci yeniden mi?
    • 8 Haziran 2012 Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi
    • 4 Haziran 2012 Ses kayıtları
    • 30 Mayıs 2012 Parti kongreleri neden yapılır?
    • 21 Mayıs 2012 Sivil bayramlar dönemi
    • 11 Mayıs 2012 Yine mi?
    • 9 Mayıs 2012 Solun resmi tarihi
    • 25 Nisan 2012 Keşke CHP bölünse
    • 11 Nisan 2012 Kafası karışık bir Demirtaş
    • 9 Nisan 2012 Nizam-ı alem

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,645 µs