Dün haberlerde duydum. YÖK üniversite giriş sisteminde değişikliğe hazırlanıyormuş.
Düşünülen değişikliklerden biri, herkesin çok yakından bildiği katsayı meselesi... Diğeri de yeniden çift aşamalı sınav sistemine geri dönüş olacakmış. Bildiğiniz gibi bu değişiklikler 28 Şubat döneminde, 1998'in Temmuz ayında generallerin Gürüz'e talimatıyla gerçekleşmiş değişikliklerdir.
Ve ordunun ülke yönetimine burnunu sokmasının ne kadar tahrip edici olduğunu göstermesi bakımından ibretlik bir örnektir. O günleri çok iyi hatırlıyorum; çünkü benim oğlum da o yıl üniversite sınavına girecekti. Bir sabah kalktık ve öğrendik ki, YÖK katsayı sistemini değiştirmiş.
Ayrıca ÖYS'yi de kaldırmış, tek sınav sistemine geçmiş. Çok yazdık çizdik; çok feryat ettik; "Yanlış yapıyorsunuz, bütün sistemi berhava ediyorsunuz, pişman olacaksınız" dedik, fakat kulakları 28 Şubatçıların talimatlarından başka her şeye kapalı olan YÖK'e hiçbir şey anlatamadık. Katsayı meselesini artık hepiniz biliyorsunuz.
YÖK'ün tamamen politik nedenlerle- İmam Hatip mezunlarının önünü kesmek için- yaptığı değişiklikle (orta öğrenim başarı puanı katsayısını 0.5'ten 0.2'ye indirilivermesiyle) son on yılda on binlerce meslek okulu mezunu "ağızlarıyla kuş tutsalar" dört yıllık bir fakülteye giremez hale geldiler, Bu, hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği kadar büyük bir haksızlıktı. Meslek okullarının "rejim kavgalarına kurban edilmesiydi. "
Yapılan diğer değişikliğin sonuçları ise birincisi kadar iyi bilinmiyor; birçok kimse iki aşamalı sınavdan tek aşamalı sınava geçişin eğitim sistemimizde ne kadar büyük bir tahribata yol açtığının hâlâ farkında değil. Şu kadarını söyleyeyim ki, sınavın tek aşamaya indirilmesiyle, liselerde matematik ve fen eğitiminin ölüm fermanı imzalanmış oldu.
O yıldan beri liselerin matematik ve fen hocaları saçını başını yoluyor, çünkü Lise 3 müfredatında olan konuları (sınav kapsamı dışında kaldığı için) hiçbir öğrenciye öğretmek, çalıştırmak mümkün değil. Üniversite hocaları, bu kadar zayıf temelle gelen öğrencilerle ne yapacaklarını düşünüyor kara kara...
On yıl önce, tek aşamalı sınava geçilirken, dersanelere bağımlılığın azalacağı, lisenin öneminin artacağı ve öğrencilerin okula bağlanacağı öne sürülüyordu.
Aradan geçen zaman, bu iddiaların hepsini birden çürüttü. Tek aşamayla birlikte; alan dışı dersler, alan dersleri kadar önem kazandığından ve öğrenciler bu dersleri okulda görmediklerinden, dersaneye iyice bağımlı hale geldiler, bu bir...
Lise son sınıf müfredatı büyük ölçüde ÖSS kapsamı dışında kaldığından, son sınıf öğrencileri neredeyse okula uğramadılar ve hiçbir derse çalışmadılar, bu da iki... Yani tek aşamalı sınav beklenen hiçbir etkiyi yapmadı. Yaptığı tek etki, sınavı bir yarışma olmaktan çıkarıp kumara dönüştürmek oldu. Nasıl mı? Bütün eğitimciler bilir ki, sağlıklı bir ölçüm için hem sınav sayısının artması, hem de her bir sınavda zorluk derecesi farklı eleyici soruların olması gerekir.
Oysa ÖSS bu nitelikte bir sınav değil. ÖSS çıtayı öyle aşağılarda bir yere koyuyor ki, sağlıklı bir sıralama yapmayı imkansız hale getiriyor. Herhangi bir yarışmada, çıtayı ne kadar aşağı koyarsanız, daha çok kişinin o çıtaya ulaşmasına yol açar, ayrıca o çıtayı aşabilecek kapasitede olanların düzeyini de tespit edemezsiniz. Yani aslında farklı düzeyde olanları "eşitlemiş" olursunuz.
İşte, daha üst düzey bilgi ve yetenek gerektiren ÖYS'nin kaldırılması öğrenciler arasında böyle zahiri bir eşitlik yarattı ve sağlıklı sıralamayı imkansızlaştırdı. Gerçek performans ölçümü imkansızlaşınca da, iş büyük ölçüde şansa kaldı... Bu sınav için yıllardır emek veren öğrencilerin kaderi bazen tek bir soruya, bazen küçük bir dalgınlığa ya da uyanıklığa bağlandı.
İşte şimdi, on sene sonra YÖK hatadan geri dönmeye çalışıyor. Peki bu on yılda yol açılan zarar ziyanı kim nasıl tazmin edecek? Bu on yılda mezun olan lise mezunlarının düzey düşüklüğünün üniversitelere ve iş hayatımıza maliyetini kim nasıl hesaplayacak? Bunun faturası kime çıkartılacak? Gürüz'e mi? Yoksa Çevik Bir'e mi?
bugün
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle