En Sıcak Konular

Gülay Göktürk


Gülay Göktürk
0 0 0000

Anayasa nasıl değişir?



Başbakan seçimlerden sonra Anayasa değişikliği için start vereceklerini açıklayınca "eyvah" dedim içimden; "ayni hikayeyi bir kere daha yaşayacağız." Nitekim, CHP'nin "Biz yokuz, uzlaşma komisyonuna üye vermeyiz" açıklaması yapması uzun sürmedi. Ardından MHP de "bakarız" türünden tepeden bir açıklama yaptı.
Aslında bu meselenin partilerarası uzlaşma komisyonlarıyla çözülecek mesele olmadığını geçen denemede anlamış olmamız gerekir.

Özbudun Taslağı etrafında oluşan mücadele, sivil siyasetle bürokratik devlet iktidarı arasında bir bilek güreşiydi ve ne yazık ki sivil-asker bürokrasi ittifakının "zaferiyle" sonuçlandı. Şimdi, yeni bir yenilgi yaşamamak için bu güçler dengesini değiştirmek, anayasa tartışmalarını partiler arası uzlaşma komisyonlarının dışına taşırmak gerekiyor.

Yeni anayasa toplum bu tartışmaya aktif olarak katılmadan ve ağırlığını koymadan yapılamaz.

Peki toplum neyi tartışacak? Tek tek maddeleri ya da bu maddelerin formülasyonunu değil elbette. Toplum, yeni anayasaya yön verecek temel ilkeleri tartışacak. Eğer bu ilkelerde geniş bir tartışma açılabilirse ve bu tartışma bütün iletişim kanalları kullanılarak toplumun bütün kesimlerine yayılabilirse, işte o zaman bir başarı şansı doğar. Ancak o zaman son değişiklik denemesinden bürokratik güçlerin zaferle çıkmasına yol açan güçler dengesinin değişme ihtimalinden söz edebiliriz.

Ben kendi payıma, yeni bir anayasa yapma sürecinde, somut bir taslak üzerinde çalışmaya başlamadan önce tartışmaya açılması gereken noktaları şöyle özetleyebilirim:

1.         Anayasa'nın temel felsefesi ne olacak? Devleti korumak mı yoksa toplumu devletin zorbalıklarından korumak mı?

2.         Devletin Anayasa'da belirtilen bir resmi ideolojisi, buna bağlı olarak değiştirilmesi teklif edilemeyen maddeleri olacak mı? Yoksa yeni anayasamız herhangi bir resmi ideoloji dayatmayan bir toplumsal sözleşme mi olacak?

3.         Yeni anayasa ne kadar merkeziyetçi, ne kadar ademi merkeziyetçi olacak? 1960 yılında, yani bundan yarım yüzyıl önce çizilen idari yapı bugünkü Türkiye'nin ihtiyaçlarına ne kadar uygun? Türkiye böylesine merkeziyetçi idari yapıyla daha ne kadar yönetilebilir?

4.         Güçler ayrılığından ne anlamak gerekir? Devlet-hükümet ilişkisi nasıl olmalıdır? 27 Mayıs Anayasası'ndan bu yana, bizim anayasamız güçler ayrılığı ilkesini devletin siyaseti kuşatması ve seçilmişlerin iktidar alanını daraltması şeklinde uygulamıştır. Bu yapı sürdürülecek mi; yoksa değiştirilecek mi?

İşte bu temel noktalar -ki bunlara başka bazı noktalar da katılabilir- üzerinde geniş bir tartışma açılmadan, bu noktalarda bir paradigma değişikliği gündeme gelmeden, siyasi parti temsilcilerinin bir taslak üzerinde tartışmaya oturması havanda su dövmekten başka bir şey değildir.

Bu temel ilkeleri tartışmak ise uzlaşma komisyonlarının değil, siyasetçisiyle, aydınıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla bütün bir halkın katılması gereken bir süreçtir.

Açıkçası bizim bu ilke tartışmalarını ete kemiğe büründürüp, somutlaştırıp en popüler TV programlarından üniversite kampüslerine, köy kahvelerine ve kabul günlerine kadar yayabilmemiz gerekir. Eğer bu başarılabilirse, yani temel meselelerde toplumsal bir konsensüs sağlanabilirse, ondan sonra bir araya gelecek olan parti temsilcileri, sırtlarında bu toplumsal konsensüsün ağırlığıyla oturup bu temel yaklaşımların nasıl formüle edileceğini ve Anayasa maddelerine dönüşeceğini tartışacak, konuşacaktır.

Ama geniş bir toplumsal tartışma içinde ortaya çıkmış bir konsensüs yoksa, komisyon toplanır, dağılır, kavga eder, kimi siyasi partiler üye verir, kimileri üye çeker; partiler arasında bin bir türlü siyasi tehdit, şantaj ve pazarlık döner ve sonunda biz yine darbelerin ürünü olan anayasamızla baş başa kalırız.

Eğer AK Parti'nin niyeti, "Bakın ben değiştirmek istedim ama izin vermediler" demekse, rakiplerinin statükoculuğunu teşhir etmekse evet, bu bir yoldur...

Ama gerçekten de demokratik bir Anayasa yapmak istiyorlarsa, o zaman düşündükleri değişikliği topluma mal etmek için bir an önce kollarını sıvasalar ve yukarıda sözünü ettiğim geniş çaplı tartışmanın önderliğini yapsalar iyi olur.

bugün



Bu yazı 1,206 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Susmak için artık çok geç
    • 24 Eylül 2012 Darbecilik mahkûm oldu
    • 21 Eylül 2012 7 adımda çözüm planı
    • 14 Eylül 2012 Libya
    • 25 Ağustos 2012 Kürtler'i PKK'dan korumak
    • 8 Ağustos 2012 Tehditle canlı kalkan olunur mu?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye Kürdistanı
    • 2 Temmuz 2012 Zana kimi, neyi temsil ediyor?
    • 18 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu Bahçeli'nin arkasına saklanıyor
    • 15 Haziran 2012 Olmayacak duaya amin
    • 11 Haziran 2012 Oslo süreci yeniden mi?
    • 8 Haziran 2012 Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi
    • 4 Haziran 2012 Ses kayıtları
    • 30 Mayıs 2012 Parti kongreleri neden yapılır?
    • 21 Mayıs 2012 Sivil bayramlar dönemi
    • 11 Mayıs 2012 Yine mi?
    • 9 Mayıs 2012 Solun resmi tarihi
    • 25 Nisan 2012 Keşke CHP bölünse
    • 11 Nisan 2012 Kafası karışık bir Demirtaş
    • 9 Nisan 2012 Nizam-ı alem

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,123 µs