En Sıcak Konular

Gülay Göktürk


Gülay Göktürk
0 0 0000

Taksim neyin sembolüdür?



1 Mayıs Mitingi'nin Taksim'de yapılıp yapılmamasının neden bu kadar mesele yapıldığını anlamak zor gerçekten...Hem "Taksim'de yapamazsınız" diyen açısından; hem de "İlle de Taksim" diye tutturanlar açısından zor...

"Taksim'de kutlamak yasak" diye diretenlere, o yasağın da kendileri gibi birileri tarafından konmuş olduğunu; yani pekala konduğu gibi kaldırılabileceğini hatırlatmamız mı gerekiyor? 

Bir yasak, "çünkü yasak" diye savunulamaz. Neden yasak olduğunu ve bu yasağın neden devam etmesi gerektiğini ikna edici şekilde açıklayabilmeniz gerekir. Şu ana kadar getirilen gerekçelerin hiçbiri de ikna değil. Eğer provokatör ortalığı karıştırmayı kafasına koyduysa, Çağlayan'da da yapar yapacağını; Kadıköy'de de... Ve eğer güvenlik kuvvetleri, işlerini doğru dürüst yapabiliyorsa, Taksim'i de güvenli bir meydan haline getirebilir, Kadıköy Meydanı'nı da...

Öyleyse, bu saçma yasakta diretmek niye?

X                       x                         x

Madalyonun öbür tarafında ise, "İlle de Taksim" diye tutturanlar var ki, bence onların durumu daha anlaşılmaz...

Ben onların yerinde olsam, Taksim diye ısrar etmek bir yana, o meydanın lafını anmaz, 1 Mayıs 77'yi çağrıştırmamak için elimden geleni yapardım.  

Evet, Taksim "işçi sınıfı mücadelesi" açısından bir simgedir gerçekten de... Ama bugün orada kutlama yapmaya çalışanların sandıklarının aksine, o mücadelenin düşüşe geçmesinin simgesidir. İşçi kitlelerinin, onları kurtarmaya soyunan "profesyonel devrimciler"le bir arada bulunmanın tekin olmadığını en açık şekilde anladıkları ve kopuşun inkar edilmez bir biçimde netleştiği tarihtir.

Taksim'deki kanlı 1 Mayıs hep tek yönüyle anlatıldı şimdiye kadar; Kontrgerilla'nın kanlı provokasyonuyla özdeşleşti. Evet, esası buydu elbette; ama meselenin pek hatırlanmayan bir başka yönü daha vardı:

O gün ben de o meydanda, ezilme tehlikesi geçiren kalabalığın arasındaydım.

O gün o meydanda kontrgerillanın ya da bir başka provokasyon örgütünün dilediği gibi at oynatması için bütün şartlar günler önceden hazırlanmıştı... Hem de bizzat "işçi sınıfı önderleri" tarafından. Çünkü o gün o meydanda birlik ve beraberlik değil; düşmanlık ve rekabet vardı.

Provokasyon günler önceden "geliyorum" diye bağırıyordu; işçiler bölük bölük edilmiş, her bir bölük bir sol fraksiyonun eline geçmişti. Fraksiyon şefleri gözü dönmüş bir hırsla, o meydanı kendi gövde gösterilerini yapacakları bir alan haline getirmek üzere hazırlanıyordu. Bütün pankartların sopaları meydandaki -revizyonist, oportünist ya da goşist, her neyse- "düşman grupların" kafasına inmek üzere günler önceden hazırlanmış, silahlar kuşanılmış, yumruklar sıkılmıştı. Herkes, tek bir silah sesinin gerginliğin ve düşmanlığın had safhada olduğu o meydanı kıyamete çevireceğinin farkındaydı. Günler öncesinden yapılan "gruplar arası görüşmeler, itidal çağrıları" hiçbir işe yaramadı.

O silah patladı ve kıyam başladı.

Bence 1 Mayıs 1977 bu yönüyle, kendine işçi sınıfı devrimcisi diyen, solcu diyen, sosyalist aydın diyen kesimin işçilerden kopuşunun tarihidir.

Zaten o tarihten sonra 1 Mayıs İşçi Bayramı "bayram"dan başka her şeye benzer oldu. Her yıl 1 Mayıs yaklaşırken çeşitli sol gruplar arasında gerginlik, bir atışma, bir yarışma yaşanır; her bir fraksiyon 1 Mayıs alanını ele geçirmek için planlar kurar, bu gerginlikle birlikte provokasyon korkusu ortalığı sarardı. Normal vatandaşlar o gün kimselere randevu vermez, anneler çocuklarını dışarı göndermez oldu. Her 1 Mayıs'ta meydanlardaki nefret ve korku daha da büyüdü. Korku ve nefret büyüdükçe işçiler hepten çekildi. Meydan sadece eli sopalı, cepleri taş dolu küçük, hırçın bir azınlığa kaldı.

İşte bu yüzden de, şimdi işçi sendikalarının yöneticileri bu sabıkalı günü yeniden bir bayrama çevirmek istiyorlarsa eğer; 1 Mayıs işçilerin -ama gerçek işçilerin- taleplerini haykıracakları bir hak arama günü olacaksa, Taksim'den uzak durmalarında yarar var derim ben.

1977 1 Mayıs'ı üzerine nostalji yapılamayacak kadar kötü bir anıdır zira...

(Bu yazı 2008 yılı 1 Mayıs'ında yine bu köşede yayınlanmıştı. Bu yıl iki tarafın da aynı inadı aynı argümanlarla tekrarlaması - eğer son dakikada Gül'ün temaslarından bir sonuç çıkmazsa- yazının geçerliliğini aynen koruduğunu gösteriyor)

bugün



Bu yazı 1,197 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Susmak için artık çok geç
    • 24 Eylül 2012 Darbecilik mahkûm oldu
    • 21 Eylül 2012 7 adımda çözüm planı
    • 14 Eylül 2012 Libya
    • 25 Ağustos 2012 Kürtler'i PKK'dan korumak
    • 8 Ağustos 2012 Tehditle canlı kalkan olunur mu?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye Kürdistanı
    • 2 Temmuz 2012 Zana kimi, neyi temsil ediyor?
    • 18 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu Bahçeli'nin arkasına saklanıyor
    • 15 Haziran 2012 Olmayacak duaya amin
    • 11 Haziran 2012 Oslo süreci yeniden mi?
    • 8 Haziran 2012 Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi
    • 4 Haziran 2012 Ses kayıtları
    • 30 Mayıs 2012 Parti kongreleri neden yapılır?
    • 21 Mayıs 2012 Sivil bayramlar dönemi
    • 11 Mayıs 2012 Yine mi?
    • 9 Mayıs 2012 Solun resmi tarihi
    • 25 Nisan 2012 Keşke CHP bölünse
    • 11 Nisan 2012 Kafası karışık bir Demirtaş
    • 9 Nisan 2012 Nizam-ı alem

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,928 µs