En Sıcak Konular

Gülay Göktürk


Gülay Göktürk
0 0 0000

YÖK daha ne kadar yaşayacak?



Şu ülkede YÖK kadar çok eleştirilen, kaldırılması konusunda bu kadar geniş konsensüs oluşmuş bir başka kurum yoktur herhalde. 12 Eylül Anayasası'nın bu ülkenin başına sardığı belaların en başta gelenlerinden biridir YÖK.  Ama ne hikmetse, 12 Eylül'den bu yana seçilip gelen onca Meclis'ten  hiçbiri bu kuruma dokunmayı beceremedi.

Kaç defa denendiğini; kaç Milli Eğitim Bakanı'nın başını yediğini hatırlamak bile zor. Ben Erkan Mumcu'nun çabalarını hatırlıyorum; Bir de Hüseyin Çelik'in... En son olarak, Bakan Çelik döneminde hazırlanan taslak da "Cumhuriyet elden gidiyor; AK Parti üniversiteleri kendi denetimine almak istiyor" yaygaraları yüzünden geri çekildi. YÖK'ün saltanatı da sürdü gitti.

Aşırı bir iyimserlik mi bilmem ama şu son günlerde bende yine bir umut belirdi.  Acaba diyorum, Sabancı Üniversitesi ile YÖK arasında sürüp giden son tartışma YÖK'ün kaldırılması meselesini yeniden gündeme getirebilir mi? 

X                      x                        x 

Bu tartışmayı size son yazımda aktarmıştım. YÖK, Sabancı Üniversitesi'nin bölümler ve programlar arası yatay geçişler konusunda uyguladığı yöntemi yasaklamaya çalışıyor.

Neden?

Çünkü bu uygulama  YÖK'ün hazırladığı yatay geçiş yönetmeliğine aykırıymış. Tek bir üniversitenin "başına buyruk" bir şekilde farklı bir yöntem uygulaması düşünülemezmiş. 

Peki, YÖK gibi bir üst kurulun bir üniversitenin içişlerine bu kadar karışması; yatay geçişlerde uygulanacak yöntemlere varıncaya kadar her şeyi merkezi olarak belirlemesi, bir bilim kuruluşunun muhtaç olduğu özerklik ya da özgürlük anlayışına aykırı değil mi? Temel bir özgürlüğün karşısına bir yönetmelikle dikilmek hukuka ne kadar uygun? 

Eğer yatay geçiş yönetmeliğinde bir değişiklik yapılıp  Sabancı'daki sistemin diğer üniversitelere de yaygınlaştırılması düşünülecekse bu değişiklik de ancak üniversiteler başta olmak üzere ilgili tarafların görüşü alınarak ve toplumsal bir mutabakat sağlanarak mümkün olabilirmiş.

Duyan da YÖK'ü toplumsal mutabakata pek düşkün bir kuruluş sanacak.

Sormak lazım; Peki siz, sayın YÖK yöneticileri, siz şu anda geçerli olan bu yönetmeliği yaparken ilgili taraflardan herhangi birinin görüşünü aldınız mı? Siz 1998'de üniversite giriş sınavı sistemini bir gecede altüst edip milyonlarca gencin geleceğini karartırken herhangi bir toplumsal mutabakat aradınız mı? 

YÖK yöneticilerinin bu tip sorulara verebilecekleri bir cevabın olmadığını biliyoruz.

Ama önemli olan şu ki, bu absürt yasaklama çabası YÖK sisteminin üniversitelerimiz üzerindeki tahrip edici etkisini bir kez daha gözler önüne serdi ve üniversitelerin YÖK'ten özgürleştirilmesi ihtiyacını bir kez daha gündeme getirdi. 

Nitekim, dün TÜSİAD bu konuda bir açıklama yaptı. Öğrenci kontenjanları ve bölümler arası geçiş ile ilgili tartışmaların yüksek öğretimde reform ihtiyacının aciliyetini bir kez daha gündeme getirdiğini bildiren açıklamada şöyle deniliyor: 

"İdari ve mali özerkliği sağlayan, ademi merkeziyetçi, kurumların yaratıcılığını ve kimliklerini ön plana çıkaran ve üniversitelerin birbirleri ile rekabet edebilmelerine fırsat tanıyan bir sistemin tasarlanması son derece önemlidir. Böyle bir sisteme ulaşmak için, üniversiteler, ulusal strateji ve vizyona uygun olarak, kurum içi konularda kendi kararlarını verebilmek için gerçek anlamda özerk olmalıdır." 

TÜSİAD,  yeniden yapılanacak sistemde  Yüksek Öğretim Kurulu'nun fonksiyonunu da "yüksek öğretimin ve sistemin geleceğine ilişkin konular üzerine hükümete politika önerilerinde bulunacak bir eş güdüm organı" olmasını öneriyor. 

YÖK'e biçilen bu yeni rol elbette tartışılabilir. Başka roller biçilebileceği gibi YÖK'ün toptan kaldırılması da ağırlıklı bir görüş olarak gündeme getirilebilir. Ayrıca YÖK tartışmalarında sık sık gündeme getirilen "özerklik" fikri de enine boyuna açılıp "esas olan üniversitelerin idari özerkliği mi yoksa akademik özgürlük mü" sorusu da tartışılabilir.

Bütün bunlar demokratik bir tartışma içinde anlaşma sağlanamayacak konular değildir.

Yeter ki artık birileri YÖK'ün 28 yıllık saltanatına son verme iradesiyle ve kararlılığıyla ortaya çıksın. Üniversitelerimizi -Mustafa Erdoğan'ın deyişiyle- devlet kilisesi olmaktan çıkartıp "fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür" zihinlerin mekanları haline getirecek bir süreç başlatılsın.          

bugün



Bu yazı 981 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Susmak için artık çok geç
    • 24 Eylül 2012 Darbecilik mahkûm oldu
    • 21 Eylül 2012 7 adımda çözüm planı
    • 14 Eylül 2012 Libya
    • 25 Ağustos 2012 Kürtler'i PKK'dan korumak
    • 8 Ağustos 2012 Tehditle canlı kalkan olunur mu?
    • 30 Temmuz 2012 Suriye Kürdistanı
    • 2 Temmuz 2012 Zana kimi, neyi temsil ediyor?
    • 18 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu Bahçeli'nin arkasına saklanıyor
    • 15 Haziran 2012 Olmayacak duaya amin
    • 11 Haziran 2012 Oslo süreci yeniden mi?
    • 8 Haziran 2012 Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi
    • 4 Haziran 2012 Ses kayıtları
    • 30 Mayıs 2012 Parti kongreleri neden yapılır?
    • 21 Mayıs 2012 Sivil bayramlar dönemi
    • 11 Mayıs 2012 Yine mi?
    • 9 Mayıs 2012 Solun resmi tarihi
    • 25 Nisan 2012 Keşke CHP bölünse
    • 11 Nisan 2012 Kafası karışık bir Demirtaş
    • 9 Nisan 2012 Nizam-ı alem

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,929 µs