En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

''CHP – Ordu = İktidar''



Yarın saat 11'de CHP Genel Merkezi'nde önemli bir toplantı var. Konu, Cumhurbaşkanı'nın onayladığı askere adlî yargı yolunu açan yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne dava açılması. Karar zor bir karar. Aşağısı sakal, yukarısı bıyık. CHP için tam olarak bir yol ayrımı.
İster Anayasa Mahkemesi'ne gitmek, isterse iptal davası açmaktan vazgeçmek şeklinde bir karar verilsin, her iki durumda da CHP, artık eski CHP olmayacak. Yarın yapılacak toplantıdan çıkacak karar, CHP'nin kaderini belirleyecek. Neden mi?

Fiilî iktidarlar her zaman koalisyonlara veya ittifaklara dayanır. Türkiye'de her zaman fiilî olarak ikili bir iktidar yapısı oldu. Dokunulmazlığı olan bürokrasinin, özellikle yargı bürokrasisi ile askerî bürokrasinin büyük sermaye gücünü de yanlarına alarak devlet içinde kurdukları iktidar. Bu iktidarın demokratik aktörler arasındaki uzantısı ise CHP oldu. Devlet içindeki iktidarın karşısında ise sandıktan çıkan ve çoğunluğu temsil eden demokratik iktidarlar yer aldı. Siyasetin gündemi, doğrudan doğruya siyasî rekabet bu iki iktidar arasındaki mücadeleye göre belirlendi. Türkiye'nin yakıcı, sarsıcı gündemlerinin tamamı bu iki iktidar odağının rekabeti ile şekillenmiştir. Normal olmayan, yolunda gitmeyen her şey bu durumun eseridir. Laiklik tartışmalarından Kürt sorununa, demokratikleşmeden eğitim alanına kadar karşımıza çıkan her sorunu içinden çıkılmaz hale getiren temel sebep de budur. Bu ikili iktidar yapısı, devletin tekliği prensibine aykırı olduğu için sorunları çözmek yerine büyüttü. Yanlışlık, bürokrasinin ittifaklar kurarak demokratik iktidarın karşısında yer almasındaydı.

"CHP + Ordu = İktidar" formülü, bu ikili yapı içinde devlet içindeki bürokratik iktidarın sihirli formülünü anlatmaktadır. Ancak bu formülün bileşenlerindeki çok önemli bir özelliği gözden uzak tutmamak lâzım. Devlet içindeki iktidarın asıl sahibi askerî bürokrasidir, CHP değil. Bu formülde CHP, askerî bürokrasinin iktidarına meşruiyet kazandıran, ona sivil destek sağlayan bir payanda olarak rol almaktadır. "Fiilî iktidar gücü kimin eliyle kullanılıyor?" sorusunun peşine düşünce, çoğu alanda hükümetin hâlâ muhalefet, çoğu kritik konuda CHP'nin ise iktidar konumunda görünmesi bu yüzdendir.

Bu iktidar rekabetinde önemli olan prensipler değil, fiilî dengeler. Anayasa'nın 145. maddesinin kaldırılmasını savunan CHP'nin, ordu üzerinde demokratik denetim için çalışmalar yürüten TÜSİAD'ın ve hukuktan yana görünen medyanın askere yargı yolunu açan kanun karşısında paniğe kapılmalarının ve hemen itiraza girişmelerinin "fiilî durum" dışında bir gerekçesi yok.

CHP'nin içinde yer aldığı iktidar formülü, tarihî olarak iki temel iddiaya dayanıyor. Birincisi "devleti kuran parti" olarak CHP'nin, Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren modernleşmenin sürükleyici gücü olan sivil-asker bürokrasinin organik temsilciliğini üstlenmesi, yani devlet partisi olması. İkincisi ise sol ideolojinin 1960'larda keşfettiği Millî Demokratik Devrim teorisinin etkisiyle, bu tarihsel ittifakın sol bir ideolojiye evrilmesi. 27 Mayıs ile başlayan askerî darbelerin kurduğu ve sürdürdüğü düzen de, doğal olarak CHP'yi bu askerî düzenlerin bekçisi haline getirdi. Ama artık iki iddia da çöktü.

Bugün, "CHP + Ordu = İktidar" formülüne itiraz eden CHP'nin 28 Şubat sürecine, 27 Nisan e-muhtırasına ve 82 Anayasası'na verdiği desteği açıklaması lâzım. "Askere yargı yolunu açan kanun" ise artık bardağın taştığı an. CHP'nin asıl zorluğu ise payanda olduğu askerî vesayet düzeninin artık sürdürülemez olması. Artık ne MDD tezleri, ne de eskisi gibi güçlü bir devlet iktidarı var. Dünya değişti. Hayat değişti. Siyaset değişti. Bugün askerî vesayet düzenini savunmak, kaba gücün ve zorbalığın egemenliğini savunmak dışında hiçbir anlam taşımıyor.

CHP için, "CHP + Ordu = İktidar" formülünden vazgeçmek ve bir siyasî partiye yakışır biçimde sadece demokrasiden yani halktan güç almayı denemekten başka çare yok. "Sol bir parti" olmayı bir kenara bırakın CHP'nin "parti" olarak kalması bile buna bağlı. CHP'nin yarın vereceği kararın bir arınma kararı olması ve artık "CHP – Ordu = İktidar" formülünü denemeye başlaması pek şaşırtıcı olmayacak. Bu formül CHP'nin altında ezildiği yüklerden kurtulması anlamına geliyor.
 
zaman



Bu yazı 799 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,927 µs