En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Nevruz ateşi



Nevruz günü, güneşin ışıkları ekvatora dik açı ile geliyor. Bu durum gün ışığının kuzey ve güney yarımküreye eşit olarak paylaştırılması demek. Gündüz ve gece her iki yarım kürede eşitleniyor.
Bu eşitlemeye ekinoks adı veriliyor. Kuzey yarım kürede günler uzamaya, güneyde ise kısalmaya devam ediyor. Demek ki Nevruz kuzeyin baharını, yani yeni yılını başlatıyor. Gecenin gündüzle, aydınlığı karanlıkla savaşta galip gelmeye başladığı an, işte bu an. Kadim zamanlardan beri bayram olarak kutlanması bu yüzden.

Bu bayram uzun kış günlerinin, yani zorlukların, sıkıntıların sonunu, baharın yani bolluğun, bereketin ve umutların başlangıcını sembolize ediyor. Kuzey yarım kürenin doğusunda yaşayan halkların bu ortak bayramını, güçlü bir gelenek halinde yaşatanların başında Kürtler geliyordu. Devletimiz bu bayramı millileştirdi. Nevruz, ortak bir bayrama dönüştürüldü. Galiba resmî ideolojinin barışa hizmet eden isabetli adımlarından biri bu oldu. Temennimiz, bu Nevruz'un ülkemize huzur ve barış getirmesi. Herkesin canından, malından ve onurundan emin olarak işine gücüne bakması. Sevdikleri ile birlikte barış içinde mutluluğu araması.

İki Nevruz arası olup bitenler umudumuzu artırıyor. 2009 yılında Kürt sorununun çözümüne yoğunlaşacağımızı düşünmüştük. Demokratik açılım başladı, ama yeteri kadar tartışılamadı, olgunlaştırılamadı. Çünkü Kürt sorunu, devlet içindeki çeteleşme sorununun gölgesinde kaldı. Türkiye bütün dikkatini, enerjisini bu çeteleşmeleri tasfiye etmeye teksif etti. Elbette doğru yaptı. Devlet içinde iktidar peşinde koşan çetelerden kurtulmadan Kürt sorununu çözemeyiz. 2005, yani bundan tam beş yıl önceki Nevruz, önceliğin neden çetelerin tasfiyesine verilmesi gerektiğinin de delili.

2005 yılının Nevruz'unda Mersin'de çok basit bir provokasyon yapıldı. Daha sonra Ergenekon iddianamesine giren bu olayda, iki "görevli" üç çocuğa Türk bayrağı yaktırıp, yerlerde çiğnetiyor. Olay kameraya alınıyor ve akşam haberlerine servis ediliyor. Hatırlayalım: Bütün Türkiye ayağa kalktı. Bayrağı kapan sokağa fırladı. İller birbiriyle kalabalık toplama yarışına girdi. İnanılmaz bir bayrak fetişizmi başladı. Metrelerce uzayan bayraklar yapıldı. Türkiye sonunda bir kıvılcımla patlamaya hazır bir Türk-Kürt çatışmasının eşiğine getirildi. MHP lideri Devlet Bahçeli devreye girip ortalığı sakinleştirmeseydi, böyle bir çatışma çıkabilirdi. Bugün gözetilen amacın, Balyoz planında detaylı olarak yansıtıldığı gibi toplumu kaosa sürüklemek ve böylece askerî darbe zemini oluşturmak olduğunu hepimiz biliyoruz.

Demek ki silahlı vesayet sorunu, Kürt sorunundan önce geliyor. Silahlı vesayetin çılgın planlarının gölgesinde bu kadar hassas bir sorun çözülebilir miydi? Tersinden bakıp, silahlı vesayetin tasfiyesinden sonra Kürt sorununun birçok alt başlığının kendiliğinden çözüldüğünü fark etmek lâzım. Devletin elindeki silahın hukuk dışı kullanımının ortadan kalkması, öncelikle Kürtler için can güvenliği anlamına gelmiyor mu?

"Demokratik açılım" Türkiye'nin en ciddi projelerinden biri. Bu projeye her şeyden önce devletin önayak olduğu "birlikte yaşama iradesi" olarak bakmak lâzım. Ortak akıl ve sağduyu bu sorunun üstesinden gelmek için yeterli. Türkiye'de bütün vatandaşları içine alan bir güven ortamının oluşması durumunda, hiç kimsenin şikâyet edeceği bir sorun kalmaz. Kürt sorunu özünde bir Kürtçe sorunu. Hükümet eliyle devlet önayak olunca, toplumda anadile saygının yerleştiğini, farklılıklara saygılı bir kültürün hızla güç kazandığını gözden kaçırmayalım. Demokratik açılımın ana gayesi, toplumu bir arada tutmak, kamplaşmaları, kutuplaşmaları önlemek.

Nevruz da öyle... Baharı karşılamanın coşkusunu birlikte yaşamak. Umut dolu bir geleceği paylaşmak. Aydınlığın karanlığa karşı kazandığı zaferi kutlamak.

Yeni yıl hepimize barış getirsin.

zaman

 



Bu yazı 827 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,442 µs